Jungkook, Jungkook, Jungkook...
Duyduğumda adını hep içim titrer.
Eftalya'nın kalbini çürüten adamın adıdır.
O isim ki, çok üşütür beni.
Öyle bir isimdir ki bu ; kardelenler donar, yıldızlar söner yüreklerde.
İsmimi ağzında sakız gibi çiğner.
Beni gömdüğü mezara tükürür, çok sevdiğim gamzesini gökyüzüne sunar.
O hep yalnızdır, çevresi çok gibidir ama gözlerinde eksik birşeyler vardır.
Hep sigara içer, güzel kokusunu hep bastırır ama ben alırım hep kokusunu.
Dinmeyen bir acısı vardır, kızmış demirle mühürlenmiştir tenine, ama dövme diye yutturur herkese.
Ölü papatyalara benzer, gözleri biryerlere daldığında dünyanın en güzel adamı oluverir.
Bundandır hep ben gül değil, papatya olmak istiyorum demelerim...
Jungkook.
Kalemimin mürekkebi yetmez adını yazmaya.
Kanımla yazarım ben de en sonunda.
Eftalya'nın çürümüş yanında bir mezar vardır, cenazesi oraya gömülmüştür.
Gömüldüğü yerde papatyalar büyümüştür.
Onun cesedi, çiçek bahçesi,
Bir annenin silik gözyaşı,
Silik çocuk Jungkook...
Zihnimde doğurup öldüremediğim hislerin sahibi Jungkook,
Kırmızılı Başlıklı Kız'ı yiyen kurt, hem de Pamuk Prenses'i cadıdan kurtaran avcıdır.
Kara kaderim, anamadığım o isim.
İlk kırığım, son ölü papatyam.
Göğüs boşluğumun sahibi,
İsminden dahi korktuğum,
fotoğrafına bakarak ağladığım adam.
Hiç içimden atamadığım o ses.
Jungkook...
Benim ağrı dağım...
Hem aşkın ilk heyecanıyla yazdığım ilk aşk mektubum, hem de korkarak yazdığım intihar notumdur.
Ağzım susar, gözlerim çığlık atar;
Duymaz.
İsmimi dahi tükürerek söyler; sanki ağzına alınmış bir zehir gibi.
Koparmaya kıyamadığım çiçektir, ama o ölü çiçekleri sever.
Ben de sevdiği için sökerim köklerinden yetiştirdiğim çiçekleri yüreğimden.
Ağrı dağım beni ağrıtmayı sever, ben de ölü bir papatya olursam beni seveceğini sanarım.
Hep de sanmakla kalırım.
Ben hep kalırım; o gider.
Bana hiç gelmemesine rağmen.
Bedenler yakın.
Ruhlar ırak.
Biz buyduk işte.
Onu parçalayan herşey beni de parçalamıştı.
Ben bu hikayenin yarımıydım.
Tamamlanamayacak olan yanıydım.
Eksik hisleri, boğazdaki hıçkırıktım.
Hep acırdım, hep acıtırdı.
O, hep beni acıtırdı.
