1 hafta sonra
"Yok gerçekten bıktım ben ya!" Jisung oflayarak konuşmuştu. Seungmin, Jisunga göz devirip yürümeye devam etmişti. Hızlı adımlarla Hyunjinin evine ilerliyorlardı. Eve yaklaştıkları sırada Jisung yan taraftaki bir markete girmişti. Yaklaşık 5 dakika sonra elinde bir poşetler marketten çıkmış ve Seungminin yanına dönmüştü. Ardından hemen Hyunjinin evinin önüne gelmişlerdi. Seungmin hızla cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtığında Jisung şaşkınca bakmaya başlamıştı.
"Ne? Her gün saatlerce kapıda mı bekleyelim?" Seungmin kapıyı açarken sakince konuşmuştu. Beraber içeri girdiklerinde Jisung poşeti mutfağa bırakmış ve Seungminin arkasından Hyunjinin odasına ilerlemişti. Odanın kapısını hızla açtıklarında günlerdir gördükleri manzarayı tekrar görmüşlerdi. Yatakta yorganın içinde ağlayan bir Hyunjin.
Jisung oflayarak yatağa yaklaşmış ve Hyunjinin üstündeki yorganı çekmişti. Seungmin de o sırada odadaki dönen sandalyeye oturup dönerek yatağa yaklaşmıştı.
"Siktir git ya!" Hyunjin yorganı tekrar kendine çekmeye çalışırken sinirle konuşmuştu.
"Oğlum biz her gün gelip öldün mü diye kontrol mü edeceğiz seni lan!"
"Etmeyin öleyim lan!" Hyunjin sinirle Seungmine bağırmıştı. Seungmin sadece göz devirmiş ve sandalyede bir tur dönmüştü. Jisung da oflayarak yatağa oturduğunda Hyunjin şaşkınca arkadaşlarını izliyordu.
"Gidin hadi ya" Hyunjin kapıya bakarak konuştuğunda Jisung alaycı bir şekilde gülmüştü.
"Bebek gibisin amına koyayım. Kaç gündür düzgün yemek yemiyorsun gerizekalı!" Jisung sertçe söylemişti. Hyunjin göz devirip kafasını yastığına gömmüştü.
"Canım istemiyor diyorum" Hyunjin yastık yüzünden boğuk çıkan sesiyle karşılık vermişti. Böyle bir şey yaşayacağını daha önce hiç tahmin etmemişti. Evet, birilerini sevmişti. Ama bu kadar değer vermemişti. İlk defa değer verdiği kişiyi de kısa süre içinde kaybetmişti. Sürekli Felixi düşünüyordu ve buna engel olamıyordu. Sürekli uyumak istiyordu. Her seferinde aynı bir çocuk gibi rüyasında Felixi görmek isteyerek. Yaptıkları kendine bile çok saçma geliyordu. Ama hiçbir şeye engel olamıyordu. Düşünürse ağlıyordu. Ama düşünmeden duramıyordu. Sürekli kafasının içi farklı sesler ve düşüncelerle doluydu.
"Aptal!" Jisung sinirle Hyunjinin kafasına vurduğunda Hyunjin yine de kafasını kaldırmamış ve yastığın altından bir çığlık atmıştı.
"Abi siktirin gidin yeter ya!" Hyunjin sinirle söylemişti. Jisung ve Seungmin bu duruma alıştıkları için umursamıyorlardı. Hyunjin ise umursamayacaklarını bildiği halde tekrar etmekten vazgeçmiyordu. Bu süre içinde ikisi de Felixe ulaşmak için uğraşmıştı. Ne Seungmin de, ne de Jisung da Felixin evine gidebilecek cesaret yoktu. Sadece aramış ya da mesaj atmışlardı. Ve tabii ki bir geri dönüş alamamışlardı. İkisi de Felixin nasıl olduğunu çok merak ediyordu ama ellerinden bir şey gelmiyordu. Hyunjin de her dakika Felixi arıyordu. Engellediğini bilmesine rağmen ona mesajlar atmaya devam ediyordu.
"Oğlum dövsek mi biz bunu lan?" Seungmin dikkatlica Jisunga bakarken sormuştu. Jisung hızla kafa salladığında Hyunjin onlara dönmüştü.
"Abi bak gerçekten bir şey yapacağım. Kalbinizi kıracağım. Lütfen çıkın gidin" Hyunjin sakin olmaya çalışıyordu. Derin nefesler alırken konuşmuştu. Ağlamaktan kızarmış gözlerini tekrardan yastığa çevirdi. Dağınık saçlarını geriye atarak tekrar arkasını döndü ve kafasını yastığa koydu. Jisung bu durumdan çok sıkıldığı için daha fazla dayanamamış ve Hyunjinin odasından çıkmıştı. Ardından Seungmin de birkaç saniye Hyunjine bakmış ve çıkmıştı. Beraber salona girdiklerinde Jisung poşeti masanın üstüne koyup içindeki kekleri çıkartmıştı. Bir tanesini açarken Seungmin de salona girmişti.
"Yok olmaz bu böyle" Seungmin, Jisungun karşısındaki sandalyeye otururken oflayarak konuştu.
"Ben gidiyorum ya" Jisung elindeki keki bir anda ağzına atıp ayağa kalkmış ve kapıya ilerlemişti.
"Lan tek bırakma beni!" Seungmin hızla söylediğinde Jisung onu umursamadan evden çıkmıştı.
...
Jisung derin bir nefes alıp kapıyı çaldı ve bir adım geri geldi. Kapının açılmasını beklerken gergince saçlarıyla oynuyordu. Yaklaşık 1 haftadır görmediği Minhoyu çok merak ediyordu.
Minho heyecanla kapıyı açtığında Jisungu görmesiyle gülümsemişti. Jisung tepkisiz bir şekilde duruyordu.
"Konuşmamız gerek" Jisung sakince söylemişti. Minho hızla kafasını sallayıp Jisungun girmesi için kapının önünden çekilmişti. Jisung gergince içeri girip salona ilerlemişti. Minho da hemen arkasından salona girmiş ve Jisungun oturduğu koltuğun diğer ucuna oturmuştu.
"Jisung cidden ben seni çok özledim-"
"Hyunjin hakkında" Jisung kısaca söyleyip Minho'nun sözünü kesmişti.
"Hâlâ mı Jisung?" Minho oflayarak söylediğinde Jisung daha da gerilmişti.
"Evet Minho. Hyunjinin durumundan haberin yok. Nerdeyse 1 haftadır düzgün yemek bile yemiyor. Sürekli hiç durmadan ağlıyor. Lan resmen her gün gidip kendine bir şey yaptı mı diye kontrol ediyoruz!" Jisung sinirle konuşmuştu. Minho'nun pek umrunda gibi gözükmüyordu ve bu Jisungu sinir etmişti.
"Felixin ona tekrar güvenememesi benim suçum mu?" Minho rahat bir tavırla söylemişti.
"Evet. Senin suçun. Ve bunu düzeltmem gerek" Jisung da gerginliğini belli etmemeye çalışıyordu.
"Hayır" Minho kısaca söyledi ve ayağa kalktı.
"İçecek bir şey ister misin?" Minho yine aynı rahat tavrıyla sormuştu. Bu Jisungun sinirlenmesine sebep oluyordu. Jisung alaycı bir gülüşle ayağa kalkmıştı.
"Bak Minho. Felixi düşünmüyor olabilirsin. Ama Hyunjini düşün. Onu seviyorsun ve mutlu olmasını sağla. Felixle konuş. Seni dinleyeceğine eminim çünkü bu oyunu sen bozdun. Hyunjin zaten seni hiç affetmeyecektir. En azından onun için bunu yap" Jisung hızla konuştu ve Minho'nun bir şey söylemesine izin vermeden evden çıktı.
-sinav haftam elimden geldigince bolum yaziyorum🤗🤗
simdi ortada bir de seungminimiz var. shiplerinizi bi aliyim da ona da birini bulalim artik tek kaldi dimi.
size sorup kendi shipimi yapmam umarim. surpriz olsun
felixin hyunjine guvenememesi minhonun sucu degil iyi gunler🤗🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat ears | hyunlix
Fanfiction"bana sürekli kedi kulaklarıyla fotoğraf atmaktan vazgeç hwang." "hayır, vazgeçmeyeceğim."