Emma'dan Tina'ya,

54 8 4
                                    

Sevgili Tina. 

Ben senin deyişinle; çocukluğunun pasaklı bir parçası, ergenliğinin nadide güzeli, şimdilerinin evrensel kadını.. Yani en yakın arkadaşın Emma.

Çocukluğumuzda pasaklı bir çocuk oluşumu durmadan dile getirişlerinin manasını hala çözememiş olsam da, bundan keyif aldığımı, sırf sen kuşları kıskandıran cıvılca sesinle konuşmaya devam et diyerek mızmızlandığımı bildiğini sanıyorum. Eskisine nazaran daha toplu ve temiz sayılırım, bunu sende onaylamıştın. "Aferin Emma, pasaklı bir çocuk olmaktan çıkıp şimdilerin evrensel kadını olma yolunda başarılı gidiyorsun," demiştin. Senin kadının olmayı yeğlerdim Tina.

Sana bir sır vermek isterim, ki esasında bende birçok sır gizli. Ancak şimdilik tekinden söz etmek isterim. Tina, ben pasaklı olmayı hiç sevmedim. Sen çamurlu yolda yürüme diye önce ben basardım, sen benim ayağıma basarak geç derdim, sende ikiletmeden yapar, kurusundan bir teşekkürle minnetini dile getirirdin. Rica ederim Tina, bu bile bana dünyaları verirdi. Elmayı ne çok sevdiğini bilirdim. Senin zarif bedenin ağaçların tepesinde eğreti durur fikrini öyle kabullendirmişim ki kendimi, sen çıkma düşersin ben sana koparırım derdim. Yine kurusundan bir teşekkür. Üstelik elmayı öyle yeme diye üstüme silerdim, çünkü eve gidip yıkarsak annen vakidin geç olduğunu artık evden çıkmaman gerektiğini söyler diye ödüm kopardı. Hiç düşünmeden senin gözündeki pasaklı çocuk imajımı zedelemez, üstüme silerdim elmanın pis yerlerini, ki sen tertemiz ye diye. Sen yerdin, ben seni izlerdim. O zamanlar pek aklımda yer edinmezdi ancak sen yiyince nefret ettiğim elmayı severdim, nedenini asla sorgulamazdım. Sen seviyorsan bir sebebi vardır diyerek, en nefret ettiğim meyve olan elmayı sevmeye başlamıştım. Şimdilerde gözümü değdirmemeye dikkat ediyorum. Çünkü bana o zamanın pasaklı Emma'sını hatırlatıyor. Yani senin gözünde pasaklı bir çocuktan daha ileriye gidememiş, o aklı kıt çocuğu. 

Senin üstün hiç kirlenmedi Tina, çünkü buna izin vermedim. Anlamsız gelecek sana belki, fakat ben sana kiri hiç yakıştıramıyordum. Ben bu dünyaya, seni tüm kirlerden, çirkinliklerden, üstelik kötülüklerden korumalıydım. 

Kötülük demişken, kırılan kolun ne alemde acaba. Daha çocukken, mahallemizin şımarık çocuğu yüzünden kırılan kolun, sana haftalarca dışarı çıkmayı yasaklatmıştı. Böylelikle ben gelirdim size, üstelik üstüm başım temiz. Çünkü beni kirletecek biri yoktu. Sen yatıyordun, böylelikle üstümün kirlenmesine sebep olacak hiçbir olay gerçekleşmiyordu. Ne mutlu bana Tina, senin karşına ilk tanıştığımız gün tertemiz çıkmıştım, bir de kolun kırılmışken. Kolunun kırık oluşunu büyütürdün de büyütürdün, sanki kötü adamlarla savaşmış gibi açıklardın durumunu. İnanmış gibi yapardım bende, sonra sen bana aptal olduğumu söylerdin. Tina, ben sana bir sır daha vermek istiyorum. Mahallenin şımarık çocuğu, sana aşıktı. Senin dikkatini çekmek için istemeden kırmış kolunu. Zaten ben, kolunu yaralayanın kim olduğunu öğrendiğim an bir koşu hesap sormaya gittim. Çocuk çıktı karşıma, neden yaptın diye sorunca başladı ağlamaya. Sana aşıkmış, onu görmezden gelmelerini yedirememiş kendine. Dikkatini canını yakarak çekeceğini düşünüp böyle bir işe kalkışmış. Şimdi sorarım sana Tina, aptal bu çocuk mu ben mi? Sanırım ikimizde aptalız gözünde. Sen, benim de dikkatimi böyle çektin Tina. Canımı yakarak seni görmemi sağladın. İçimden çok kızdım çocuğa, çok öfkelendim. O kıt aklımla ittirdim çocuğu, sevme onu dedim. Sen benim arkadaşımdın, nasıl sana aşık olurdu bu çocuk? Çok kırılmıştım, günlerce ağlamıştım. Ya o çocuğu sevip benimle küsersin diyerek değil, o çocuğun sana aşık olma fikri korkunç gelmişti gözüme. Sonrası belli, seni ziyaret edişlerim, tertemiz gelişlerim. Ve senin ilk defa beni bu kadar önemseyip ciddiye alışların. İlk defa senin saygını kazandığımı o gün anlamıştım Tina. Bana, "Keşke hep böyle giyinsen, yanımda pasaklıca dolaşınca utanıyorum," demiştin. O gün sana açıklayamamıştım sen de pasaklı oluşlarımın senden geldiğini bilemedin.

Emma&TinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin