Pastahanenin önünde bir sandalyeye oturmuş telefonuna bakıyor. Ne kadar uzakta olursanız olun, tedirginliğini hissedebiliyorsunuz ve görebiliyorsunuz.
Üzgün, kızgın ve aynı zamanda sinirli. Kısacası oldukça karmaşık duygular içerisinde oturmuş belki de azrailini bekliyor.
Kimse yalancıları sevmez değil mi? Peki ya çok sevilen insanlar yalan söyleyen insanlar ise? O zaman durum tersine döner miydi?
Birisi yaklaştı.
Etrafa bakındı.
Telefonunu çıkartıp birkaç tuşa tıkladı.
Rebecca
Geldim, kapının tam önündeyim.Rachel
Her şeyden önce senden bir kere daha özür dilerim.Rachel
Ama yalan mı söylüyorsun? Burada uzun boylu bir genç adam dışında kimse yok.Rebecca
Şaşırtıcı. Deği mi?Rachel
Üzgünüm ben yapamamRachel
Yüzleşmek istemiyorum, üzgünümSandalyede oturan genç çocuk yağa kalktı hızlıca oradan uzaklaştı.
Rebecca
AaaaaaaaRebecca mesaj attığı zaman genç adamın cebindeki telefona bildirim sesi gitmişti.
Genç adamın peşine takıldı,
"Rachel." dedi, sesi oldukça nazikti. Genç adamın bileğini avucunun içi ile kavradı.
"Ben Rachel diye birisini tanımıyorum" diye cevap verdi diğer genç adam.
"Konuşmak istiyorum, seninle. Her ne olursa olsun"
Kafasını kaldırdı, bileğini kavramış adama baktı.
"Rachel diye birisi asla olmadı. Özür dilerim."
"Rebecca da aynı şekilde. İkimizin de kirli çamaşırları ortaya döküldü, ha?" dedi adam ve güldü.
"Yine de, seni seviyorum. Ne kadar garip karşılayacak olsan bile." dedi, başta kendisini Rachel diye tanıtan Daniel.
"Yalanları sevmem ama yakışıklı yalancılar istisna olabilir." diye cevapladı kendisini Rebecca diye tanıtan Damian.
"Öpüşmemek için hangi nedenimiz var?" dedi Daniel.
"O gün bana niye yazdın bilmiyorum ama iyi ki yazdın." dedi Damian.
Sokak arasında kollarını Daniel'ın etrafına sardı. Sıkıca sarılıyordu, sanki bırakırsa kayıp gidecekmiş gibi. İstemezdi sonuçta, kaybolup gitmesini. Talas başlayan bir hikaye kötü sonuçlanırdı. Kötü bir şey olacağına emindi.
Daniel ise sıkı sıkı Damian'a sarıldı.
"Yalan söylemeseydik, tanışabilir miydik?" diye düşündü Daniel. Kelimelere dökemeyecek kadar şaşkındı.
Sadece şanslılardı belki de,
Belki de kadar denen şey buydu.
Ve belki de hiç tanışmasalardı hayatlarına devam edemeyebilirlerdi.Peki ya, yalan olmasaydı?
O zaman her şey yine aynı olacak mıydı?
Bilinmez.
..~