Daddy Issues

173 25 13
                                    

"kimsenin görmediği yerde ağla, çünkü insanlar gözyaşlarını bile satarlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"kimsenin görmediği yerde ağla, çünkü insanlar gözyaşlarını bile satarlar..."

- shakespeare

güler yüzlüydün. tatlıydın. sımsıcak bir gülümsemen vardı. insanın içini bir güneş misali ısıtırdın. seni gören herkes sımsıcak bir ev kadar rahatlatıcı biri olduğunu söyleyebilirdi.

bebeğim, kahkahalarının arkasındaki hıçkırıklarını duyan tek kişi olmak istemezdim. yalan söylemeyeceğim, başka birisinin de olmasını istemezdim.

bir gökyüzü gibiydin. canlıydın ama damlaların ansızın ortaya çıkar ve ortamı kasıp kavururdu. bunu biliyordun. bu yüzden o damlaları mümkün oldukça göstermek istemedin.

umursamıyormuş gibi davranma hoseok. kalbin yokmuş gibi davranma. biliyorum bir cehennemi yaşıyorsun.*

kalbine adımımı ilk attığım zaman bir sürü küçük göle şahit oldum. gözyaşların ile doldurulmuş göllerdi bunlar. içine atıp asla sesini çıkarmadığın belki de gülüp geçtiğin ama kalbinin içinde derin çukurlar açılmasına ve gözyaşların ile dolmasına neden olan yuttuğun ve kusamadığın pek çok şeyi gördüm. ve bana hikayenin tamamını anlatmak istediğinde kusmak istedim.

yüzünü görebiliyordum, çok zordu. dilinde kötü bir tat bıraktı.

ve sen yıllarca bunu solgun bir gülüş arkasına saklayabilmiştin.

sana hayranım sevgilim. ne olursa olsun gözyaşlarını insanlara satmayacak kadar akıllı oluşuna hayranım.

çünkü biliyordun, göstersen hiçbir şey yapamayacaklarının farkındaydın. tuhaf bakışlarının altında kalmak istemiyordun. haklıydın. insanlar acımaktan başka bir şey yapmazdı ancak kimse onların acımasına da kalmamıştı.

bana anlattığın her cümle, kafamın içinde sanki bir bıçak ile tahtayı yontmuş kadar kalıcıydı.

"o sinirlenince gözlerindeki ateş büyürdü. ve o ateş her defasında beni hedef aldı," dediğin bir gece. o ateşten seni koruyamadığım için öfke besledim kendime. suyun olmak istedim. ateşi söndürmek ve seni ferahlatmak istedim. keşke istediğim kadar yapabilseydim. istemenin en kadar aciz bir şey olduğunu tekrar burada keşfetmiştim.

ailenin en büyüğü olarak neredeyse tüm yükü üzerlerine hiç çekinmeden atmışlardı. 'en büyük' sıfatının arkasına sallanarak her şeyi sana yaslayabileceklerini zannetmişlerdi. bu ukalalıkları canımı çok sıksa bile ben onların yerinde olsam farklı düşünür müydüm sorgusuna kapılıp durdum. başında senden başka büyüğü olmayan erkek kardeşinin sana yaslanmak istemesi çok doğaldı. fakat babana duyduğum nefret her defasında vücudumu ateşlerin içine atmışçasına yanma hissi ile doldururdu.

baban etrafındaydı ama hiçbir zaman yanında değildi. anneni aldattı ama annen onu hiç bırakmadı. başlarda anlamamıştım, şimdi anlıyorum. onun kalbini kırdı, eline biraz para tutuşturdu. böylece her şeyin bedeli ödendi. erkek kardeşim ve sana büyürken sahip olduğu olanaklardan daha fazla olanağa sahip olduğunuza emin oldu. paranın her şeyi çözeceğine emindi. bu yüzden içinde olmayan sevgi kırıntısını vermeye tenezzül etmemişti.

seni anlıyorum hoseok, seni anlıyorum.

insan sevilmekten çok anlaşılmak ister derler lakin senin ikisinin de bir suya duyduğun ihtiyaç kadar ihtiyaç duyduğunu anlıyorum, anlayabiliyorum. bu yüzden ağladığında susturmuyorum seni. ağla diyorum. git ve ağla. hiç kimse senin gibi yapamaz. senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.

akan her gözyaşın gemime bir ateş olarak düşse de sorun yok. içindeki göller yok olacaksa yanmaya hazırım. kalbindeki bu kadar ağırlık ile hayatına devam etmek zorunda olacağın ihtimali beni darmaduman ederken daha fazla acı çekmene sebep olmak istemem. isteyemem.

hatırlıyor musun? bir keresinde babanla yüzleşmekten korktuğunu söyledin bana. fakat bunu yapmak zorunda olduğunu da dile getirmiştin. korkmak istemiyorum dedin. kalbinde sana ağırlık olan her bir duyguyu yok edemediğim için tekrar kızdım kendime. ama durdun bir süre sessizce düşünüyordun. kendi dudaklarının arasından bir kelime çıkarana kadar konuşmadım ben de. senin sessizliğine ortak oldum. neden konuşmuyorsun gibi can bunaltan sorular sormak yerine sessizliğine ortak olmamı tercih edeceğini biliyordum. bu yüzden konuşmadım. sen bana döndün. "korkuyorum," dedin. "evet, korkuyorum bu yüzde onunla yüzleşeceğim. çünkü cesaret korkmamak değil korktuğun halde devam etmek değil midir? korkuyorum ama bunun beni durdurmasına izin vermeyeceğim."

ve öyle de yaptın. çocukluğunu senden almış kişinin karşısına dikildin. gözlerinde korkudan bir belirti yoktu belki ellerin ceplerinin içinde yumruk şeklinde sıkıyordun.

belki de baban için iki dakika sonra unutacağı bir konuşmaydı. fakat senin için öyle değildi. hayatın boyunca bir kaseti tekrar dinliyormuş gibi konuşmayı kafanda canlandırıp duracaktın. bundan ya gurur duyacaktın ya da utanç.

ama gözümden kaçmayan bir detay vardı hoseok. sen o adamın hayatında bir yer edinmek istiyordun. kötü veya iyi fark etmiyordu artık. sadece kalıcı bir iz olmak istedin. çünkü sana binlerce yara bırakmıştı.

"canından bir parçan olduğumu söyleyip canını alıyormuşum gibi davranmazsın," dediğinde bunu gerçekleştirmiş oldun. onun yüzünün ani değişikliğini kendi gözlerimle görmek beni içten içe mutlu etse de sen benim tek odağımdın.

içinde yıllarca birikmiş olan öfkeni kustuktan sonra ilk başta gülümsedin. derin bir nefes verdin ve sırtındaki birkaç yükü yere indirmiş gibi rahatladın. ancak sonra... sonra ağladın hoseok. damlaların nehirleri dolduruyormuş gibi ağladın. oysa bulutlar doldururdu nehirleri senin gözlerine ihtiyaçları yoktu.

gözyaşlarının arasında bana, "nasıl bir baba olunacağını bilmiyorum ama babam sayesinde nasıl bir baba olunmayacağını biliyorum," dedin. gözlerin doluydu yüzünde acının tebessümü vardı.

sen güzel baba olurdun hoseok. kalbindeki sevgiyle, gözlerindeki yıldızlarla, gülüşündeki sıcaklıkla sen en güzel baba olurdun.

hayatının öncesine yetişememiş olabilirim sonrasında olur muyum bu sadece senin isteğine bağlı. ama şimdinde varım hoseok. şimdinde varım ve kolay kolay gitmeye niyetim yok.

gitmek istersen gitmene izin veririm. kalkmak istersen kalmana izin veririm. saklanmak istersen seninle birlikte saklanırım. gülersen eşlik ederim, ağlarsan gözyaşlarından öperim. 

sana sımsıkı sarılıyorum. seni bırakmamak istediğimi bağırır şekilde sarılıyorum.

şimdi, kollarımda kalp atışımı dinleyerek uyuya kalman, nefeslerin göğsüme çarpması ve kokunun tüm etrafımı sararak beni en güzel diyarlara götürmenden başka ne isteyebilirdim ki?

huzuru seninle bulmuşum ben hoseok, senin huzurun da ben olabilir miyim?

biliyorum babanla sorunların var, benim de var.

***

*alıntı yaptım ama nereden olduğunu bilmediğim için isim veremedim

sanırım bir yerde de başka bir ficimde kullandığım cümle var ama inanın nerede olduğunu bilmiyorum sdlkmclsxöşasxösa

küçük bir şeydi ve taslakta kalmasına gerek yoktu bnc

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

are we too young for this? ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin