"kahretsin, yine geç kaldım!"
geç kaldığı için kendi kendine söylenerek hazırlanıyordu Sejeong. telefonu durmaksızın çalarken bir yandan da pantolonunu giymeye çalışıyordu.
"çekilsene aptal fermuar! of, bayılacağım galiba.."
fermuarını sonunda çekince hızlıca telefonunu aldı ve arayan kişiye baktı. arayan kişi Soyeon'du. daha fazla bekletmeden yeniden aradı ve hoparlöre alıp masasının üzerine koydu.
kısa süre çaldıktan sonra açabilmişti.
"hey, seni salak. yine geç kaldın. parton birazdan burada olacak. hızlı olsan iyi edersin."
aynanın karşısında saçlarını düzeltirken duyduğu şeyle kaşları çatıldı.
"patron mu? bana bugün geleceğini söylemediniz bile."
"söylemedik mi? dün sekreteri Lee Felix gelip duyuru yaptı ya."
"o sıra ben tuvalete gitmiştim aptal! neyse tamam kapat, on dakikaya oradayım."
"sana güveniyorum, hızlı ol."
telefon kapanınca derin bir iç çekip sinirle küçük bir çığlık attı. hızlıca telefonunu çantasına atıp evden çıktı ve büyük adımlarla şirketin yolunu tuttu.
∞∞∞
çok sürmeden şirkete varabilmiş, saate baktığında rahatlarcasına bir nefes vermişti. neşeli bir şekilde asansörün önüne gelip düğmeye basarak gelmesini bekledi. asansörün gelmesi biraz zaman alacak gibi görünüyordu bu yüzden merdivenden mi çıksa yoksa beklese mi bilemedi.
bir süre bekledikten sonra yanına birkaç kişi gelmişti. tenezzül edip bakmadı ama duyduğu şeyle kafasını hızlıca çevirip bakmak zorunda kaldı.
"Başkan Park, dün küçük bir toplantı yapacağınızı söylemiştiniz. önce oraya mı gitsek?"
hemen yanında gerçekten patronu vardı. eğer onunla asansöre binerse aynı anda girmek zorunda kalacaklardı. bu yüzden koşarak merdivenlere yöneldi.
topluklu ayakkabıları ile marantondaymışçasına merdivenleri üçer beşer çıkarak yetişmeye çalıştı. ayakları acımaya başlayınca durup ayakkabılarını eline aldı ve daha hızlı çıkmaya başladı.
on dakikanın ardından sonunda istediği kata gelmişti. 48. kat.
kendi kendine övünerek ofisine giderken asansörün geldiğini gördü.
"hassiktir, bu kadar da olmaz yani."
ağlamaklı bir ses çıkardı ve yeniden koşmaya başlayıp ofise yetişmeye çalıştı.
bunu gören Patron kendinden kaçtığını zannetmişti çünkü asansör beklerken yanından giden küçük kızı fark etmişti.
"Felix, koş ve o kızı yakala."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
purple night, sejehwa
Romance"gözlerinde görüyorum, " dedi yakışıklı patronu. anlamsızca kaşlarını çattı karşısındaki kız. "neyi?" hafifçe sırıtıp saçlarını düzeltti ve ciddi yüz ifadesini takındı. "benimle evlenmek istiyorsun." •bazı yerler business proposal dizisinden uyarlan...