Yardım

3.9K 269 187
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

2.Bölüm

"Beni sikseler seninle bir adım öteye gitmem muzo!" diye çıkıştım Muzo'ya. Muzaffer, benim mahalleden arkadaşım. Ama ne zaman birlikte bir şey yapsak başımıza illa ki bir iş geliyor. Cenabet herif!

"Ya kanka bir şey olmayacak bu kez. Bana güven." deyince, kaşlarımı çattım.

"Kes boşu. Gelmeyeceğim." dedim kararlı bir şekilde. Her defasında böyle oluyordu. Kararlı bir şekilde karşı geliyordum ama sonra kendimi onun yanında buluyordum.

"Sanki kötü yola düşeceksin amına koyduğum gel işte ne olacak?" dedi o da.

"Lan yavşak! Geçen senin yüzünden bok yoluna gidiyorduk." dedim sinirle. Dudaklarını büzüp yüzüme baktı.

"Bu sefer far-" derken sözünü kestim. Bu kez onun lafına kanmayacaktım.

"Bak kapı orada." dedim ve laptoba çevirdim bakışlarımı.

"İnatçı kedi." dedi kalkarken. Yandan yandan sırıttım. Nah kanardım bir daha senin sözüne.

Akşama kadar dizi izleyip, gelen müşterilerle ilgilendim. Tabii benimkini kesmeyi de ihmal etmedim.

Hava kararmaya yüz tutmuştu ve ben bütün gün oturmaktan sıkılmıştım. E tabi popom da ağrımıştı. Diziyi kapatıp güzel bir şarkı açtım ve kapıya çıktım. Kapıya yaslandım ve doğrudan karşı çaprazdaki mekana bakmaya başladım. Afşa'da dışarıda oluyordu.

Sandalyeye oturmuş, bir ayağını diğer bacağının üstüne koymuştu. Elinde telefonla bir şeyler yapıyordu. Sonra birden kafasını kaldırdı. Sanki onu izlediğimi farketmiş gibi. Gözlerini dikip bana bakmaya başladı. Ben de gözlerimi çekmedim üstünden. Bir süre sonra bakışlarını benden çekti. Başını sağa sola salladı ve sandalyeden kalkıp içeri gitti. Ben de sinirle oflayarak, ayağımı yere vurdum. Naz yapıyordu şerefsiz.

İçeri geçtim ve yine dizi açtım. Kendim mutlu olamıyordum. Başkalarının hayatını izleyip, onlar adına mutlu olurdum en azından. Yan standdan bir tane çikolatalı süt aldım ve onu içerek diziyi izlemeye başladım.

***

"Selamınaleyküm." diyerek giriş yaptı babam dükkana. Diziye o kadar dalmışım ki, irkildim babamın sesiyle. Ama bu kez sabahki kadar çok korkmadım.

"Ve aleyküm selam baba. Hoş geldin." dedim. Babam, hemen yanındaki sandalyeye oturdu.

"İşler nasıldı?" diye sordu. Her akşam aramızda geçen rutin muhabbetti bu.

"İyiydi. Her zamanki gibi işte." dedim. Birazdan abim kapıdan içeri girecekti ve babamla eve geçeceklerdi. Ben de gece yarısında dükkanı kapatacaktım.

Babamla bir süre havadan sudan sohbet ettik. Sohbetin ortasında abim geldi. Onla da selamlaştıktan sonra, bir şeyler alıp eve gittiler. Ben de artık dizi izlemekten yorulan gözlerime bir iyilik yaparak bilgisayarı kapattım. Tamamen sessizliğe bürünmüştü dükkan. Dünya varmış diyerek başımı masaya bıraktım.

Dakikalar sonra, gelen sesle başımı kaldırdım. Karşımda, Muzo dağılmış suratıyla duruyordu. Gözledim şaşkınlıkla irice açılmış, ona baktım bir süre. Sonra yerimden kalkıp yanına gittim.

"Lan muzo. Bu ne hal?" diye sordum. Kendini kenardaki sandalyeye bıraktı ve bana baktı.

"Sorma kanka. Dayak yedim." dedi. İyi ki gitmemiştim bununla. Yoksa ben de nasibimi alacaktım.

"E gördüm onu belli oluyor. Kim benzetti seni?" dedim, kafasına hafifçe vurarak.

"Ahh! Sarsmasana lan! Her yerim acıyor zaten." dedi.

"Tamam lan kes tıraşı." dedim ve küçük tabureyi çekip karşısına oturdum. "Olum niye buraya geldin ki? Hastaneye gitseydin de toparlasalardı seni bir." dedim.

"Kardeşim ben yolda adımı unuttum üç kere. Hastaneyi nasıl bulayım? Buraya zor geldim." deyince, kendimi tutamadan güldüm. "Gülmesene lan yavşak." diye çıkıştı bana, zar zor konuşarak.

"Ses kes." dedim ve ayaklandım. Dışarıdaki cips standlarını içeri taşıdım. Dondurma dolaplarını da, yandaki küçük yere sürükledim ve kilitledim. Muzo'yu kaldırıp, dışarıdaki sedir benzeri yere oturttum ve kepenkleri indirip dükkanı kapattım. Sonra Muzo'ya baktım yine. Bu şekilde yürüyemezdi. Afşa'ya söylesem götürürdü bizi.

Birkaç adım yürüdüm ve dışarıda oturan Afşa'ya seslendim.

"Afşa!" dedim ve başını kaldırıp bana baktı. Oturduğu yerden kalktı. Ben de ona doğru yürüdüm. Yanına varınca, bana baktı anlamamış gözlerle.

"Ne var küçük? Ne bağırıyorsun sokak ortasında?" diye sordu sakin bir sesle.

"Muzo..." dedim, elimle arkayı işaret ederek. "Fena dövmüşler. Bizi hastaneye götürür müsün Afşa?" dedim ama bakışları değişince, "Yani şey, Afşa abi." dedim, kısık çıkan sesimle. Bakışlarını Muzo'ya çevirdi ve oraya doğru yürüdü. Yüzünü yakından görünce, yüzünü buruşturdu.

"Oğlum ne olmuş sana böyle?" dedi çatık kaşlarla. Muzo zar zor konuşarak cevap verdi.

"Sorma abi. Anlatırım sonra." dedi. Afşa daha fazla üstelemeden, arabasını almaya gitti. Ben de Muzo'nun yanına gittim ve destek oldum. Kaldırdım ve Afşa'nın da yardımıyla arabaya bindirdik. Ben Muzo'yla arkaya geçtim. Afşa'da arabayı kullanıyordu. Kısa sürede hastaneye geldik. Acilden hemen kayıt yaptırıp pansuman için aldılar Muzo'yu. Biz de dışarıda beklemeye başladık Afşa'yla.

Acilin orada, koltukta oturuyorduk. Gözüm duvardaki saate takılınca, gece yarısını biraz geçtiğini farkettim.

"Sen gidebilirsin." dedim Afşa'ya bakarak. O da direkt bana baktı. "Beklemene gerek yok. Biz taksiyle geliriz." dedim. Başını salladı olumsuz bir şekilde.

"Olmaz. Ben götürürüm." dedi ve bir süre sessizce yüzüme baktıktan sonra, başını çevirdi. Ben de gülümseyip, önüme döndüm. Güzel bir adamı seviyorum ben.

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

ARSIZ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin