Bir Akıl Hastasının Elindeydi.

293 30 44
                                    

Yoon Jeonghan yemeğine katılan uyku ilacıyla kendiliğinden geçerken sevgilisi onun bu haline üzüldü ama elinden gelen tek şey buydu. Jeonghan’ı kendisiyle kalmaya ikna ettikten sonra onu kendi odasına getirmiş acıktığı için birlikte yatakta yemek yemişlerdi. Şimdiyse yanında başını omzuna yaslayarak uyuyan güzeline baktı, kolu o güzel ince belin üstünde tamamen onu benimsemiş bir şekilde sarılıyordu. Bu hayatta hiçbir şeyi umursamamış, ilk öldürdüğü kişi kendi babası olan adam şimdi bir çocuğu umursuyordu. O bile kendine şaşırıyordu ama elinden gelen bir şey yoktu. Jeonghan’a aşıktı ve onun için gereken her şeyi yapacaktı. Jeonghan yanında duracaktı öyle ya da böyle…

…..

Seungcheol cebinde titreyen telefonu çıkarıp sinirle bu güzel anı bozan kişinin adına bakarken dişlerini sıkıp telefonu açtı. Diğer yandan elini Jeonghan’nın yumuşak saçlarına daldırıp okşarken konuşmaya başladı. Jeonghan’a yüksek dozda ilaç vermişti ve yakın zamanda uyanacak gibi değildi. Rahatça cevap verirken duyduklarını onu çileden çıkarmaya yetmişti.

Telefonu kapatıp yavaşça jeonghan’ı yatağa bırakırken sevgilisinin dudaklarından öpüp üstünü örtü yavaş hareketlerle ayağa kalkarken üstünü giyip odadan çıktı. Hızla merdivenlerden aşağı inerken onu bekleyen adamlardan birine dönüp

-Evden dışarı çıkmasına izine verme! Beni sorarsa da gittiğimi ama geç geleceğimi söyle!
Adam kafa sallayarak patronunu onaylarken Choi Seungcheol hızla malikâneden çıktı.
………………………

Jeonghan gözlerini yavaşça aralarken yan tarafına uzandığında hissettiği soğuklukla ürperdi. Yavaşça yattığı yerden doğrulurken son olanları hatırladı. Jeonghan hasta hissediyordu, bitmiş gibiydi. Sevgilisinin ona anlattıklarını duyduğuna dünyası durmuştu. İşte ilk defa o sırada aşkın ne kadar tehlikeli olduğunu fark etmişti. Jeonghan ister istemez korkuyordu çünkü artık dönüş yolu yoktu, sevgilisinden gidemezdi gitse ölürdü gitmese özgürlüğü ölecekti. Kısaca Jeonghan artık gidecek durumda değildi. Kimse ona kararını sormuyordu.

Yataktan çıkıp ilk defa gördüğü yatak odasını turlarken kocaman bir cam dolap onu karşıladı ve karşısında çerçevelenmiş fotoğraflarını gördü. Bunu görünce mutlu olması gerekiyordu ama sevgilisini onu bir haftadır kapattığı odada kendi fotoğrafları bundan yüzlercesini görmüştü. Seungcheol onu her daim takip etmişti. Bir sürü gizliden çekilmiş fotoğrafları vardı ve hepsi duvara asılıydı. Jeonghan o manzaradan korkmuştu. Çıplak olduğu fotoğraflar, uyuduğu fotoğraflar, okuldayken fotoğrafları, yatakta çekilen fotoğrafları, Jeonghan hiçbir zaman sevgilisinin ondan kameraya bakmasını istediğini hatırlamadı ve bu yüzden fotoğraflar onu korkuttu. Seungcheol bir saplantılıydı, Jeonghan korksa bile bunu kabul etmek zorunda kaldı.

Odanın içini turlarken yanı başında duran çekmecenin üzerinde yazılan notu gördü. Dikkatle nota bakarken yazılanları okudu.

“sevgilim beni bekleme, işim var, güzelce uyu ve seni öperek uyandırmamı bekle.”

Güzel yüzlü erkek bu yazıyla ne hissedeceğini bilemezken üşüdüğünü hissetti. Kollarını kendine sararken haala sevgilisinin bol siyah tişörtü ve kendi iç çamaşırıyla olduğunu fark etti. Kendini ısıtmak için yatağa bakarken hiç yoktansa dışarıyı görmek için Seungcheol’un dolabına yöneldi. Cam dolabı aralayıp kalın bir şeyler bakındı ve sonunda koyu yeşil bir kapşonla kendine olabileceğini düşündüğü siyah bir eşofman altı çıkarıp giydi. Kıyafetleri giyip dolabın kapağını kapatırken ilk defa sevgilisinin kişisel eşyalarını gördüğünü fark etti. İki yıldır tanıyamadığı sevgilisi…

Jeonghan odada gezinirken odanın ne kadar geniş olduğunu fark etti. Kendi kaldığı ucuz dairesinden daha büyüktü dese yeridir. Sahi o bu kadar ucuz bir hayattayken onu nasıl sevebildiğini düşünüyordu? Güzel çocuk düşündü. Onda farklı olan neydi?

KORKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin