İçeriye giren kadın, babamla dışarı da özel olarak konuşmak istediğini söyledi. Bunun üzerine annem kadına sinirli bir bakış attı ve dışarıya çıktılar. Ne olduğunu merak ettiğim için annemle birlikte camdan bakmaya karar verdik. Babamla kadın hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. Kadin birden yükseldi ve babama tokat atıp arabasına binip gitti. Babam içeri girdigi zaman annem ona bağırmaya başladı. Tektar kavga etmeye başladılar. Buna artik daha fazla dayanamadım. Yeter artik diye bağırıp evden koşarak çıktım. Hemen kendi mahallemizden çıkıp başka sokağa girdim. Koşmaktan yorulmuşken birden bacaklarımı hissetmediğimi farkettim derken birden başım döndü ve yere düştüm. Ah evet araba çarpmıştı.
Uyandığımda hoş kokulu, zengin müptelası bir arabanın içindeydim. Ön koltukta yakışıklı bir çocuk arabayı sürüyordu. Ama ormana doğru gidiyorduk. "SEN KIMSIN VE BENI NEREYE GOTURUYORSUN!" diye bağırdım. Birden gülmeye başladı. "AHAHAHA sakin ol küçük kız. Seni kaçırmayacagim. Adam kaçırmıyorum ama genç kızların kalplerini kaçırdığım söylentisi doğrudur ;)" Ters bir bakış attiktan sonra gerçekten yakışıklı biri olduğunu farkettim.
"Peki beni nereye götürüyorsun ve sen kimsin?"
"Yolda araba sürerken önüme çıktın. Güzel bir kız olduğunu farkettim. Bir şeyin var mi diye baktım ama sapasağlamdin. Bu yüzden bende seni, beni affetmen için gezmeye götürüyorum. Nasıl fikir ama?"
Aslında hiç de fena değil. Zaten evden biraz olsun ayrılmak istiyordum.
" Pekala doğruyu söylemek gerekirse fikrini begendim ama daha çok beni ormana götürüp organlarımı satacakmıșsın gibi duruyor"
"Organ mafyasi değilim ama tanıdıklarım var tanışmak ister misin?"
Biraz tırsmıștım. Ne yapacağı belli olmazdi. Bu yüzden mesafeli konuşmaya karar verdim.
"Hayir teşekkürler"
"Şaka yapıyorum ya. Korktun mu? Ne işim olur organ mafyası ile. Zenginim zaten"
Gerçekten zengindi. Bu araba nerden baksan 1 milyar vardir.Uzun bir sessizlikten sonra geldiğimizi söyledi. Geldiğimiz yer manzaralı bir restorantti.
"Beğendin mi bakalım. Nerde oturmak istersin? İçerde mi dışarı da mi?"
"Dışarısı daha iyi olur sanırım. İşte su masaya oturalım"
Masaya geçtik ve benimle tanışmak istediğini söyledi.
"Ne yersin? İstediğini söyleyebilirsin"
Menüye küçük ellerimle șöyle bir göz attım ve hayatımda hiç böyle yemek isimleri duymamıştım. Burasi gerçekten zengin bir mekan olmalı. İsmi en tanıdık olan "Almond Tofu" sipariş ettim. Aslında bakarsan ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. O da adı değişik olan bir yemek söyledi. Siparişlerimiz gelene kadar uzun bir sessizlik oldu.
"E hadi artık tanışalım mı güzellik hala ismini bilmiyorum"
"Ah evet hala tanışmadık değil mi? Pekala benim adım Açelya. Bana Küçük Açelya ya da Prenses derler"
"Muazzam bir ismin var tıpkı yüzün gibi.. Benim adımda BerkeCan. Sen bana Berke diyebilirsin"
"Peki Berke" diyip yemeğime gömüldüm.
"Biraz kendinden bahsetsene. Neden sokakta öylece koşuyordun. Bir şey mi oldu?"
"Sadece biraz uzun hikaye sonra anlatırım"
"Birinden kaçmıyordun öyle değil mi? Seni koruyabilirim."
"Çok naziksin ama kimse kovalamiyordu sadece annemle babamdan yoruldum"
"Benimle yaşa."
Kabul edebilirdim ama emin değilim. Eve dönüp o kadının kim olduğunu ve neler döndüğünü öğrenmem gerekliydi"
"Kabul edebilirim ama şuan değil"
"Peki ne zaman istersen prenses"
Birden Berkenin telefonu çaldı.
"Alo? Tamam biliyorum,halledicem. Halledicem diyorum ya sağır mısın!? NE!! Tamam hemen geliyorum. Prenses benim gitmem gerek. Seni eve bırakayım"
"İyi misin ne oldu? Önemli bir şey mi?"
"Hayir yok, çok önemli değil"
"Ama çok telaşlı konuşuyordun. Bir şey olursa anlatabilirsin" diyip yanağına öpücük kondurdum.
Ateş bastığını farkettim ve kızarmıştım. Gülümseyip arabaya binmemi söyledi.Arabaya bindikten sonra beni eve bıraktı.
"Yemek için teşekkürler"
"Ne demek, prenses"
Arabadan inip kapıyı kapattım ve evimin önüne doğru yürümeye başladım. Evin kapısına daha yaklaşmadan ağlama sesleri geliyordu. "Şaka mı ya!" dedim içimden. Evin anahtarını çantamdan çıkartmaya çalışırken tırnağım kırıldı. Bir bu eksikti zaten! Çöküp ağlayacaktım neredeyse. Of ya of!! Evin kapısını açtım ve annem oturma odasında ağlıyordu. Ben içeri girince ağlamayı kesti. Annem beni yanına çağırdı ve babamın o kadının peşinden gittiğini söyledi. Tam bu sırada o kadınla babam 2 küçük çocukla birlikte içeri girdi.
"Çıkın dışarı burası artik bizim!"