İyi okumalar<33
Taehyung
Dolu gözlerimin arasında tebessüm ettim ve babamın bana vurarak ezberlettiği numarasını söyledim. Güvenliğin telefonu kulağına götürmesiyle somurtması bir oldu. Ne bekliyordu ki? Babamın her şeyden önemli işini bir kenara bırakıp ona cevap vereceğini mi, komik. Tekrar babamı aramaya koyulduğunda olabildiğince sertçe güvenliğe vurdum. Benim bütün gücümle vuruşuma rağmen sadece çok az sendelemişti, o da boşluğuna geldiği için. Ama bu minik sendeleme bana yetti. Olabildiğince hızlı koşmaya başladım ve yorulana kadar...
Birinin beni dürtmesiyle yerimde sıçradım. Başım fena halde ağrıyordu. Gözlerimi açtığımda her tarafı çifter ve bulanık görmem yavaş yavaş düzeliyordu. Hatırladığım kadarıyla bara saat 8 gibi gelmiştim. Ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama çok geç olmamasını umarak yanı başımda sinirli ama bir o kadar da bitkin bakan Suga'ya kafamı çevirdim. Böyle büyük bir bara sahip çıkmak zor olmalıydı. Aslında babasının hediyesi olan bu bara kendisi değil Namjoon diye bir herif bakıyordu. Artık nerede nasıl tanıştılar bilmiyorum ama aşırı çapkın birine benziyor. İnsanların içkiden kendilerini tanıyamaz hale geldikleri, gece boyunca dans ettikleri bir yerin müdürü olmak için doğmuş gibi resmen.
"Namjoon'u böyle gördüğünü bilmiyordum. Ayrıca çok merak ediyorsan bir ara tanışma hikayemizi anlatırım."
Suga konuştuğunda anladım ki fikirlerimi boğazımdaki güzel ses tellerimle dışarı aktarmışım. Yakını olan Namjoon'a böyle dememe alınacağını düşünerek yüzüme sahte bir gülümseme takınırken, tezgahın kenarından tutunarak ayağa kalmaya çalıştığımda dengemi kaybedecek gibi oldum ama sağ kolumun altına Suga'nın girmesiyle yüzüm yere yapışmamış oldu. Hazır fırsattan istifade "Namjoon'la nerede tanıştığınızı anlatacağını söyledin. Şimdi anlatmanı istiyorum." dedim. Çünkü ne zaman sorsam hep geçiştirir, hiçbir zaman cevap vermezdi. Ama artık sözünü almıştım, anlatmak zorundaydı.
"Aslında ben de sana bundan bahsedecektim." Yarın senle bizim buraya yakın bir Cafe'ye gidelim diyorum. Hem sana anlatırım hem de seni tanıştırmak istediğim birileri var."
Suga bana kendisinden bahseden biri değildi. Hep gizli saklıydı. Ne yaptığını çok merak etsem de o istemeden öğrenirsem üzülür diye hiç peşine düşmemiştim. Meraklı bakışlarımı fark etmiş olmalı ki "Benim hakkımda merak ettiklerini de yarın konuşuruz ne dersin? Bir işin yoksa seni öğle 14:00-14:30 gibi alayım?"dedi.
Sorduğu soruyla daha bi heveslenmiştim. Hemen kafamla onayladım. Barın önünden bir taksiye atladım ve yaklaşık 7-8 dakikada evimin önündeydim. Yine günüm klasik geçmişti. Kahvaltım, sporum, çekimlerim ve çıkışta uğradığım bar. Ve tabi her seferinde Suga'nın beni toparlayıp eve göndermesi. Hatta ne kadar şaşırsam da bazen Namjoon bile beni uyandırmaya geliyordu. Sırf Suga'ya yardım etmek için. Yakın olmalılardı. Neyse ki yarın bunu öğrenebilecektim. O yüzden şimdilik kafamdan bunu çıkarıp çok üşenmeme rağmen duşa girmeye karar verdim. Ayarladığım ılık suyun altına girdiğimde biraz da olsa rahatlamıştım ama beni kesmemişti. Suyun sıcaklığını artırıp gözümü kapadım. Üstümde ne kadar yük olursa olsun ne kadar kötü hissersem hissedeyim suyun altında rahatlıyordum. Biraz daha duşta kaldıktan sonra havluyu belime bağladım, banyodan çıktım ve yarının nasıl olacağını düşündüm. Hiç böyle Cafe'ye gitme, arkadaşlarla buluşma, gezme tozma benlik değildi. Aslında böyle şeylerden hoşlanmadığımdan değil, bunları beraber yapacak kadar güvendiğim biri olmamıştı. Bu saatten sonra muhtemelen olmayacaktı da.