12

612 60 53
                                    

sunghoon: siz tanışıyor musunuz?

sunoo: keşke hayır diyebilsem-

riki: hah! asıl bunu benim söylemem lazım?

heeseung: bir sorun mu var?

jake: riki sana ulaşamamışlar istediğin şeyler güvenlikteymiş.

riki: işte böyle bir sorun var diyip üstünü göstermişti.

riki: neyse ben aşağıdaki kıyafetlerimi alıp geliyorum projelerin başına bir şey gelmeden getirmek istedim derken sunoo'ya en sinirli ve ters bakışlar atıyordu.

sunghoon: ne oldu sunoo?

sunoo: sen gelemeyeceğini söyleyince ben de seni görmek istiyorum diye geldim ama gelince en azından oturur kahve içeriz demiştim... kahveyi biz değil onun gömleği içti, dedi.

sunoo da sinirli olduğu için daha fazla sinirlendirmemek lazımdı. buna rağmen hala gülesim vardı. ben sunoo'nun dediğine gülmemek için kendimi tutarken bilgisayarla ilgilenmeye devam ettim ki sunoo da eline telefonu almıştı ama o sırada jake kahkaha atmıştı. onun yüzünden ben de kendimi tutamamış gülmüştüm.

heeseung: jake gülmektense riki'nin getirdiklerini versene.

kafasını bilgisayarından ayırmayıp soğuk bir sesle söylediği cümleyle jake iç çekmiş ve dosyalardan çıkan projeleri heeseung'a uzatmıştı.

sunghoon: ben riki gelene kadar dışarıdayım diyip sunoo ile odadan çıkmıştık.

sunoo: o neydi ya? tüylerim diken diken oldu. tavırları hep böyle mi bunun?

sunghoon: diyorum işte son zamanlarda böyleyiz diye. inandın mı sonunda?

sunoo: tamam ya kapayalım bu konuyu moralin bozulmasın. of kahveler gitti ya bir tek ona üzülebiliriz şu an.

sunooyla bir süre daha konuştuktan sonra riki gelince sunooya bir bakış atıp odaya girmişti.

sunoo: kuru temizleme faturasını ödeyeceğimi söyledim. şimdi temiz kıyafetlerini de giydi. benimle ne derdi var anlamadım. hayır sanki özür dilemedik.

sunghoon: boşver. birde şu sıralar sabahlayacağım jungwon ile bana ulaşamazsanız merak etmeyin en geç sonraki sabah yazarım size. jungwon'a da nolur nolmaz diye heeseung'un numarasını vermiştim. eğer ben yazmazsam ona ulaşırsınız ama içiniz rahat olsun.

sunoo: tamam hayatım ben de çekimlerde olacağım seni görmek için gelmiştim diyip bana sarılmıştı.

şu sıralar heeseung yüzünden moralim bozuk olduğu için sunoo'yu kısa süre de olsa görmek çok iyi gelmişti.

odaya girdiğimde üçlü masaya başını gömmüş bir şekilde dosyalarla uğraşıyorlardı.

benim arkadan bir tane kadın gelmiş heeseung'un yanında durmuş ve eğilmişti.

heeseung: sekreter shin getirdin mi gereken dosyaları?

soomin: buyrun efendim. müdür sim sizin istediğiniz şeyler de burada.

tekrar eğilip odadan geri çıkmıştı. bu kadın nedensiz bir yerden tanıdık geliyordu ama çıkaramamıştım.

jake: sunghoon gel artık dikilme orada. bunlar ortaklık belgesi, heeseung'un elinde de şu yeni düşündüğümüz projenin dosyaları var diyip kenarıdaki dosyayı göstermişti.

kafa sallayıp riki'nin yanına oturmuş jake'in gösterdiği dosyaları okumaya başlamıştım. gerekli yerlere imza attığımda kalkıp heeseung'a uzatmış, ardından projelerin dosyalarını almıştım. ben geri oturamadan odaya gelen bay lee ile gülümsemiş ve eğilecekken yanıma gelip elini omzuma atmıştı.

workaholic, heehoon ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin