"o sana ne yaptı bilmiyorum. ama hayatını değiştirdi, seni değiştirdi ve en çokta bizi değiştirdi sevgilim. bizim en mutlu olduğumuz gün seni aradı ve bana geri geleceğini söylemiştin, ama dönmedin. kaç haftadır gelmeni bekliyorum sevgilim bana geri dönmüyorsun. bir gün seni yolda gördüm, hiç yanıma uğramadın, yüzüme bakmadın bile. meraklanıp seni takip ettim ve bir eve girdin. eve girene kadar takip ettim seni ve gördüğüm şey beni çok kırdı.onunla tıpkı benim gibi mutluydun, ona sarılıyordun, onu öpüyordun, onunla uyuyordun. beni çok kırdı bu ve ben kaç gündür ağladım bunun yüzünden. senin bana geri gelemeyeceğin korkusu beni daha da gererken bunları görmek benim kalbimi daha da paramparça etti. ama ben hâlâ aptal gibi seni beklemeye devam ettim, belki geri dönersin diye.
beni bırakıp onunla mutlu olduğunu bile bile hâlâ aptal gibi bana geri dönmeni bekliyordum, buna inanıyordum. ben aptal gibi senin bana geri döneceğine inanıyordum, çünkü seninle onun beraber olmasını kabullenmek istemiyordum. geçen tekrar eskiden hep buluştuğumuz parka gittim ve seni gördüm. gizlice seni izlediğimde bana döndü gözlerin. bana baktığın an yanıma gelip halimi hatrımı sorarsın diye gözlerim ışıl ışıl parlarken sen sadece bana göz devirdin ve oradan ayrıldın.
aşırı üzüldüm, çok kırıldım sevgilim her gece ağladım senin için. benden kaçtığını düşündüm, benden korktuğunu düşündüm halbuki ben korkulacak biri değildim, çünkü ben masum, saf ve çaresizin tekiydim. buna rağmen benden kaçtığını düşündüm çünkü beni artık sevmediğini fark etmekten korktum. beni artık sevmediğini fark etseydim daha çok üzülürdüm çünkü. ben zaten üzülmek için varım neden mutlu olayım ki? tanrı bana mutluluğu neden versin ki?
düşündüm düşündüm ve en sonunda beni sevmediğini kabullendim. çünkü yine onunla beraber mutlu gördüm seni. sen beni fark etmedin ama o fark etti. ve o da senin yaptığın şeyi yaptı bana, göz devirdi. senden daha beteri vardı ama yüzündeki ifadede. sanki 'başardım' der gibi bakmıştı bana. birkaç saniye daha bana öyle baktıktan sonra elini tuttu. ilk önce anlamadın, sonra beni fark ettin. aynı onun gibi baktın bana sonra çektin öptün onu.
bir tepki veremedim, donup kaldım. siz bana hâlâ öyle bakmaya devam ederken ona gülümsediğini fark ettim. gözlerim doldu. fazla duramadım ayrıldım oradan. kıskanmıştım sizi, çok kıskanmıştım hemde. hâlâ dolu olan gözlerimle arkamı dönüp yürümeye başladığım anda gülme sesleri doldurdu kulağımı. umursamadım, yürümeye devam ettim. asla dönmedim arkama. ister istemez ağlama isteğim geliyordu. tutamadım kendimi, ağladım.
tam o an yağmur yağmaya başladı. ben umursamadım hâlâ yürümeye devam ettim. en sonunda bir banka oturdum. hâlâ ağlıyordum. yağmur daha da şiddetlenmeye, şimşek çakmaya başlamıştı. ama yine de eve gitmek istemiyordum. yağmurun şiddetli sesi, şimşek çakma sesleri ve benim hıçkırıklı ağlama seslerim... hepsi karışmıştı birbirine.
ağlamaktan gözlerimin her yeri şişmişti. bir gece yarısı yanıma yaklaşan bir beden görünce toparladım kendimi hemen. elini uzattı bana "yardım ister misin?" diye sordu. bir şey demeden elini tuttum. banktan kalktım ve onunla beraber yürümeye başladım. yağmur durmuştu. beni sanırım kendi evine getirmişti. bana yedek kıyafetler vermişti ve karnımı doyurmuştu. sonra ağlamaktan şişmiş gözlerime koydu elini. "neden ağladın?" diye sordu.
hiçbir cevap vermedim, öylece durdum. benden cevap alamayınca geri çekildi. bana yatak hazırladı ve "iyi geceler." dedi. yine hiçbir cevap vermedim, konuşacak hâlde değildim çünkü. bir süre uyumasını bekledim. tam olarak uyuduğunu tahmin ettiğimde yataktan kalktım ve evden kaçtım. daha adını bile bilmediğim kız bana acımıştı, bana yardım etmek istemişti. ama benim gibi birisine yardım edecek hiçbir şey olamazdı.
evime hapsettim kendimi. tekrar o kıza görünürüm diye korkuyordum. tekrar birisine rezil olmak istemiyordum. sadece evimin penceresinden dışarı bakıyordum. ama ne zaman baksam, onunla beraber görüyorum seni. seni onunla mutluyken gördüğümde ağlama isteğim tekrar bastırıyordu. tıpkı bana eskiden baktığın gibi parlayan gözlerle bakıyordun ona.
sonra tekrar beni fark ettin. hemen bakışların değişti, nefretle bakmaya başladın bana. bu sefer güçlü durmak istedim, sanki duracakmış gibi. çaresizce bakan gözlerim bir an nefretle bürünmüştü sana karşı. hiçbir tepki vermedin, normal karşıladın, sanki sana böyle baktığımı bekliyormuş gibi. sonra tekrar ona döndün. yine gözlerin değişti, nefretle bakan gözlerin yerine parlayan güzel gözlerinle bakmaya başladın ona. ardından elini tuttun. beraber oradan ayrıldınız.
sonra tekrar düşündüm. ben hakedecek ne yaptım sana? neden bunları yaşıyordum, neden bunları hakediyordum. eskisi gibi bakmıyordun artık bana, hemde hiçbir şey yapmamama rağmen. hiç kötü bir şey yapmamama rağmen birdenbire bırakıp gittin beni. sonra onun uzun zamandır senden hoşlandığını öğrendim. benim hiçbir kötü şey yapmamam ve onun senden hoşlanması, bu düşüncemi daha da doğruluyordu. kabul etmiştim sevgilim, sana büyü yapmıştı o, hemde en büyüğünden.
kaç gündür dışarı çıkmıyordum, çıkmayı da düşünmüyordum. her pencereme baktığımda seni onunla mutlu görmek bana acı veriyordu. artık dayanamıyordum, artık yanımda sen yoktun, kokun yoktu, bana karşı parlayan güzel gözlerin yoktu. dayanamıyordum sevgilim, hayat bana zevk vermiyordu, mutlu olamıyordum. ve o gün artık karar verdim, hayata son verecektim.
güle güle sevgilim. bu notu evinin önünde bulacaksın. okumasanda önemli değil. gerçi okumazsınki, ben senin neyinimki zaten? güle güle, umarım onunla iyi anlaşırsın, lütfen onuda bir gün bırakıp gitme bana yaptığın gibi. çünkü o benden daha mükemmel, ben hakediyorum ama o haketmiyor. o yüzden ona da bunu yapma. sanırım diyecek bir şeyim kalmadı, o yüzden hoşçakal sevgilim. küvetim ve jiletim beni bekliyor, tekrardan hoşçakal.
not: beni eskiden çok sevdiğin,
bang soeun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
magic
Fanfiction"o seni büyüledi. o seni değiştirdi, bizi değiştirdi." (hyunso) soeun+hyunbin one-shot