♣️
〰
Karanlıktı. Göremiyordu.
Soğuktu. Üşüyordu.
Gürültülüydü. Korkuyordu.
Elleri kalın bir urganla arkaya bağlanıp, diz üstü çöktürülmüştü. Kafasına geçirilen torbadan olsa gerek nefes alışverişlerini kontrol edemiyordu. Bağıramıyor, ağlayamıyor, tek bir kelime dahi edemiyordu. Sakinleşmeyi diliyor ama vücudunun artan titremesine engel olamıyordu. Boğuluyor gibiydi. Duyguları birbirine girmişti. Etrafındaki ve beyninin içindeki sesler susmak bilmiyordu ve bu ses kirliliğinin yaydığı karmaşıklık genci çıldırtacak raddeye getirmişti. Çünkü; nerede olduğunu bilmiyordu. Tüm bu cehennemi andıran hengamenin içinde aklında tek bir kişi vardı. Sevgilisi. Bang Yongbok.
Eğer sevgilisi yanında olsaydı;
tek bir gülüşüyle etrafı aydınlatır, onu karanlıktan kurtarırdı.
ellerini boynuna sımsıkı sarar, sıcaklığıyla üşümekten kurtarırdı.
kulağına güzel kelimeler fısıldayarak gürültüyü susturur, korkularından kurtarırdı.Aklında dönen bu düşünceler sevgilisine duyduğu ihtiyacı daha da körükleyerek kıvranmasına neden oldu. Alamadığı nefes kalbinde bir acı oluştururken etrafındaki seslerin kesilmesi oturduğu yerde dikleşmesine sebep oldu. Kafasına dayanan silahla tuttuğu nefesin son nefesi olduğunu geçirdi içinden. Tetiğin çekilmesini beklerken gözlerinin önüne sevgilisinin güzel yüzünü getirdi. En güzel yıldızların olduğu bir evrendi yüzü ve Changbin bu evrenin tek sahibiydi. Ne de çok isterdi son kez onu görmeyi.
Gözlerini kapatmış bir şekilde kendi evreninde gezinerek gülümsemelere dalan Changbin kafasından çıkarılan torbanın farkında dahi olmamıştı. Yüzüne çarpan soğuğu hissetmesiyle yavaşça gözlerini araladı. Karşısında gördüğü yüzle şaşkınlığını gizleyemeden dudaklarını kıpırdatarak bir şeyler söylemeye çabaladı ama ağzından çıkan tek şey kısık bir sesle sevgilim kelimesi oldu.
Çok değil bir-iki saat önce kaçalım buralardan diye dolu gözlerle yalvaran sevgilisi şimdi kendisine hiçbir ifade barındırmayan bomboş gözlerle kafasına silahı dayamış bir şekilde bakıyordu. Son nefesini verirken görmek istediği yüzün, nefesini alacağı yüz olacağını nerden bilebilirdi ki. Gerçi Yongbok nefesini her türlü kesiyordu. Az önce fısıltısıyla sakinleşmeyi dileyen Changbin acı acı güldü bu düşüncenin aklına düşmesiyle. Sevgilisinin ona vereceği son sesin kafasına dayadığı silahın soğuk metalini alnında hissetmesiyle, tetikten gelecek olan mekanizma sesi olacağını da düşünmemişti.
Gözlerini dikti her zaman kaybolduğu gözlere. Sözlerle konuşamadıkları zaman gözleriyle konuşurlardı. Uzun uzun baktı yüzüne belki bir duygu kırıntısı bulurum umuduyla. Belki gözlerinden okurum yine aklından geçenleri diye. Ama ilk defa gözlerindeki o boşluğu gördü Changbin. Bırak kelimeyi tek bir nokta dahi bulunmuyordu o gözlerde. Gözlerine baktıkça dipsiz bir kuyuya düşüşünü gördü. Daha fazla derinlere inmeden çekti gözlerini müptelası olduğu parlaklıktan ve etrafta gezdirdi bakışlarını. Tanıdık başka bir yüzle karşılaşmasının ardından şaşkın olmaya bile fırsat bulamadan kahkahasını tutamadı içinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-scars | -changlix
FanfictionSavaş bitti mi diye sorarsanız hayır, savaş kıyamete kadar devam edecekti. Sevgi bitti mi diye sorarsanız hayır, sevgi kıyametten sonra da devam edecekti. Peki ya aşk? Aşk çok kuvvetli bir histi fakat, Seo Changbin ve Lee Felix'in birbirine olan his...