8

13 3 14
                                    


Tanrısal bakış açısı:

Gguk gözlerini bir iki kere gördüğü apartman dairesinde gezdirdi. Gözleri camda duran kumral saçlı hislerini tam kestiremediği dünyanın en güzel oğlanının gözleriyle kesişti ve bir anda yanaklarını ateş bastı. Gguk bu hislerine anlam veremiyordu. Karşısındaki oğlan ise o kadar alışmıştı ki Gguk'a sanki kırk yıllık eşini karşılıyordu. Camdan el salladı ve gelmesi için eliyle gel hareketi yaptı. Bunu gören Gguk ise bunu bekler gibi Bam'ı kucaklayıp koşmaya başladı apartmana doğru. Bu halini gören Taehyung sadece kıkırdadı ve içeri girdi. Tan'ı güzelce sevdi.

Kapı çaldı...

Taehyung titreyen elleri ile kapıyı açtı. İkisi birbirine baktı ve kıkırdadılar. Gguk Bam'ı tutamadı ve Bam ile Tan birbirinin üstüne atladı. Oğlanların ikisi de gururlu baba gibi köpekleri izlediler bir dakika kadar. Sonra Taehyung'un ağzından bir şey unuttuğunu belli edercesine tiz bir ses çıktı. Doğru! Gguk'u içeri almayı unutmuştu.

"Özür dilerim Gguk. Seni içeri almayı unuttum."

Taehyung en güzel gülümsemesini Jeongguk'a bahşetti. Gguk ise bu gülümsenin karşısında ona gözleri yok olana kadar sırıttı. Taehyung bu gülümseme karşısında tekrar hülya gördüğünü zannetti. Kendini hemen toparladı.

"Ya Gguk geçsene."

Kıkırdamalarının arasından konuşan Taehyung'un isteğiyle Gguk salona geçti.

"Taehyung,nereye gideceğiz?"

"Biraz soluklan Gguk. Gideceğiz bir yerlere elbette."

"Ama merak ettim."

Gözlerindeki heyecan an be an yok olurken Taehyung kendini suçlu hissetti. Hem de o kadar suçlu hissetti ki koşarak Gguk'a sarılacak kadar. Gguk öyle güzel karşıladı ki Taehyung'u. Taehyung evini bulmuştu sanki. Gözlerini kapatsa bile dolduğunu hissetti kumral çocuk. O kadar huzurluydu ki. Huzurdan uyuyakalması an meselesiydi ama Gguk'a söz vermişti,kahve içmeye gitmeleri gerekiyordu. Gguk da Taehyung'un hislerini yaşadı ama bu hislerin aşk olduğunu bilmiyordu. Gguk istemeye istemeye çekildi.

"Hadi Taehyung gidelim artık."

Taehyung çekildi ve yüzündeki gülümsemesiyle Gguk'u elinden tutup dışarı çıkardı. Gguk'un arabasına bindikleri gibi Taehyung güzel bir ispanyolca şarkı açtı. Gguk kulaklarının kutsandığını hissederken Taehyung ise şarkıya eşlik ediyordu. Gguk bayılacak gibi hissetti çünkü daha önce böyle güzel bir ses duymamıştı. Bu ses ona çocukluğunun huzurunu, yağmur yağarken denizde yüzmeyi, oyunu istediği gibi oynadığını, yaşadığı kaygıları yok ettirdiğini ve sesin sahibinin istediği her şeyi yaptırabileceğini fark etmesiyle aniden kırmızı ışıkta durması bir olmuştu. Taehyung ise hiçbir şey olmamış gibi şarkının büyüsüyle devam etmişti mırıldanmaya.

"Corazóne sin cara."
(Yüzsüz aşk)

"Taehyung. Belki bir gün bu şarkıda ellerimizde şaraplarla dans ederiz."

Taehyung'un gözleri parlamıştı hatta o kadar mutlu olmuştu ki. Gguk'a söyleyecek sözü yoktu. Dili tutulmuştu. Başını hevesle ve yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle onaylar gibi hareket ettirdi. Gguk bu tepkisine kıkırdadı. İkisi de büyülenirken arkadan gelen korna sesleriyle anın büyüsü bozulmuştu artık.

***

Kafeye vardılar. Kafe güzeldi. Taehyung güzeldi. Gguk güzeldi. Araları güzeldi. Gguk ve Taehyung aynı anda indiler. Yanyana yürürlerken Gguk yabancı olduğu yerde huzursuz hissetmesi gerekirken oldukçe huzurluydu. Buna ilk randevu denebilir miydi? Cevabı ikisi de bilmiyordu. Taehyung Gguk'tan adım beklerken Gguk hissetmiş gibi Taehyung'un omzuna kolunu attı ve içeri girdiler. Taehyung camın dibine oturdu. Gguk'a hiç tatmadığı o lezzeti tattıracaktı. Türk kahvesi. Garson geldi.

"Gguk,ben verebilir miyim siparişi? Sana tattırmak istediğim bir lezzet var."

"Tabii ki Taehyung. Sana güvenip geldim buraya,bana yeni tatlar kazandırmana da haliyle izin verebilirim."

"İki Türk kahvesi. Bol şekerli olsun."

Garson siparişleri aldı ve gitti. O sırada havadan sudan konuşmaya başladılar. Taehyung hayat yapbozunun son parçası Gguk olduğunu muhabbet ederlerken iyice anlamıştı. Muhabbetlerinin arasında gelen garsona teşekkür edip kahvelerini içmeye başladılar.

"Taehyung,bu kahve çok güzel. İsmi ne bunun?"

"Türk kahvesi diye geçiyor Gguk. Kahven bittikten sonra falına da bakabiliriz istersen."

"Oha çok zevkliymiş. Bakabiliyor musun?"

"Hayır ama fotoğraflarını çekip bir arkadaşıma gönderebilirim. O güzelce bakacaktır."

"Olur."

Kahvelerini bitirdiler. Taehyung nasıl fincan kapatılacağını anlatmaya başladı.

"Üç kere saat yönünün tersine döndür sonrasında ise kendine doğru kapat. Kalbimden çıksın falıma girsin deyip soğumaya bırak."

Gguk Taehyung'un dediklerini teker teker yaptı.

"Sen nereden öğrendin bunları?"

"Bir Türk arkadaşım vardı. Barınakta tanıştık. Bunları anlattı ve falıma baktı. Dedikleri de teker teker tuttu."

"Oha çok iyiymiş. Bana da baksa olur mu?"

"Ona atacağım zaten. Bakayım soğumuş mu?"

Eliyle kontrol etti ve soğuduğunu anladı. Fincanı açtı. İçinin fotoğraflarını çekti. Tabağı eline aldı.

"Dilek dile Gguk."

Gguk içinden Taehyungla güzel bir ilişki diledi ve tabaktaki kahve damlası fincana düştü. Dileği kabul oldu. Taehyung tabağı da çekti. Fincanı bıraktı Taehyung.

"Gguk dileğin kabul oldu."

"Cidden mi?"

Gözleri heyecanla parladı. O kadar mutlu olmuştu ki. Şimdi ikisi de sonucunu bekliyorlardı.

***

Hellloooooo. Ilk defa bir duzyazi yazdim ve bolum o kadar hosuma gitti ki🥺🤍😭.

UMARIM SEVMISSINIZDIR.

ILAYDA KACOOOOV

i just lost tan/taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin