Prens gawain ormanda uyandığında acıyla inlemişti.Acı ve kan elinden geliyordu eline zorla baktığında bir işaret görmüştü.Bu işareti Audra'nın yaptığını anlamış hiddetle ve kinle
"LANET OLSUN SANA"
diye inlemişti.Nasıl olurduda sıradan biri,prense böyle davranabilirdi?
Gawain elini umursamadan hızlıca saraya döndü.babasının karşısına geçip"YETER ARTIK!ŞU LANET YERDE GÜVENLİĞİMİZ YOK VE SEN O KADINI HÂLÂ ÖLDÜRMEDİN!"
Babası kral 2. Helsay güldü,ve bu gülüş hiç hayra alamet değildi.Sonrasında yaşlı kral gülerek ve küçümsiyerek devam etti
"Ah benim zavallı oğlum,hâlâ bir çocuk kadar aptalsın ve Audra çocukken bile aptal ve 𝑚𝑎𝑠𝑢𝑚 değildi.Onunla savaşırken zekanı kullanmalısın,olmayan gücünü veya egonu değil."
Bu sözler her gün tekrar ediyordu ve artık Gawain bıkmıştı.Fakat babasına kıyamıyor ve hatta laf edemiyordu..
Sonra Gawain hızla odadan çıkmaya çalıştı fakat babası onu durdurdu ve yanına çağırdı.
"Neler oluyor yine?" diye geçirdi Gawain.
Babası konuşmaya başladı ve onu dinlemesini söyledi."Oğlum,sana bir önerim var.Beni iyi dinle,Audra'yı yenmenin tek bir yolu var fakat ben bunu yapamayacak kadar yaşlandım ve muhafızlaraysa güvenmiyorum.Eğer Audra'nın kalbine girersen onu yenebilirsin.Onu kendine bağlarsan onun gücünü elinden alabilirsin."
Kralın bu sözlerine karşılık Gawain sinirle
"LANET OLSUN SANA!BUNU ASLA YAPMAYACAĞIM BEN BİR PRENSİM!."
Bu konuşma üzerine kral oğlunun haline güldü ve
"𝐾𝑒𝑠̧𝑘𝑒 𝐴𝑢𝑑𝑟𝑎 𝑏𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑘𝚤𝑧𝚤𝑚 𝑜𝑙𝑠𝑎𝑦𝑑𝚤𝑑𝑎 𝑡𝑎ℎ𝑡 𝑔𝑒𝑟𝑐̧𝑒𝑘𝑡𝑒𝑛 ℎ𝑎𝑘 𝑒𝑑𝑒𝑛 𝑏𝑖𝑟𝑖𝑛𝑒 𝑔𝑒𝑐̧𝑠𝑒𝑦𝑑𝑖."
Dedi bunun üstüne Gawain afallayarak oradan çıktı ve her zaman gittiği yere,yani ormandaki o güzel bahçeye gitti.Daha bu bahçeyi kimin yaptığını bile bilmiyordu Fakat burası oldukça etkileyiciydi.Burası huzur doluydu.
Bahçeye tam giricekken bahçedeki bir taşın üstünde Audra'yı gördü.Şaşkındı fakat belli etmeden gizlice izlemeye başladı.Audra zaten kimseyi görücek gibi değildi.
Audra elinde ağır yaralı,belkide ölmek üzere olan bir kadın taşıyordu ve bu kadın doktorundan başkası değildi,yaşlı kadın ölmek üzereydi ve sadece gülümseyebiliyordu,Gawain kadının gözünden yaşların aktığını fark etti ve oldukça şaşırdı.
"Audra neden bu kadına bu kadar bağlıydı?"
Diye geçirdi içinden prens.Biraz daha yaklaştı ve Audranın bir şeyler söylediğini anladı.
"Yalvarırım beni bırakma Molly,Yalvarırım.Bak hem Bonnie de geliyor.İyileşiceksin sonra beni azarlayıp 'bu uygun değil Leydim benim için ağlamamalısınız' diyiceksin ve bende 'Ama Molly sen bana babamdan yadigar kalan bir kadınsın sen benim annem sayılırsın' Diyeceğim"
Dedi ve ağlamaya başladı.sonrasında prens Gawain
"Ağlarken ne kadar da güzel,keşke benden nefret etmeseydi.."
Diye içinden geçirdi fakat Audra yavaş yavaş kendine gelmiş olacakkı birinin geldiğini hissetti ve
"Bonnie sen mi geldin?İyileştiririz dimi?"
Diye sordu,fakat prens Gawain ne yapacağını bilemedi ve bir anlık kararla Audranın karşısına çıkıp "Bonnie değil,benim" Dedi bunu yapması ile Audra bir anda ona döndü ve hızla ondan kaçar gibi uzaklaştı.
Sanki bir çocuk kadar masumdu Audra.Fakat Gawain ona "Eğer babandan yadigar kadın buysa-"Audra hırçın bir çocuk gibi
"BU DEĞİL O BENİM DEĞERLİM!" Diye haykırdı.Bu duruma şaşıran Gawain anlık afallayıp devam etmesi gerektiğini anladı.
" Pardon,Leydi Molly eğer babandan yadigarsa,babanı sen öldürmedin mi?"Diye sordu,Audra afallamış bir şekilde Mollyle birlikte hızla ordan uzaklaştı.Audra gerçekten güçlü ve hızlıydı,bunu nasıl yapıyordu?
Gawain bu düşünceleri bir kenara bıraktı ve acaba herkesin anlattığı o gece gerçekte neler olduğunu merak etti.Acaba O ailelerin katili Audra değil miydi? Molly denen kadın nasıl ölmemişti?
Gawain ağlamak ve dert dökmek için geldiği bu yerin Audra'ya ait olduğunu öğrenmiş ve hayal kırıklığıyla ordaki taşın üstüne oturmuştu.
Audra ise o sırada hızlıca Bonnie'nin yanına gitmiş ve Molly'i iyileştirmesini söylemişti.
Gawain babasının yanına gidip bunları anlatmakta kararsızdı,ne de olsa babası onu küçük düşürmüş ve üstüne üstlük
"keşke benim varisim Audra olsaydı" demişti.
Gawain bunu nasıl yapabildiğini babasının nasıl bu kadar acımasız olduğunu hâlâ anlayamıyordu.ordan gitmek için atına bindi ve ilerlemeye başladı.
Karşısında bir kadın gördü ve bu kadın gerçekten güzele benziyordu fakat yüzü gözükmüyordu,yine de Audra kadar değildi.Gawain hızlıca bu düşüncesi için içinden küfürler yağdırmaya başladı.
Sonrasında ise kadının yanına gitti,kadın bir anda sırıtarak çığlık attı ve Gawain bu duruma oldukca şaşırıp bir adım geriye gitti.Aradan 5 dakika geçtikten sonra arkadan at arbalarıyla birileri geldi,Gawain'e ve kadına bakarak hızlıca Gawain'i bacağından vurdular.
Gawain ne olduğunu bile anlayamamıştı,tek yaptığı şey bağırmak ve inlemekti.Ormanda sesler yankılanıyordu ve oldukları konum Audra'nın şatosuna oldukça yakındı ancak Audra hiç etrafta yoktu.
Gawain'i daha da şaşırtacak bir şey oldu ve kadın aniden ayağa kalkıp "Ah zavallı oğlum,hiç bir zaman ne babana ne de bana çektin.Oğlumuz olduğundan şüphe duyuyorum"Dedi ve pekerini indirdi.Bu kadın Kralice Melaryn'den başkası değildi,Gawain olanları anlamadan hemen at arabasına bindirildi ve bilmediği bir kaleye götürüldü.
Hiçbir şey bilmemesi Gawaini hem sinirlendirmiş hemde üzmüştü.Fakat annesi yol boyunca sırıtmış ve bir melodi mırıldanmıştı.
Gawain çırpınarak zorla kaleye girmişti.Yavaşça merdivenleri çıktılar ve en son kata geldiklerinde Gawain şaşkınlıkla donup kalmıştı..
.................................................................
Ehh kitabi birazda benim ağzımdan okuyun istedim iyi etmişmiyim JDMDSJSMDKF
sizce Gawain ne gördü?
Kraliçe kötülük mü yaptı yoksa iyilik mi?
Peki Sizce Audra herkesten neler saklıyor??
Bayyss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK TEHLİKESİ
FantasyÖldürdüm dedi Audra soğuk bir sesle.O gece ölümler oldu ve Audra o ölümlerden yıllar sonra pişman olacak.Peki bu ölümleri nasıl geriye alabilir?