Giriş

588 19 63
                                    

Gerçekte yaşamak neydi? İnsanlar nasıl tamamlandığını hissederdi? Aşk mıydı baki olan sevgi mi? Bir insana tereddütsüz bir sevgi beslenir mi? İnsanlar sonsuz sevgiye değer mi? Kıymet bilmeyi becerirler mi mesela. Bu ve bunun gibi soruları kendime o kadar sordum ki. Tabii yalnızken düşünecek çok vaktin oluyor. Aşk şarkıları mesela. Neden yazılır?  Var mıdır gerçekten öyle aşklar? Evet bunu yalanlayamam ama sonsuza kadar sürmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Aşk sadece saniyeler süren bir rüya. Uyandığın zaman ise kendi kendine kalırsın. Asla uyanmak istemezsin ama bu elinde olan bir şey değildir.

Biz bu rüyada üç kişiydik. Beni tamalayan bir değil iki kişi vardı. Hayatımı adayacağım iki can. Hepsi uyanana kadardı. Uyandım. Yalnızım. Onlar hala uyuyor ama benim uyanma zamanım geldi. Bu rüyada artık benim yerim yok. Rolüm bu kadardı. Ana karakter olduğumu sandığım bu hikayede sadece bir figürandım. Bunu öğrenmek acı vericiydi. Uyandığımda yalnız olmak çok koymuştu mesela. Özellikle onların beraber uyuduklarını bilirken.

Her şeyini bir an da kaybetmek nedir bilir misin? Bomboş hissedersin kendini. İşte o zaman anlarsın yalnızlık nasıl bir şey. Dört duvar arasında kendi kendine, onca anıyla baş başa kaldığında anlarsın acı neymiş. Unut geçer? Unutmak bu kadar kolay mı? Seni sen yapanı, seni güldüreni, seni seveni, seni önemseyeni, seni var edeni; sevdiğini, önemsediğini, her şeyin yaptığını unutmak o kadar kolay mı? Eğer biri seni unuttuysa sakın üzülme. Unutan kişi sevmeyi bilmez. Onlar üzüldüğüne değmez.

Ben bu hikayede geride bırakılan zavallılardan biri oldum. Kaderimiz bu ya, acı çekmek zorundayız. Yine de her şeye rağmem ayakta durmaya çalışıyorum. Yalnızım ama artık kendime yetmeyi biliyorum. Kendi yalnızlığımda kendimi avutuyorum.

Her şey bundan üç sene önce oldu. Bir ilişkim ve çok  iyi bir çevrem vardı. Arkadaşlarımı çok seviyordum. O hep özenilen grubun özenilen bir parçasıydım. Bağımlı olduğum iki bedenle iki yılı aşkın bir ilişkimiz vardı. O son bir yıl içerisinde evli çiftler gibiydik. Burada, yalnızlığımla baş başa olduğum bu evde yaşıyorduk ama her şey üç yıl önce o gün bozuldu. Terk edildim. Arkadaşlarım beni terk etti, çevrem benden uzaklaştı, onlar beni bırakıp arkalarına bakmadan gittiler. O zamandan beri buradayım. Evimizde ama yalnız.

İlk ayrıldığımız zamanlar ağır bir depresyondaydım. Durmadan içiyor hiçbir şey yapmıyordum. Kapıyı gören koltukta oturup bir yıl boyunca geri dönemelerini bekledim. Yemek yemiyor, ihtiyaçlarımı gidermiyor sadece içip ağlıyordum. Komşularımdan biri benim için endişelenip evime gelmişti. Kriz geçirdiğim bir zamandı. Beni alıp hastanıye götürmüş. Oraları pek hatırlamıyordum. Doktor bana bir sürü ilaç yazıp psikiyatri bölümüne yönlendirdi. Yaklaşık ayrılığımızdan bir yıl sonra kendime gelmiştim.

Unutmamıştım. Sadece başa çıkmayı öğrenmiştim. Şimdi lanet evimde tek başıma bir hayat sürüyordum. Üniversite sondaydım. Aslında şimdiye bitmesi gerekiyordu ama tahmin edebileceğiniz gibi okulu önemseyecek bir halde değildim.

Hala aynı evde yaşıyordum. Hiçbir şeyi değiştirmemiştim. Öyle ki yatak odamızda, yani eski yatak odamızda yatmıyordum bile. Çok nadir zamanlarda yatardım orada. Onlara olan özlemim dayanılmayacak hale geldiğinde.

Onun dışında misafir odasını kullanıyordum. Hoş artık misafir odası sayılmazdı. Kendi isteğime göre dizayn etmiştim. Bu kadar anı ile yaşamak ilk başta çok acıtsa da sorun değil. Bir süre sonra buna alıştım. Burada olmak bana güven veriyor. Buradan başka bir yere nasıl evim diyebilirim ki?

Onlara kızgın değildim. Asla olmayacaktım. Beni aldatmamışlardı ya da bana kötü davranmamışlardı. Sadece bana olan sevgileri bitmişti. Bunu sorgulamak benim haddime değil ki. Sonsuza kadar beni sevmek zorunda değildiler. Sevmedikleri biriyle ilişkiye zorlamaktansa mutlu olduklarını bilmeyi tercih ederim. Sonuçta bu anlaşmalı bir ayrılıktı.

Fin [YoonMinSeok]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin