"Cavavar"

1K 238 23
                                    

 Artık atılan her adımda ağaçlar daha da sıklaşmakta yer yer ormanın içinden sular akmaya başlamaktaydı. Bu gelen suyun bir kaynağı olması gerektiğini geçirdi Fatih aklından. Bir kaynak olmalı ve bu ince ince akan su derelerini besliyor olması gerekmekteydi. Gizemli Orman'a girmeden önceki gökyüzünün şekli gelmişti gözünün önüne. Havada tek bir bulut yoktu ve güneş tutulması gerçekleşmekteydi. Böyle bir ortamda yağmurdan bahsetmekte çok saçma olacaktı. Tüm bu soru sarmalı içerisinde sessizliği Gökhan'ın "Sizce de burası çok sessiz ve sakin değil mi" sorusu bozdu. En arkadan gelen Gökhan'ın ürkek sesi. Bu ürkek ve korkak sese kayıtsız kalamayan Neslihan imalı bir ses tonuyla " Fazlasıyla" dedi.

 Gizemli Orman'ın içlerine ilerledikçe hava da soğumaya başlamıştı. Soğuyan hava içlerine yavaş yavaş işlerken Fatih Ali Usta'nın yanına işe gittiği karlı Pazartesi sabahını getirmişti. O zamanda soğuk iliklerine yavaştan işlemekteydi. Aynı şuanda olduğu gibi. Yürüdükçe zeminin ıslaklığı çamura dönüşmeye başlamış dönüşen çamur ayakkabılarına bir örümcek gibi sarılmaya başlamıştı.

 Orman o kadar çok sıklaşmıştı ki yürümeleri zorlaşması bir yana üşümeleri bir yanaydı. Havanın neden bir anda bu kadar soğuk olduğuna anlam veremeden ilerlemeye çalışıyorlardı.

  "Çok soğuk ve ben burada donmaktan çok korkuyorum" dedi Gökhan çenesi hafif titrek bir ses tonuyla. "Ben fazla üşümüyorum ancak ayaklarıma yapışan çamur yüzünden yürümekte zorlanıyorum" dedi Neslihan. "Biran önce de bu ormandan çıkıp rahat nefes alabileceğim bir yere gitmek istiyorum artık!" dedi.

 Fatih adımlarını düşünceleriyle birlikte atmaktaydı. Her an kafasında farklı sorular doğmakta birine cevap verdikçe diğeri ortaya çıkmaktaydı. Otları elinle aralamaktan ellerinde küçük çizikler oluşmuş üzerine değen ağaç dalları ve otlar yüzünden elbisesi hafif ıslanmıştı. "Daha ne kadar yürümemiz gerekli?" diye sordu Fatih kafasını çevirip Neslihan'a dönerek. Neslihan "Hiçbir fikrim yok ama orman daha da sıklaşırsa hiçbir yere ilerleyemeyeceğiz."dedi. Fatih şaşkın bir ifade ile Neslihan'a bakarak "Nasıl yani Ali Usta ne yapmamız gerekeceğimizi söylemedi mi!" dedi. "Sadece Gizemli Orman'a girdikten sonra yerden çok ağaçların üzerlerine bakmamız gerektiğine söyledi başkada bir şey demedi." dedi. Bu sözler üzerine Fatih Gökhan ve Neslihan önce birbirlerinin yüzlerine hiç konuşmadan bakmış ardından aynı anda kafalarını ağaçların yükselen sonsuzluğuna kafalarını ağır ağır kaldırmaktaydılar.

 Üçü de gördükleri karşısında hayretler içinde kalmış bir daha kafalarını ağaçların tepelerine kaldırmaya korkmuşlardı. Gördükleri manzara karşısında tek bir söz söylemeye korkar olmuşlardı.

 Aynı anda kafalarını kaldırdıklarında ağaçların tepelerinde salyangoz gibi ağaç tepelerine yapışmış yüzlerce Cavavar görmüşlerdi.

 Ağaçlara yapışmış olan Cavavarlar adeta bir salyangoz gibiydiler. Ancak salyangozdan kat kat büyük ve korkutucuydular. En önemlisi bu Cavavarlar'ın iki anteninin olması ve her bir anteninde de beyaz ışıkların yanmasıydı. Beyaz ve parlak ışıklar saçan her bir Cavavar sanki bir iletişim halinde ve birbiriyle konuşuyorlarmış izlenimi uyandırmaktaydı. Birinin ışığı söndüğünde diğerkisinin yanmakta yada hızlı bir şekilde yanıp sönmekteydi. Gökyüzünün yeşilliğini bu Cavavarlar'ın çıkardıkları beyaz ışıklar aydınlatmaktaydı.

 Üçü de ne yapacaklarından bir haber oldukları yere çakılıp birbirinin yüzlerine bakmaktaydılar. Daha önce böyle bir yaratığı ne bilimkurgu filmlerinde görmüşler nede hayalini kurabilmişlerdi. Ağaçlara yapışık bir şekilde duran Cavavarlar'ın sadece antenleri yavaş bir şekilde oynamakta ve de yapışık oldukları ağaçların tepelerinden zemine doğru su kıvamında bir sıvı bırakmaktaydılar. Fatih o zaman anlamıştı ağaçların üzerindeki ıslaklığın ne olduğunu. Bir anda Cavavarlar'ın dışkısı olduğunu yada düşman saldırısından korunmak amacıyla zehirli bir madde olup olmadığı konusunda çelişki içine girmişti. Fatih Neslihan ve Gökhan bir düşman mıydı onların nezdinde? Amaçları sadece Fatih'in babasına ulaşabilmekti. Bunun için bu maceraya atılmıştı istemeden ve zorunlu bir şekilde. Gerçi söz konusu babası olsa ve bunu daha önceden biliyor olsa bu işe hevesli bir şekilde gelmez miydi? Bunun cevaplarını ararken buldu kendini. Şuan bu soruların cevaplarını bulma sırası değildi. Şuan bu ortamdan biran önce çıkıp rahat bir ortama ulaşmanın sırasıydı.

"Artık şu ormandan çıkalım" dedi Fatih "Biran önce hızlı adımlar atarak çıkmak istiyorum" diye de ekledi. Bu sözler üzerine Gökhan aşırı korkmuş bir ses tonuyla ve telaşlı bir sesle "Bence de biran önce bu yerden çıkalım yoksa korkudan altıma kaçıracağım " dedi. Fatih içindeki korkuyu bastırmaya ve öncülük etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlayarak "Hızlı ve seri bir şekilde buradan çıkmamız için sakın peşimden ayrılmayın" dedi.

  Ağaç dallarına doğru birkaç adım attı. Önüne çıkan yoğun bir küme olan ağaç dallarını eliyle çekmesiyle birlikte korku patlaması yaşaması bir olmuştu. 

  Tam karşısında duran devasa boyuttaki Cavavar üzerlerine doğru ağır bir şekilde gelmekteydi. Göz teması kurmaya çalıştı ancak bu yaratıkların gözleri yok ve sadece yanan ışıkları bulunmaktaydı. Yukarıdan gördüklerinde o kadarda büyük gözükmüyorlardı ancak yakından gördüklerinde devasa boyutta olduklarını ve arkalarında ıslak bir sıvı yaydıklarını rahat bir şekilde görmüşlerdi.

     Artık sadece nefes alabilmek için saniyelerini saymaktaydılar.

     Zaman artık bir saniye daha nefes alabilmek için akıp gitmekteydi.

           

            

Kehanet Başlangıç #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin