7

638 53 89
                                    

hyeji: sunhee şu kabı da verir misin?

heeseung gidebileceklerini söylemelerine rağmen iki anne de gitmek istememiş sunghoon'a iyi gelebilecek yemeklerden yapmışlardı.

sunhee: hala sesleri çıkmadı sunghoon nasıl acaba?

hyeji: bakalım mı?

hyeji sunhee'nin gözünde ve herkesin gözünde her ne kadar saygın bir alfa olsa da şu an meraklı bir çocuk gibi davranıyordu. sunhee ona gülüp neden daha önce yakın olmadığını sorguluyordu.

sunhee kafasını salladığı an el çırpıp tüm her şeyi buzdolabına kaldırıp ikilinin yattığı odaya gitmişlerdi.

sunhee: yaa çok tatlılar~

hyeji: bir dakika sunghoon gülümsüyor mu?

sunhee: ikisi de mutlu görünüyor.

hyeji: içimde gram şüphe kalmadı artık.

sunhee: benim de öyle. beraber çok güzeller.

ikili oğullarının mutluluğu ile oradan ayrılmıştı.
__________
(sonraki gün sabahı)

heeseung: sunghoon

sunghoon: hı

heeseung: hala mı uyuyorsun sen ya demişti elindeki belgeleri okurken.

sunghoon: yorgunum ben belki?

heeseung: her zaman mı?

sunghoon: evet? asıl sen hep mi çalışıyorsun?

heeseung: evet?

sunghoon: bak evdeyken yat biraz ya. boşuna mı şirkette o kadar insan çalışıyor? bak ben ne güzel yatıyorum.

heeseung: aynen sadece yatıyorsun.

sunghoon: denemenden zarar gelmez.

heeseung: deneye-ya beni lafa tuttun hadi gel evine gidelim annen aradı beni.

sunghoon: beni neden aramadı?

heeseung: aslında seni aradı zaten. telefonun mutfaktaydı ben açtım biraz daha geç uyan diye. gel kahvaltı da hazırladım.

sunghoon: tamaam geldim demiş. yataktan kalkıp ayaklarımı sürüyerek arkasından ilerlemiştim.
__________
heeseung: ya ben sana ağır bir şey taşımaman gerektiğini söylememiş miydim? zaten oturmuyorsun yerinde.

sunghoon: sıkılıyorum ama ne yapabilirim?

heeseung: otur hoon otur.

hyeji: sunghoon şu eşyalarını da yollayayım mı?

sunghoon: yok onlar bu evde kalabilir.

hyeji: birde bir kutu buldum. diyip elindeki mor kutuyu göstermişti.

hyeji: cho-

sunghoon: anne anma onun adını.

hyeji: neyse tamam peki bunları ne yapmalıyım?

sunghoon: ver onu sen bana diyip elindeki kutuyu masamın üstüne koymuştum.

sunghoon: sakın buna bir şey yapmayın anne hala sunoo jungwon ve jayle ilgili anılarım da var içinde.

hyeji: tamam bir şey kalmamıştı ondan başka. tüm her şeyi hallettik o zaman hazırlanın eve geçelim.

annem elindeki şeylerle odadan çıkınca ben gülerek heeseung'a dönmüştüm.

sunghoon: heeseung çıkart bakalım kalpli pijamanı derken kahkaha atmaya başlamıştım.

ilk eve geldiğimizde rahat kıyafet olması için ona beyaz bir tişört bulmuştum ama altına kalpli bir pijama vermiştim.

ᴡᴏʀᴋᴀʜᴏʟɪᴄ-ʜᴇᴇʜᴏᴏɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin