Hissediyorum. Tüm vücudumu ve zihnimi rahatsız eden o duyguyu.
Kurtulmak istiyorum ama daha kendimi bile ifade edemiyorum.Bir örümcek ağının zamanla her yere ağlarını bırakması ve her yeri sarması gibi sarıyor beni bu his.
Birinin beni anlamasını istiyorum. Herkes anlıyorum diyor gerçi ama kimsenin anladığını düşünmüyorum.
Ülkemden gideyim, il değiştireyim, gezeyim, farklı şeylerle ilgileneyim, hobiler edineyim ve gülüp mutlu olayım. Şuna eminim ki kaçmaya çalışıyorum kendimden. Nereye kaçarsam kaçayım, nereye gidersem gideyim asla kendimden, düşüncelerimden ve bu ağdan uzaklaşmayacağım biliyorum.
İnsanların bazı şeyleri olmayacağını bildiği halde istemesi ne kadar garip birşeymiş. Olmayacak buna eminsin ama içten içe öyle çok istiyorsun ki. Hatta bu çok yanlış ve sana zarar verecek belki de senin değerini düşürecek. Ama ya keşke olsa yada keşke böyle olmasaydı diyorsun. Ben şuan "diyorsun, ediyorsun, yapıyorsun" diyorum ama bunları yapan bizzat benim.
Bir gün bir umut geliyor bana. Ya diyorum tamam be, artık herşey düzelecek.Düzelir belki hayatım diye düşünüyorum ve bir umut yeşertiyorum ama sonra birşey oluyor ve o düşüncem umudumla birlikte öyle kötü bir yere çakılıyor ki. Hani yokuş aşağı giden bir arabanın bir anda duvara toslaması olur ya. Tam olarak öyle işte.
Pes etmiyorum, vazgeçmiyorum ve tekrar tekrar deniyorum hayatımı renklendirip anlamlandırmayı ama sonuç hep aynı. Hevesim kırılıyor, uzun süre kendime gelemiyorum. Kendime gelmişim de iyiymişim gibi gözüküyorum.
Ama Emir Can İğreğin de dediği gibi:
"Ah içimde devletler yıkıldı"...