paracosm

90 12 77
                                    

Yeni okul döneminin başlamasına sadece saatler kala odamda, kulaklığımdan çıkabilecek en yüksek volümde müzik dinleyip saçma sapan dans figürleriyle dönüp durarak özgürlüğün son kırıntılarının tadını çıkarıyordum. Fark etmeden dışımdan da söylediğim müzik bittiğinde saniyeliğine oluşan sessizlikte yatağımın üzerinde duran telefonumun neredeyse sonlanmakta olan melodisini duydum. Duyar duymaz müziği durdurma gereği duymadan kulaklığımı çıkardım ve yatağıma doğru fırladım. Son anda açıp telefonu kulağıma dayadığımda aramanın bu saatte kimden olacağını kolaylıkla tahmin edebiliyordum.

-"Oh, selam aramalarıma neredeyse hiç cevap vermeyeceğini tahmin ettiğim Winnie."

-"Oh, sana da selam açar açmaz yargı dağıtmaya başlayan Stilinski." Elbette en yakın arkadaşlarımdan Stiles Stilinski.

-"15 dakikadır evinin önünde bekleyen biri olarak bu kadar yargı az bile."

-"Son özgürlük kırıntılarımın tadını çıkarıyorum Stiles." Bunu dememle kendimi yatağa bırakmış tavanımı izliyordum. Telefonun diğer ucundan gelen kıkırdamayı duymuştum. Bir şeyler geliyordu. Bunu anladığımı hissetmiş olacak ki cevap gelmediği anda geri doğruldum.

-"Stiles?"

-"Uh sadece ihtimal hesaplıyordum. Bir kaç saate tükenecek olan okul öncesi özgürlük kırıntılarını mı tercih edersin yoksa ormandaki kayıp cesetleri mi?" Cümlesini bitirmeden doğruldum ve ayağa kalktım. Ceketimi giyinip telefonu kapatmadan merdivenleri ikişer ikişer indim ve önüme gelen ilk kapıyı açıp kafamı aralığa uzattım.

-"Ash?" Kulağında kulaklık vardı ve beni tabii ki de duymamıştı. Oyundan gözünü bile ayırmadığından beni fark edemezdi. Biraz daha sesimi yükseltmeyi denedim. "Ash?" Hala duymuyordu. Kapının önündeki terliği alıp göreceği şekilde ön tarafına atmıştım ki panikle bana döndü.

-"Aman Tanrım! Arwen ödümü patlattın." Elini korkuyla kalkıp inen göğsünün üstüne bastırıyordu. Dişlerimi sıkarak bir gülümsemeyle onu yanıtladım. Nefesini kısa süre sonra düzene soktuktan sonra önce oyununu kontrol etti sonra bana tek kaşını kaldırarak döndüğünde sordu "Ne istiyorsun?"

-"Bir kaç saat beni idare et. 100 kağıt veririm."

-"500!" Duyduğum rakamla tam bağıracaktım ki mecburen frenledim. Kafamı şakasına kapıya ardı ardına vuruyor gibi yaptığımda göz devirdi ve önüne döndü.

-"200?" Bu sefer ona bakmak yerine başımı eğmiş ayağımı halıya sürterek çıkan sese kulak kabartıyordum.

-"250."

-"Tamam, anlaştık! Seni seviyorum kardeşim!" Heyecanla çıkarken kapıyı yanlışlıkla çarptığım için merdivenlerden daha dikkatli ve hızlı inmiştim. Dışarı çıktığımda karanlıkta farları 2 kere yanıp sönen arabaya koşmuştum. Ön koltuğa yerleşir yerleşmez yanımdaki kişiye baktığımda gülmemek için zor duruyordu.

-"Berbat bir pazarlamacısın..." Sesinde ve cümlesindeki imayı anladığımda cebime attığım telefonu çıkartıp aramayı sonlandırmıştım. Göz devirdim ve bu sefer ben ona soru sorarcasına bakış fırlatmıştım.

-"Oh, hayır. Beni burada 15 dakikadır beklettin ve şimdi Scott'ı almaya gidiyoruz. Bir kez daha anlatmak istemiyorum. O yüzden yol boyunca müzik açabilir veya hiç durmadan konuşmaya başlayabilirsin." Benle dalga geçtiğinde dudaklarımı birbirine bastırıp fermuarı çeker gibi yaptığımda kahkaha atmıştı. "Bahse girerim 5 dakika konuşmadan duramazsın Arwenita." Hiç cevap vermeden kendi camımdan dışarıyı izliyordum. İçimden saniyeleri sayıyordum ama konuşmak istediğimden değil onun yüzündeki ifadeyi görebilmek için. Süre dolduğunda göz ucuyla bana baktığını hissedebiliyordum. Bir 5 dakika daha geçtiğinde homurdandı ve bana döndü.

𝐩𝐚𝐫𝐚𝐜𝐨𝐬𝐦¹ - Stiles Stilinski Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin