3: soyadını bilmediği ama çoktan adıyla inlediği delta

7K 671 587
                                    


|soyadını bilmediği ama çoktan adıyla inlediği delta

(bölüm gelişi yorum ve beğenilere bağlı, bunu bölüm başında hatırlatmak istedim, iyi okumalar bebekler.)

Jungkook, Christopher ile sınıfa geri döndüğünde çoktan herkes gelmişti. Yemekte bugün tatlı olarak mochi vardı ve Jungkook masadaki herkesin tatlısını yemişti neredeyse. Tatlıları severdi evet ama mochi kırmızı çizgisiydi.

"Bu kadar şey yiyebildiğini hiç tahmin edemezdim."

Sırasına geldiğinde Christopher da ona eşlik etmişti fakat masanın üzerinde duran şapka afallamasını sağladı. Gözleri birkaç saniyeliğine ilgisiz bir şekilde telefonuyla uğraşan deltaya gitmiş, ardından da kalçalarını sıraya yaslamıştı.

"Ama mochi çok güzeldi, şehirdeki okulların yemekhaneleri böyle güzel şeyler çıkarmıyor bu nedenle her zaman arkadaşımın kafesine gitmek zorunda kalıyorum."

"Slytha'ya gitmiştim daha önce, gerçekten oldukça farklı bir yer ama çok kalabalık. Sanırım orada yaşamak bana biraz ters."

Konuşmaları bir süre daha devam etmiş, ardından profesör gelince bölünmüştü. Jungkook yerine geçtiğinde birkaç saniye şapkaya bakmış, sonrasında da oyalanmadan onu çantasına atmıştı. Deltaya teşekkür etmesi gerekmiyordu herhalde? Yüz göz olmak istemiyordu. Hem o arabada olanlar hem de babasına verdiği sözler..

Okulun kapısında karşılaştığı Eunwoo ile spor salonuna gidiyordu Jungkook. Dün okul çıkışı buluşmuş ve sergiye gitmişlerdi. O sırada da şapkasını vermişti bulduğunu söyleyerek.

"İlk fiziksel dersin, değil mi? Zorlandığın bir şey olursa mutlaka yardım ederim. Fena değilimdir."

İçten içe güldü zarafetin beden bulmuş hali misali yürürken Jungkook, kendisi de dövüşmekte fena değildi.

"Aklımda bulunduracağım."

Soyunma odalarının olduğu yere geldiklerinde alfayı takip ederek, erkek alfalar için olan kısma girdi. Jungkook girer girmez odayı çiçeksi feromonlar sardığından, alfalar kafalarını çevirerek gelen kişiye baktılar. Alfa, bacaklarını saran oldukça fazla yırtığa sahip bir pantolon ve üstüne her hareketinde tenini açığa çıkaracak bir gömlek giymişti. Akıllara gelen tüm omegalara taş çıkaran bu alfanın burada olması onlar için dayanılacak gibi değildi. Bu alfa ise sadece tek bir feromonu net bir şekilde almıştı, deltanın feromonlarını. Gözleri doğruca üstü tamamen çıplak olan yanık tenli adama çıktı.

"Günaydın Eunwoo."

"Günaydın, beyler. Bugün Jungkook'un fizikselde ilk günü, ona nazik olalım."

Gözlerini başını çevirmeden Eunwoo'ya dokundurduğunda sinir olmadan edemedi. Ne sanıyordu bu alfa, Jungkook'u? Büyükçe gülümseyerek düğmelerini açmaya başladı, teni ortaya çıktıkça alfaların gözleri oraya kayıyordu.

"Sorun yok, lütfen bana da herkese davrandığınız gibi davranın."

Çünkü ben öyle yapacağım.

Jungkook sadece iç çamaşırına kalana dek soyunmuş, gözlere şenlik olmuştu. Ona çaktırmadan bakmaya çalışan alfalara alışıktı ama şu tam adını bile bilmediği deltanın apaçık diktiği bakışları sıradanlıktan uzaktı.

Acaba ona teşekkür etmemi mi bekliyor? Eh, daha çok bekler.

Altına sağ bacağı siyah, sol bacağı beyaz olan bir eşofman geçirmişti. Zarif üst bedenine de karnını açık bırakan ve hatta göbek deliğindeki piercingini güzelce gözler önüne seren, bedenine tamamen yapışan bir boğazlı giymişti. Converselerini, Air Jordan ile değiştirir değiştirmez ona salonda olduğunu söyleyen Eunwoo'yu onayladı. Neredeyse kimse kalmamıştı burada, iki alfa ve bir de delta vardı elde.

phthartic 'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin