ben geldim selam merhaba hi hello naberben bugun cok mutsuzum ama sorun degil cubku ben her gun mutsuzum
nys bolumu sunuyorum
~
Taehyung'un ağzından
Jeongguk bana göz kırpıp önüne dönmüştü. Ne tepki vereceğimi bilmeden ben de önüme döndüm. Açıkçası, beklemiyordum. Kalbim istemsizce hızlı hızlı atıyor, sürekli arkama dönme isteğimle beraber içim sıkışıyordu.
Zaten geç geldiğim için dersin son 5 dakikasıydı. O süre de benim varlığımla kaynayıp gitmişti. Sınıfım hakkında Jimin sayesinde az çok bilgim vardı. Diğer sınıflar 30 kişiyken bu sınıf 20 kişi kalmıştı. Ve hepsi birbiriyle yakın samimi insanlardı. Zaten bu okulda sınıf karma yapılmıyordu, yani bu 20 kişinin birlikte 4. yıllarıydı. Jimin hepsinin makara insanlar olduğunu ve muhabbetlerinin, sınıf içi ve sınıf dışında da çok iyi olduğunu söylemişti.
Beni de çok iyi karşılamışlar, görünüşüm hakkında birkaç iltifat almıştım. Son dakikalarda geldiğim okul ve nakil sebebim tarzı konularla geçmiş ve Jimin ve Yoongi benim yerime benden daha çok konuşup onlarla olan ilişkimi anlatmışlardı.
Jeongguk ise sessizdi. Arkamda kaldığı için onu yalnızca Jimin konuştuğunda dinleme bahanesi ile yandan görüyordum. Ama, içimde onu görmek gibi çok büyük bir istek vardı. Neden bilmiyordum, onu yarım saattir tanıyordum ama öyle bir çekim hissediyordum ki içim yanıyor, sürekli olarak onu izlemek istiyordum. Yanına gitmek, dövmelerinde parmak uçlarımı gezdirmek, kemikli ve dövmeli parmaklarını üzerimde hissetmek istiyordum. Bu hislerle ben bile şaşkına dönmüştüm çünkü çok uzun süredir bu kadar istediğim birisi olmamıştı.
Yine Jimin konuşurken yandan gördüğüm kadarıyla bir hareketlenme olduğunda gözlerim ona kaydı. Ayaklandı ve sırasından kalktı. Onu izlediğimi fark edip bana baktığında anlık olarak göz göze geldik fakat kısa sürdü çünkü o kalkınca diğer insanlar da kalkmaya başladı. Anlamazca bakarken Yoongi de kalkınca aramızda yalnızca koridor olduğundan başımda dikilmeye başladı.
"Kalk hadi, teneffüs."
Aydınlanmışçasına kafamı salladım ve ben de kalktım. Jimin kalkıp bana sarıldığında ben de gülerek kollarımı ona doladım. Jeongguk ve Yoongi önden yürüyerek sınıftan çıktığında Jimin de koluma girip beni yürütmeye başladı.
"Off... en yakın arkadaşımla aynı sınıfta olmak harika bir duygu. Bütün dedikoduları seninle yapacağız. Ama bugün de çok güzel olmuşsun Taehyung, sana güzel olma demedim mi? Işığımı çalarsan saç baş girişirim sana haberin olsun. Işığımı kimseyle paylaşmam ben, sanki bilmiyor sürtük."
Gülerken ona ayak uydurarak yürümeye devam ettim. Gerçekten ikimiz de heyecanlıydık.
"Işığını benimle paylaşman gerekmez tatlım, ben sende paylaşabileceğin bir ışık göremiyorum zaten. A-aa o da ne? Benim üzerimde bir spot yanıyor sanki?"
Jimin tırnaklarını koluma geçirirken daha çok güldüm. Sonrasında kolumdan çıktı ve bizden birkaç adım önde merdivenleri inen Yoongi'ye koştu.
"Yoon bu sürtük arkada bana geçiriyor, Sen sevgilin aşağılanırken çene çalıyorsun."
Ben de hızlanıp onlara yetiştiğimde Yoongi'nin yanına geçmek için Jeongguk'la ortasına girdim.
"Yoon senin bu şırfıntı sevgilin minik bir şizofren çıktı. Üzerinde ışık olduğunu sanıyor, ben de ona ışığın bende olan bir şey olduğunu anlattım. Kaldıramadı ağlıyor baksana."