Arkadaslar oncelikle selam. Ben bu bolumu dort gunde falan yazdim ama su sikis sokus kisimlarini (sonra on sevisme tarzi bi seyler var) The Weeknd dineyerek yazdigim icin oyle yazdim. Diger bolum de smut olur muhtemelen. Bu bolum biraz azgin Tae gorceksiniz azicik ickiyle kendine geldi adam. Yazım yanlısı falan olursa soykeyin olur mu benim zayif oldugum nokta orasi ve kontrol etmiyorum bugun.
Ayrica bunlar ikinci gunden sikismiyolar ikinci haftadan sikisiyolar. (Ben okul degistirdim martta ikinci haftadan sevgili yaptim sonra opmeyi birakin bana dokunmayan sevgilim beni ihtiyaclari icin kullanmakla ilgili bi seyler soyledi uc gun once ayrildim siz siz olun iki haftalik adami alip sevgiliniz yapmayin acele ise seytan karisiyomus gercekten bok yoluna gittim yani neyse) Burda ikinci haftadan sikismek problem yaramiyo cunku seviyolar birbirlerini. Tatli bi cift ama daha cikmiyolar. Bekleticem biraz 10. bolumde final olsun istemiyorum. Cenem acildi fice gecelim.
Hatalarim varsa affola (duzeltirseniz cok guzek olur).
fice aliyim ben sizi.
İçim yanıyordu. Duygularını saklamayı bilen birisiydim ancak içimde bir yerlerde vücuduma yavaş yavaş nufüz eden bir yangın vardı. Kaynağını bilemiyordum lakin oradaydı. Yüzümde her zaman ki gülümsemem olsa dahi, bu maskenin altında kimseye sözünü etmediğim şeyler vardı. Bu kaynağı belirsiz duygu birikintisini ve acıyı dinamite benzetiyorum aslında. Bir yerden sonra patlayıp çevresinde bulunan şeylere zarar verecek bir dinamit. Aslına bakarsanız, bu patlamayı da maskemin arkasında yaşamayı planlıyorum şimdilik.
Bu patlamanın tarihini erkene çeken şeyler de var pek tabii. Mesela; bulunduğum yerde benimle birlikte tedavi gören ama uçurumun kenarında duran çaresiz insanlar. Her daim suratlarında hissettikleri psikolojik acının ağırlığından dolayı taşıdıkları limoni ifade ile gözlerini bana dikmeleri, hem patlamanın tarihini öne çekiyor hem de her şeyi siktir edip bu cehennem gibi yerden kaçma isteğimi de körüklüyor.
Bu cehennem gibi yerden kaçamamamın tek nedeni, alevlerin arasında mucizevi bir şekilde açmış olan o Kırmızı Frezya. Üzerinde hiçbir kusur barındırmayan, masum ve güzel Kırmızı Frezya. Bakışları ve sarhoş edici kokusu ile beni kendine sonsuza dek bağlayan çiçek.
Ona Frezya diyorum çünkü bu çiçek masumluğu, koşulsuz sevgiyi temsil eder. Ona Kırmızı Frezya diyorum çünkü Kırmızı Frezya tutkuyu ve aşkı temsil eder ayrıca kokusu en güçlü olan renk de kırmızı renkli olandır.
Soracak olursanız, Frezya'm eski haline döndü. Benimle mümkün olduğunca konuşmuyor, göz teması kurmuyor, tensel temasa özellikle hiç girmiyor. Bugün burada ikinci haftam bitiyor. Şu an ilk günkü gibi olmasa da soğuk davranıyor bana. Güzel gözlerini üzerime çıkartmıyor, güzel sesiyle adımı söylemiyor, güzel teniyle temas etmiyor bana. İçten içe yüreğim burkuluyor ama ses etmiyorum, edemiyorum. Yaşadığı şeylerin ağırlığı da üzüyor beni. Bir yandan da yaşadığı şeylerin kendi bildiğim kısmına üzülüyorum. Günlerim böyle geçiyor ama yine de ondan gidemiyorum. Hatta, yavaş yavaş iyice ona yaklaşıyorum, onunla bir oluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my strange addiction
FanfictionSen; zamanla vücudumun çeşitli bölgelerinden içime aldığım, yokluğunda vücudumun ve ruhumun yaşamını sürdürebilmesi için ağzından çıkacak en ufak kelimeye bile muhtaç kaldığı, her şeyinle yanımda ve benim olmanı istediğim zamanla sırtımı yasladığım...