"güzelsin" dedi.
gülümsedim.
"dokunmaya kıyamayacağım kadar güzel.."
...
Üzerine giydiği siyah eteği ve kırmızı gömleği ile aynadan kendini süzen bayan Özkaya kombinini beğendiğini belli eden bakışlar sundu aynadaki yansımasına. Oldukça şıktı, güzeldi, özgüvenliydi ve en önemlisi mutluydu. Berk ile evlendikten sonra herşey daha anlamlı ve güzel geliyordu Aybikeye.
İkisi de zor zamanlardan geçirmişti, ayrılıklar peş peşe gelmişti ama Berk yine de bırakmamıştı Aybikenin elini. Tıpkı "bundan önce seni ne kadar üzdüysem, bundan sonra onun yüz bin katı mutlu edeceğim" verdiği söz gibi.
Mutlu etmişti, ediyordu da. Aybikenin en büyük mutluluğu Berkti. Berk Özkaya demek Aybike için herşey demekti. İlk aşkı, ilk heyecanı.
İlk defa Berk'i öpmüştü, ilk defa Berk'i sarıp sarmalamıştı ve en önemlisi kimseye vermediği o kalbini hiç düşünmeden Berk'e emanet etmişti. Geriye dönüp baktığı zaman ne kadar şey yaşamışlardı aslında...
Peş peşe gelen ayrılıklar, Aybikenin dinmeyen gözyaşı, Berkin sindiremediği öfkesi ve daha niceleri."Geç kalacağım!" girdiği derin düşüncelerden bir anda ayılan Aybike kırmızı rujunu sürüp odadan çıktı. Hızlı adımlarla salona oradan da bahçeye çıktı. Şoförün beklediğini görünce hızla arabaya atladı.
"Özkaya holdinge gidiyoruz"
"Peki Aybike hanım"
Şoför arabayı çalıştırıp şirketin yolunu tutarken Aybike telefonunu eline alıp Berk'i aradı. İkinci çalışta açmasına sevinmişti, bu toplantının henüz başlamadığı anlamına geliyordu herhalde diye de geçirdi içinden.
"Gecikmedim dimi?" heyecanla sorduğu soru Berk'i güldürürken hızla karısına cevap verdi.
"Hayır güzelim, sakin ol toplantıya daha yarım saat var"
Aybike derin bir oh çekti. İlk seferden toplantıya gecikmek istemiyordu.
"Oh be! Bir an geç kaldım sandım"
"Arabada mısın?"
"Evet, az kaldı varıyorum birazdan"
"Bekliyorum, odamda olacağım"
"Tamam öptüm"
"Gelince hatırlatırım bu lafını"
Aybike cevap vermeden telefonu kapatıp yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirti. Çok seviyordu kocasını sinir etmeyi, çok seviyordu da bazen dozunu kaçırınca verdiği cezalarda hiç fena olmuyordu. Yine aklına yaşadıkları anlar gelince yüzündeki gülümsemeye engel olamamıştı. Aynı kocası gibi arsız olmuştu.
"Aybike hanım vardık ine bilirsiniz"
Şoförün sesi ile irkilip sanki rüyadan uyanmış gibi önce sağıma sonra soluna baktım.
"Ha, vardık mı ne çabuk?!"
"Yok vaktinde geldik aslında Aybike hanım size çabuk gelmiş"
"Herhalde"
"Sizi bekleyecek miyim?"
"Yok git sen ben Berkle döneceğim, teşekkürler"
"Ne teşekkürü Aybike hanım işim bu benim"
"İşin diye teşekkür etmek gerekmiyor mu? Unutma ki, en ufak bir çaba bile teşekkürü hak eder. Kim olursa olsun fark etmez"
"Haklısınız Aybike hanım"