Yeni okul

153 6 1
                                    

İlk hikayemiz. Siz okumaya başlayın eğer beğenmediğiniz yerler olursa söylersiniz. Yazım hatası varsa şimdiden özür dilerim
İyi okumalar...

Okula doğru giderken Deniz'le yine kavga ediyoduk. Mal anca ölmek istiyo kafa zorlu olursa olacağı bu ... Bu kız böyle yaptıkça imana geliyom be. Ama sadece Deniz'le değil. Serkan ve Eray'la da kavga ediyorum hep. Bizim günlük kavgalarımız. Yine konu aynı. Kıskançlık. Birbirimizi çok kıskanıyoruz. Belki dışarıdan farklı görülüyo ama biz böyle iyiyiz. Zaten kavgalarımız çok da uzun sürmüyo. Ortamı yumuşatmayı iyi biliyoz da bi boka yaramıyo.Diğer gün yine kavga ediyoruz. Bizde böyleyiz işte.
-Lan şu ingilizceciyi sikmek istiyodum ben.
Eray yine bu konuyu açtı. Ben de:
-Eray sen bunu müdüre dediğin için okuldan atılmadık mı biz?
Herkes kendi görüşünü atıyodu yine
Deniz:
-Ya ama haklı şimdi sanane türkçenin ingilizcesinden,ingilizcenin türkçesinden.? Çok mantıksız.
Serkan oflayarak büyük kapıdan içeri girdi. Girerken de:
-Oğlum lütfen sus da yine atılmayalım.
Kapıdan geçince ilk önce sınıflarımızı öğrenmeye gittik. İmana gelen biz aynı sınıfta olmak için dua ediyoduk. Müdürün odasına yaklaşınca ilkokul çocuğu gibi sen çal kavgası da yaptıktan sonra Eray'ın kapıyı çalıp açmasının ardından içeri girdik. Müdürün elinde dosyamız vardı. Sanırım önceki okulumuzdan niye atıldığımıza dair bilgiler vardı içinde. Sanane amk eski okuldan . Evet belki biraz küfür etmiş veya çocuğun kolunu kırmış olabiliriz ama o da bize yavşamıştı. Sonuç olarak haklıyız.
Müdürün bize seslenmesiyle ona baktık hepimiz:
-Demek hocaya küfür ve öğrencinin kolunu kırmaktan okuldan atıldınız?
Serkan bize fısıldayarak:
- O ne biçim cümle aq sanki içeriye atılmışız gibi.
Ben sinirle konuştum:
-Ya susun da yine atılmayalım.
Eray sakince cevap verdi müdüre. Sakince diyorum ama çocuk dövecek gibi konuşuyo
-Yani biraz yapmış olabiliriz ama sonuçta haklıyız. O kim ki kardeşimize yavşıyo?
Müdür derin nefes aldı ve sanırım bizden kurtulmak için en hızlı şekilde sınıfımızın 12/D olduğunu söyledi. Bizde kısa teşekkürler ardından odadan çıkıp koridorda ilerlemeye başladık.

Deniz'in ağzından

Ben sesli bi şekilde Rüya'ya bağırdım
-Canım kankim o zaman ben Serkan'la sen de Eray'la otur. Zaten çıkarken müdürün elime tutuşturduğu kağıda bakarsam ilk dersimiz fizik olacak. Ben uyuyabilirim. Eray da uyursa çok dikkat çekeriz. O yüzden beraber oturun siz.

Rüya sanırım yine çok konuşmamdan şikayet edecekti ama haklıyım. Bi kere uykum var benim.
Serkan beni kolumdan çekiştirerek sınıfa soktu ve sıraya oturdu. Ona mal mal bakarken arkamdan bi ses duydum. Sanırım ilk kavga edeceğim hoca fizikçi olacaktı. Arkamı döndüğümde yüzü benden büyük olan bu orangutan hocayla karşılaşacağımı sanmıyodum. Evdeyken rejim olarak en küçük çocuğunu yemiş olmalı. Bunun da rejimi bu kadar işte.
-Kızım belki yerine oturursan derse başlayabilirim. Sakın bana ilk derste ders mi işlenir deme. Sınavda sizin kafanıza sihirli çubuk dokundurup bütün bilgileri beyninize aktarmicam. O yüzden ne kadar erken başlarsak o kadar iyi.
Ben ise sadece peki diyerek yerime oturmuştum. Eray ve Rüya arkamda kahkaha atarken Serkan da egosunu okşuyodu. " tamam çok yakışıklıyım falan ama yani bi saat beni izlemen gerekmiyodu be meleğim " Ona gözlerimi devirdikten sonra en çalışkan ruh halime bürünüp uyudum.
Gözümü açtığımda karşımda bana ters ters bakan fizik hocam ve tahtadaki iğrenç soruya baktım. Derslerimin kötü olduğunu düşünmeyin. Sayısalı süper anlarım. Fizikte de kötü not aldığım düşünülemez . O yüzden gayet rahatım. Zaten hoca da geçen yılın konusundan sormuştu. Bütün sınıf bana bakarken bende hocanın elinden kalemi alıp tahtaya çıktım. Arkamdan hala söyleniyodu. Bizimkiler gülerken bazıları da keşke bu hocaya çatmasaydı diyodu. Tahtadaki soruyu çözdükten sonra yerime geçtim. Serkan ve benim matematiğim .iyiydi. Rüya ve Eray da kimya ve fizikten çok anlardı. Diğerlerini de beraber yapardık. Ben bunları düşünürken hoca tahtaya çıkıp soruyu kontrol etti.
" En azından konuyu biliyosun " dedi.
Hocaya gözlerimi devirdikten sonra bizi kurtaran zile minnetle teşekkür ettim. Bizimkileri de alıp kantine doğru gitmeye başladık. Rüya:
-Yalnız hocanın göt oluş güzeldi.
-Tabi genç ben göt ettim sonuçta.
Eray dediğime güldü. Rüyanın hızlı siktir demesinin ardından bütün gözler baktığı yere döndü. Koca çaplı şaşkınlığın ardından Eray oraya doğru giderken "kim lan bu piç?" diye de bağırıyodu. Kafasını çocuğa gömdükten sonra ortalık karıştı. Hepimiz şaşkındık. Ben zaten oldum olası kavgaları çok severim. Rüya telaş yapar. Serkan da ayırmak yerine kavgaya girer. Ve olay her zaman olduğu gibi ikisininde müdürün odasında olmasıyla sonuçlanır. Ben ve Rüya dışarıda onları beklerken çocuğa ana bacı söven sinirli Eray ve arkasından Serkan bize doğru geliyodu.
"Pezevenkliğine sıçtığım. Eli kızın omzundaydı lan. Benim olanın omzundaydı. Sevdiğim kızın omzunda. Siktim lan onu."
Ben şaşkınca Eray'ı izlerken bi yandan da sordum
-Müdür ne dedi?
Serkan elini omzuma atıp kendine çektikten sonra
-Eray'a bi günlük uzaklaştırma verdi. Daha yeni geldiniz neyin kavgasını yapıyosunuz dedi. Eray da benim olana dokundu diyince bide orda kavga ettiler. Uzaklaştırma ikiye çıktı. Ben sağ salim kurtuldum meleğim.
Rüya elini Eray'ın boynuna sardıktan sonra.
-Belki akrabasıdır? Diye sordu.
Hepimiz Eray'a bakaren o gayet sinirle
-Yinede öyle yapamaz amk.

Biz böle giderken ben Serkan'dan ayrılıp Eray'a sarıldım ve kulağına " yakında gerçekten senin olacak " dedim.

Sonra geri Serkan'ın beline sarıldım. Beni kendine çekti o da. Biz son iki derse de girdikten sonra eve döndük. Zaten Eray iki saat önce gitmişti. Eve geldiğimizde yine kriz geçirdiğini anladım. Bütün yastıklar yerdeydi. Oda savaş alanından çıkmıştı. Kendi de yerde elinde bira ve sigara ile oturuyodu. Yere eğildiğimde kucağıma atlayan köpeğimi öptükten sonra onu yanıma koydum ve Eray'ın oraya gittim. Rüya salonu düzenliyodu. Serkan'da Eray'ın elinden sigara ve birayı almaya çalışıyodu. Eray öyle herkese açılmazdı. Ama açılınca da hiçbişey saklamazdı. Rüya odayı düzenledikten sonra Eray'ın yanına oturdu. Her zamanki yağtığımız gibi birbirimizin omzuna yattık. Eray dayanamayıp hava alcam diye evden çıktı gitti. Evet,dördümüz aynı evde yaşıyoruz. İzmir'de. Normalde Bursa'da yaşıyoduk ama okul için buraya geldik. Uzak yer yazdık çünkü biraz aile dışında nefes almak istiyoduk. Böyle durumlarda da işe yarıyodu. Bize bulaşan olmuyodu en azından. Eray'ın evden gitmesinin ardından Serkan odasına geçip gitar çalmaya başladı. Ben salonda köpeğim ve kedimle oynuyodum. Evet normalde ikisi anlaşamaz ama benimkiler birbirine alışmıştı. İkisinin de annelerini hayvan barınağına bıraktım. Bunlar yavruydu. Yolda da ne zaman görsem kedi köpekle oynardım.

Rüya da kulaklığını takıp kaykayına binip gitti. Büyük ihtimal boş alana gidip kayıcaktı.

Eray'ın ağzından

Evden çıktıkan sonra sahile doğru gitmeye başladım. Bizimkiler halimi bildiği için aramıyolardı. Sahile yaklaştığımda karşımda betona oturan Simay'ımı gördüm. Biraz onu izledikten sonra cesaretimi toplayıp yanına gittim. Oturduktan sonra yüzünü bana çevirdi. O gözlerini çok seviyodum be. Çok güzel bakıyodu. İlk konuşan ben oldum:
-Bugünkü olanlar için özür dilerim. Sadece sevgilin diye düşünmüştüm.
Evet daha demin Serkan'ın aramasından sonra dövdüğüm çocuğun kuzeni olduğunu öğrenmiştim. Simay bana bakarken kaşını kaldırdı:
-Olsa bile bundan sanane ki?
Evet sanırım şimdi göt olmuştum. İlk baş sesimi çıkartmadım. Anlasa olmuyo muydu? Utanıyorum işte. Onu sevdiğimi kendi anlasa nolur ki?
-Sende haklısın. Senin gözünde senden banane değil mi?
Simay'ın gözleri kızarmıştı. Ağladıysa diye düşünmek istemedim. Ona ağlamak yakışmazdı ki. Ayağa kalktım. Arkamı döndüm giderken bana Eray diye seslendi. Ona baktığımda koşarak bana sarıldı. Kulağıma" biraz kalsana ihtiyacım var " diye fısıldadı. Gülümsedim. Tamam dedim. Biraz daha kalırım.

Yerine geri oturduktan sonra sadece sustu. Başını omzuma koydu ve sustu. Nefes alışverişleri bile bu kadar güzelken bu kız ağlamamalı. Şuan hıçkırdığına göre ağlıyodu ve onun ağlamasına dayanamayacak bende ağlayacaktım. Yüzünü ellerimin arasına aldım ve gözyaşlarını sildim. Ağlama diye fısıldadım. Sana ağlamak yakışmıyor. O ise sadece başını salladı ve gözyaşlarını sildi. Sonra ellerini omzuma koydu ve sarıldı. Bu günü asla unutmicaktım. Arada nefesim kesiliyodu. Hala bana sarıldığına inanamıyodum. Belkide gerçekten Deniz'in dediği gibi olurdu.

TAŞ KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin