1

228 16 24
                                    

Deli gibi içen Jimin tanımadığı bir erkeğin kucağında ileri geri sallanıyordu. İstediği tek şey aleti büyük olan birileriyle takılmaktı. Kollarını arsızca ensesine yerleştirdi iri yarı adamın.

"Umarım kollarınız kadar beliniz de kuvvetlidir bayım..."

Altındaki adam dudaklarını yalayarak ellerini Jimin'in kalçasına indirdi. Etrafta Jimin gibi birçok kişi ya avlanıyor ya da avlıyordu. Seviyordu bu mekanı ama asla hayalindeki adamı bulamıyordu. Nefesi kesildi kalçasındaki ellerle. Başını geriye atarak yutkunduğunda karşısındaki adam Jimin'in adem elmasını ısırdı yavaşça. Gürültülü müziğe rağmen yüksek bir inleme kaçtı Jimin'in dudaklarından. Karşısındaki adamın böyle güzel erkeklere fena halde zaafı vardı. Hele bir de karşısındaki yanık tenliyse...

"Sana belimin kuvvetini göstereyim istersen..."

Jimin dudaklarını birbirine bastırarak mullet saçları okşamaya başladı. Bacaklarının arasındaki sertliği şimdiden hissediyordu ama boyutu hakkında hiçbir varsayımda bulunamadığı için ağır ilerliyordu. Kenarda duran içkisine uzandı.

"Biraz daha dağıtmalıyız bence, efendim..."

Sonrası ise gecenin en eğlenceli anlarıyla kulübü süsleyen zamanlardı. Çakırkeyif Jimin -güzelliğinin de gayet farkında olan- karşısındaki adamı herkesin içinde ayakta bile boşaltabilirdi. Elleri arsızca karşısındaki bedeni keşfediyor, karşıdakinin avuçları ise resmen Jimin'in teni için kaşınıyordu. Kendisini zor dizginliyor, ama bir yandan da bu güzelliğe hapsolmaktan kendisini alıkoyamıyordu.

"Sen... Neden bu kadar güzelsin ki... Seni nasıl daha önce fark etmem? Böyle bir güzelliği nasıl gözden kaçırırım..."

Adam kendi kendisine mi konuşuyordu yoksa Jimin'e serenat mı yapıyordu, belli değildi. Jimin'in ise aklındaki tek şey bacaklarının arasına değen aletti. Eğer, bu kaslı vücuda ve uzun boya rağmen diğerlerininki gibi küçük bir aletle karşılaşırsa karşısındakine yıldızları bile gösterebilirdi; bayıltarak...

Zaman ilerledi. Kimileri çoktan barın yanındaki otele geçmiş kimileri ise kalkacak halleri bile kalmadığı için oturdukları yerde daha sadece birkaç saat önce tanıştıkları insanlarla oynaşmaya; gülerek, arsızca konuşmaya devam ediyorlardı. Mekanda tek ayık çift Jimin ve bu iri yarı adamdı...

Gerçi, adam Jimin'in çoktan sarhoş olduğunu sanıyordu. Halbuki barda çalışan barmenler Jimin'in çok iyi numara yaptığına onlarca kez şahit olmuşlardı. Görünürde av gibi görünen Jimin'in istediğini alamadığında avcıya dönüşerek nasıl karşısındaki av konumuna getirdiğini iyi biliyorlardı.

İş yerlerindeki tek eğlenceleri de Jimin'in takıldığı beyleri izlemekti. Çünkü Jimin gece burada ava çıkmadan önce gündüz burada birkaç dakika oturarak gece hakkında bilgi toplar, barmenlerle oturup dedikodu yaparlardı. Jimin'in seks hayatı Jimin'den çok onları heyecanlandırırdı...

Artık sınırına dayanan adam Jimin'i güzelce kucaklayarak tuvalete adımlamaya başladı. Jimin kollarını sarhoşmuş gibi boynuna sardığında barmenle göz göze geldi. Barmenin elinde sildiği bardaktan bezi kaldırarak sallamasıyla Jimin işaret ve orta parmağını birleştirerek alnının soluna doğru dokundurup selam verdi.

Jimin'in işlerin yolunda gittiğini belli eden hareketiydi bu. Lisedeyken takıldığı arsız hyunglarının birisinden öğrenmişti bu hareketi. O gün bugündür eline dolanmıştı bu hareket. Asker selamı yaparmış gibi havalı hissetmesini sağlıyordu.

Tuvalete gidene kadar duvarlarda birbirini yiyip bitiren iki-üç çift görmüşler ama kucağındaki Jimin'in şehvetiyle yanıp tutuşan adam hiç oralı olmayıp sert adımlarla tuvalete yaklaşmıştı.

Kapıyı açar açmaz Jimin'i kapıya sertçe dayadıktan sonra güzelce kapandı dolgun dudaklara. Jimin hiçbir zaman kontrolü kaybeden birisi olmamıştı. Şu an yaptığı şey karşısındaki adamın tecrübe seviyesini ölçmekti. Tamam, iyi öpüşüyor ve ellerini güzel kullanıyordu. Bu sınavdan geçmiş görünüyordu. Adamın tekrar kalçasını kavramasıyla ayaklarını belinde çaprazladı. Adam sondaki kabine doğru ilerlerken önünden geçtikleri kabinden seslerin duyulduğunu işitti. Jimin, bir an o zevk dolu seslere katılmak istedi bu adamı bırakıp. Ama yine de bu adama da şans tanımak istiyordu.

Sondaki kabine girdiklerinde kapıyı kilitleyerek Jimin'i kucağından indiren adam; Jimin'in bacaklarını okşayarak yere çökmesiyle elini kapıya dayadı. Jimin, sonunda o aleti bulabilmiş miydi?

Dudaklarını yalayarak kemeri sertçe açmaya başladığında çoktan sertleşmiş olan aletle zar zor duran adam inlemelerini tutmakta zorlanmaya başlamıştı bile. Pantolonun bacaklardan kaymasıyla kafasını kaldırarak adama bakmış, sonrasında alt dudağını ısırarak boxerı indirmişti. Sonrası, fenaydı...

Jimin'in tiz çığlığıyla adam neye uğradığını şaşırmış diğer kabindekiler ise umursamamıştı. Jimin gördüğü ufak alet ile yerinden doğrularak adamı yakasından tutarak kafa attı.

"O sikik kaslarını büyüteceğine keşke aletini büyütseydin!"

Adam yediği kafa darbesi ve laflarla afallamış, pantolonunu toparlamaya başlamıştı.

"Bir de güzel öpüşüyorsun diye seni tecrübelisin sanmıştım, bezelye!"

"Tecrübeliyim zaten! Kaç kişi ile beraber oldum haberin var mı senin!"

"Bu minik ile nasıl beraber olmayı becerdin? Demek ki artık insanlar küçük alet seviyorlar. Ne kadar da zevksiz bir tercih..."

Adam; utancından ve sinirinden ne yapacağını, ne diyeceğini bilemiyordu. Jimin, kapının kilidini açarak ona dışarıyı işaret etti.

"Ne bekliyorsun? Çıksana dışarı! Git bezelye büyütmeyi sevenlerle eğlen!"

Adamın sinirden dişleri gıcırdıyordu. Aslında Jimin'e saldırsa onu çok güzel alt edebilirdi ama o kadar utanmıştı ki yumruğunu kaldıracak gücü bile yoktu. Adamın dışarı çıkmasıyla birkaç saniye sessizlik oluştu. Diğer kabindeki çift birkaç saniye nefes nefese durup öpüşmelerine devam ettiler. Jimin sertçe saçlarını karıştırarak kabin kapısını kapatarak başını sertçe fayansa dayadı. Gözlerini kapatarak derin nefesler alırken, bir yandan duyduğu ıslak seslerle kaşları çatılıyor; karnı gıdıklanıyordu. Derin bir nefes alarak gözlerini araladığında gördükleriyle duraksadı.

Bar tuvaletinin tavanı tamamen aynaydı ve diğer kabindeki çifti çok net bir şekilde görebiliyordu...

Hemen yanındaki kabindeki çifte baktığında kapının arkasına dayanan bir erkeğe blowjob yapan yerdeki oğlanı gördü. Ayakta duran, başını sertçe geriye atarak yutkunduğunda Jimin yüzünü inceledi. Saçları mint yeşili olan adam, bembeyaz teniyle de oldukça dikkat çekiyordu. Kaşları bir çatılıyor, bir seğiriyordu. Sımsıkı gözlerini kapatmış, altındaki oğlanın başını edepsizce aletine bastırırken alnından soğuk terler bile döküyordu. Jimin, sırtını fayanstan çekerek yandaki kabine daha da yaklaştığında sesli inlemelerle mint saçlının boşalmasıyla yerdeki oğlan ağzını silerek kalktı.

Jimin, beyazlının aletini görür görmez dudaklarını ısırdı.

Gülerek dudaklarını yalarken dudaklarından şu sözcükler döküldü.

"Bingo, işte aradığım eş."

-

Can sıkıntısına yazılmış bir oneshot sadece.

Mirror Mirror |yoonmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin