"çıkıyorum ben jeongin," dedi kızıl saçlı, üzerine geçen ay aldığı deri ceketi geçirirken. "mina ile buluşacağım."
uzun siyah saçlarıyla yanık krep kokan mutfaktan koridora doğru başını uzattı jeongin, kaşları çatılmıştı. "mina da kim?"
kızıl alışmıştı jeongin'in bu haline, sevmediği kişileri asla aklında tutmaz, aklında boşa yer kaplatmaz sürekli unuturdu ki kızıla gore bu oldukça güzel bir huydu.
"sana geçen gün bahsetmiştim ya," deri botlarını giyerken konuşmaya devam etti. "proje ödevini birlikte yapacağım kız."
başını koridora uzatmış olan jeongin aynı hızda geri çekti ve yanmış krepleri bulduğu bir tabağın üzerine koydu. "pek de önemli biri değilmiş."
hyunjin kıkırdadı, böyle bir ev arkadaşına sahip olduğu için kendisini çok şanslı hissediyordu. her sabah yanık kahvaltı yemek zorunda olsa da geçirdiği eğlenceli vakti ve aradığı güvenli alanı bulabildiği için mutluydu ve bunu hiçbir şeye değişmezdi.
duygusallaşmaya başladığını anladığı an hızlıca son defa üzerini düzeltip evden çıktı.
jeongin şimdi evde tek başındaydı. yediği krepler boğazından zar zor geçiyordu, yanında içtiği kahveyle yardımcı oluyordu. televizyondan açtığı rastgele bir radyo kanalında durdu ve yarım bıraktığı krebi tabağa geri koyup ayaga kalktı. müziğin ritmine eşlik ederek evin içinde dolaşmaya başladı, seviyordu dans etmeyi.
uzun koridor boyunca etrafinda dönüp, değişik dans hareketleri sergilerken koridorun sonunda ulaştığı odayla duraksadı. hyunjin'in gizli odasıydı burası. jeongin'in girmesine asla izin vermez, kapıyı her daim kilitli tutardı. jeonginin içeride ne olduğunu ya da hyunjin'in içerde ne yaptığına dair hiçbir fikri yoktu. ve bu içinde biriken merak duygusunu iyice arttırıyordu.
belki kilitlemeyi unutmuştur, aklından geçen bu düşünceyle elini kapı kulbuna uzattı. arkadan hala müziğin sesinin geldiğini duyabiliyordu. çevirdiği kulp, kilitli olduğu zamanki gibi duraksamadı ve sonuna kadar çevrilerek odaya girmesine yol açtı.
jeongin çekindi biraz içeri girmeye ancak sonra en fazla ne olabilir ki düşüncesiyle hareket edip, ilerledi. oda küçük sayılabilirdi, loş bir ışıkla aydınlatılıyordu, yer yer paletler ve boyalar vardı. üzerleri siyah bir örtüyle kaplanmış birkaç da tablo. tüm oda bundan ibaretti.
jeongin hayal kırıklığına uğradı. bu oda onun için o kadar önemli ve gizliydi ki kızılın içeride bir cesedi sakladığını veyahut hoş olmayan şeyler yaptığını düşünmüştü. oysa ki o sadece ilgi alanına yöneliyor, resim çiziyordu.
loş odanın ortasında duran tuvale doğru adımladı ve üzerindeki örtüyü çekmesiyle ağzı O şeklini aldı. bu, kendisiydi. hyunjin kendisini çizmişti. hem de biraz uygunsuz bir şekilde. biraz demek zordu gerçi, baya uygunsuz bir resimdi bu. jeongin ensesine kadar uzanan siyah saçlarıyla, üstü çıplak halde sadece kısa basit bir şortla krep yapmakla uğraşırkenki bir haliydi bu. hyunjin'in versiyonuydu.
şu an gördüğüne gerçekten inanamıyordu, biraz daha ilerledi ve perdeleri çekili camın hemen önüne konumlandırılmış üstü örtülü tuvali açığa çıkardı. üzerinde sadece bazı bölgelerini örten saten bir örtünün olduğu onun dışında tüm vücudunun gözler önünde olduğu bir resimdi.
hyunjin'in gözünde gerçekten böyle miydi? bu kadar seksi miydi?
çaprazındaki tabloya ilerledi, açtığında şaşkınlığının üzerine bir şaşkınlık daha eklendi. bir yatağın üzerine yatırılmıştı bedeni, kırmızı güller vücudunun alt kısımlarında ve göğüs uçlarında toplanmıştı. bedeni üzerinde parlaklığını gördüğü bir sıvı vardı ama ne olduğunu çözememişti. içki olduğunu varsaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
artist, hyunin | oneshot
Fanfictionyang jeongin, bir gün birlikte yaşadığı ev arkadaşının gizli odasına girer ve hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır.