"PD-nim, nakarattan önceki geçiş kısmını vokal hocamız yerine bir de siz gösterebilir misiniz? Sizin verdiğiniz asıl duyguyu da bilirsem ben de şarkıyı söylerken karşı tarafa duyguyu daha iyi verebilirim."
Youngho çıkış yapmaya hazırlanan grubun üyelerinden birine nasıl söylediğini gösterdiğinde vokal hocası "Bay Youngho, beni işimden edeceksiniz. Sesiniz mükemmel." demeseydi üstünde dolanan hayranlık dolu bakışları fark etmeyecekti.
"Abartılacak bir şey yok. Stajyerken ve çıkış yaptıktan sonra da bu konuda eğitim almıştım, her idol gibi. Hem şarkı prodükte edebilmem için en azından bu kadarını da yapabilmem gerek."
"PD-nim bence tekrardan çıkış yaparsanız hem şarkılarınızı kendiniz yaptığınız için, hem de sesinizin verdiği güzel hissiyattan dolayı viral olursunuz. Cidden harikasınız."
Çıkış yapacak olan grubun üyelerinden gelen iltifatlara karşılık içten bir şekilde gülümsedi.
"O yol artık benden geçti. Ancak siz çok çalışarak ve birbirinize destek çıkıp bir arada kalarak benden daha iyi yerlere gelebilirsiniz."
Şirkette geçen dört saatin ardından Youngho kendini evine atmıştı. Şarkıyı bitirmek için uykusuz geçen gecelerin acısını çıkarmak için birkaç gün boyunca aralıksız uyumak istiyordu ancak akşam çok sevdiği birini kahve içmeye çağıracağını hatırladığı için bu fikrini sonraya erteledi.
Bir anda aklına bir soru takıldı, Ten onun için ne ifade ediyordu? Neden ona karşı, daha iyi davranıyor ve daha uzun süredir tanıdığı insanlara göre daha çok sempati duyuyordu?
Ten hayatı boyunca gördüğü en güzel Taylandlı'ydı. Gerçi kaç tane Taylandlı tanıdığı vardı ki? Ten hayatı boyunca gördüğü en güzel insandı. "İçinin güzelliği dışına yansımış" sözünün vücut bulmuş haliydi. Ten tanıdığı çoğu insandan gerçekten de çok farklıydı.
Cenazelerde yas tutulduğu için siyah giyinilir, bu artık klasikleşmiştir. Cenaze evinde siyah giymeyeni ayıplarlar, ölüye saygısının olmadığını söylerler.
Ancak Ten bir cenazeye tamamen beyazlar içinde gidebilir çünkü o, beyaz rengin yeniden dirilmeyi ve huzuru sembolize ettiğini söyler. Beyaz giyinirse ölen kişinin huzur içinde yatıp sonra da mutlu bir şekilde yeniden dirileceğine inanır.
Ten bu ve bunun gibi, klasikleşmiş, klişeleşmiş ve sıradanlaşmış fikir ve düşüncelerden tamamen uzaktır. Belki de Youngho'yu kendine bu şekilde çekiyor ve hayran bırakıyordur. 'Tamamen' kendi olmayı başarabildiği için.
Peki Youngho Ten'i gözünde çok mu büyütüyordu? Onu çok mu yüceltiyordu? Ten de onun gibi bir insandı halbuki.
Parlak gülümsemesi yüzünden miydi, yoksa ince ve zarif vücut hatları mıydı onu bu kadar çok çeken şeyler?
Yoksa, Tayca'yı çok kulak tırmalayıcı bulmasına rağmen, Ten Tayca konuştuğunda fikrinin tamamen değişmesi ve hangi dili konuşursa konuşsun o güzel sesini duyabilmek için ilgi alanlarını öğrenerek güzel bir sohbet başlatma çabaları mıydı onu Ten'e çeken?
Kafasının karıştığını hissetti, Ten hiçbir şekilde ideal tipine de uymuyordu. Yıllardır ideal tip olarak nitelendirdiği; uzun boylu, biraz etine dolgun, etkileyici vücut hatlarına sahip esmer tenli bir 'kadın' değildi. Bunların aksine Ten kısa boyluydu, buğday tenliydi, siyah saçları, bir karadelik gibi her baktığında Youngho'yu içine çeken gözleri ile uyumluydu ve Ten bir erkekti.
Youngho kendine neler olduğunu bilmiyordu. Ten ile tanıştıktan sonra hiçbir kadın ilgisini çekmez olmuştu. Ten sanki ona büyü yapmıştı ve Youngho da buna ayak uydurup sonsuza kadar bu büyünün etkisi altında kalmayı memnuniyetle kabul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nerves | johnten
Fanfiction"Endişelenmeye başlıyorum. Bunun beni paramparça ettiğini bilemeyeceksin ama gitmemeni ne kadar çok istediğimi bil..." -------- şarkılardan ilham alarak yazdığım serinin ilk kitabı başlangıç: 17.04.2022 bitiş:??