Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya...
Genç adam apartmanın merdivenlerinden yavaş yavaş çıkarken merdiven demirlerine tutunmaktan kendini alıkoyamıyordu.
Genç olmasına rağmen üzerinde taşıdığı ruh doksan yaşına basmış ihtiyar bir bedene aitti sanki. Su damlaları saçlarından kirpiklerine göz kapaklarına kadar inmiş, elindeki sigarası ıslanmış, ateşi sönmek üzere iken elini montunun cebine sokarak anahtarını çıkardı ve evinin kapısını açtı.
Ayakkabılarını çıkarmak da zorlanmıştı. Bi kaç defa bağcıklarını açmaya çalıştı ve sonunda eve ilk adımını attı. Bir sessizlik hakimdi evinin odalarından kulaklarına yayılan. Bir ses arıyordu kulakları. Gecenin karanlığını aydınlatan yıldırımlar odasının içini aydınlatmaya fazlasıyla yetiyordu.
Duyduğu tek ses gök kubbenin o heybetli sesinden başka birşey değildi. Yavaşça oturdu salonda camın kenarında bulunan koltuğa. Cebinden içinde bir kaç tane kalmış sigara paketini çıkarttı, bir sigara daha yaktı ve başladı öksürmeye derin derin. Ağzına gelen kan tadına aldırış etmeden.. Öksürdükçe kan doluyordu ağzının içine.
Kafasında o kadar çok sey vardı ki belkide farketmedi sigara filitresinin kan olduğunu. Bir ses istiyordu evinin içinde. Kasedi taktı ve ses doldu odanın içerisine. Başladı yavaş yavaş şarkı "Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya " derken Ahmet Kaya, o ikinci sigarasını yakmış ardından gözlerinden süzülen bir damla yaş ağlatmıştı genç adamı.
Ads by NoMore AdsAd Options
Telefonunu aradı ıslanmış montunun ceblerinde. Elinde telefonu ayağa kalktı ve şehrin en güzel manzarasını gören penceresinden dışarı bakarak devam etti düşünmeye... Sesli bir şekilde düşündü "Küçük bir şehir nasıl bu kadar çok can yakar ? Kaçıp gitmem gerek buralardan ! " Ama ne cesareti vardı kaçmak için, ne de gücü kalmıştı yaşadıklarıyla yüzleşmeye.. Kaçmak çağre olmaz hiç bir zaman.
Korkularınla acılarınla yüzleşmek gerekir zaman zaman.
Telefonu eline aldı ve tuşlara basarken bakmıyordu bile. Senelerdir her zerresini ezbere bildiği kadının numarasını akılda tutmak ne kadar zor olabilirki ? Telefonun ekranında yazan kelime şu "Herbişeyim" bir kaç defa çaldıktan sonra meşgule atılan bir telefon..
Gece saatlerinde tüm duygularla aranan fakat reddedilen bir telefon. Bir sigara daha yaktı ve üzerinin ıslak olmasına aldırmadan.. Çekmecesinden çıkarttığı ajandasının sayfalarını karıştırırken bulduğu sevdiği kadının yakından çekilmiş bir fotoğrafını aldı ve masanın üzerine koydu..
Gülüyordu resmen genç adama kadın. Gülümsemesini gördükçe genç adam.. Sanki her an ölüyordu.. Kalemin kapağını çıkarttı ve tarih attı sayfanın üst kısmına... "4 Nisan 2015. Bugün beni terkedişinin 356. Günü " ve kapattı ajandasını yerine kaldırdı.
Yerinden doğrulup odasına doğru yürümek istesede ayağa kalktıktan bir kaç saniye sonra yere kapaklandı.. Bir kaç duble içmişti eve gelmeden.. Ve kalkmadı yerden.. Bilinci yerinde gözleri açık kendinde o gücü bulduğu halde. Halının üzerinde uzanmayı seçti ve kalkmadı. Bir kaç dakika sonra kapanan gözlerine engel olamadı.
Tam uyurken çalan telefonu tüm beynini harekete geçirmişti.. Telefona doğru koştu eline aldı , ekrana baktı. Herbişeyim Arıyor... Bir kaç saniye durakladı yutkundu ve telefonu açtı titreyen bir sesle..
-Alo.. Dedi ve sustu genç adam.
-Beni neden aradın gecenin bu saatinde ? Diye sordu kadın. Genç adam yutkundu ve iki kelime döküldü dudaklarından..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hak Etmediğim Son
Teen FictionBu hikayede geçen olaylar gerçek bir hayattan alıntıdır.