Kaza

682 62 60
                                    

- "Az önce beni sevdiğini söyledin..ve öptün. Doğru algıladım, değil mi?"

5 dakikadır takılmış plak gibi bu tarz cümleler kuruyordum. Dazai'ın bana karşılık vereceğine ümidim cidden yok denecek kadar azdı ve az önce dediği şeylerle kafam çok karışmıştı.

- "Evet, Chuuya. Evet doğru algıladın. Şimdi içeri girsek de kazanan gruplara mi baksak hani?"

- "Ha..doğru. E gidelim o zaman..mı?"

- "Gidelim, sevgilim."

Adım atmayı bıraktım. O da bunu anlayınca durdu.

- "Ne dedin?"

- "Gidelim, dedim."

- "Sonra."

- "Sevgilim?"

Kızarmıştım.

Baya baya kızarmıştım.

Tam anında.

- "Hey, iyi misin? Yanlış bir şey söylediysem üzgünüm gerçekten. Rahatsız olacağın bir şey yapmak istememiştim."

Benim tepkisizliğimi, rahatsız olma ihtimalime bağlamıştı.

Başımı yavaşça kaldırıp yüzüme umursamaz bir ifade takınmaya çalıştım.

- "İyiyim tabii ki de. İçeri geçmiyor muyuz artık, sevgilim?"

İnadına 'sevgilim' kelimesini üstüne bastırarak söylemiştim.

- "Sen öyle diyorsan."

Sırıtıp ilerlemeye başladı.

İçerisi hala çok kalabalıktı. Hatta insan sayısı artmış mı ne?

Sahne arkasındaki yerime geçip kazananların duyurulmasını beklerken Dazai de az önceki yerine gitmişti.

Fyodor ortalıkta görünmüyordu. Bir boklar mi çeviriyordu acaba?

Banane.

En sonunda etkinliğin sunucusu sahneye çıkıp 'kısa' olarak nitelendirse de oldukça uzun süren konuşmasının ardından sıra nihayet kazananları açıklamaya gelmişti.

- "Evet, herkesin çok merak ettiği o ana geldik. O zaman gosterimizin birincisini açıklıyorum!"

Kalabalıktan bağırış sesleri gelmişti.

- "Etkinliğimizin birincisi, 'Stars' şarkısı ile.."

Evet, adını bile düzgün anlayamadığım bir grup birinci olmuştu.

Bizim birinci olamayacağımıza neredeyse emindim aslında en başından beri. O yüzden benim için sorun değildi.

Kalabalıktan sesler gelirken gözlerim istemsizce Dazai'a kaydı.

Bana bakıyordu. Tepkimi ölçüyor gibiydi.

Ona, "İyiyim" anlamında başımı sallayıp sunucuya odaklandım tekrardan.

- "Etkinliğimizin ikincisi ise 'Boys' şarkısı ile Stray Dogs grubu!

Şaşırmadım desem yalan olurdu. İlk üçe giremeyeceğimize o kadar inanmıştım ki bu şoku atlatmam uzun sürecekti.

Üçümüz de sahneye ilerledik. İkincilik odulumuzu aldıktan sonra kalabalığa doğru hafifçe gülümseyip, konuşmadan geri döndük.

Atsu ve Aku bugün nedense fazla durgunlardı. Atsushi, Akutagawa'dan bile daha sessizdi hatta ve bu kıyamet alameti gibi görünüyordu.

- "Siz ikinizin bugün nesi var?"

İkisine yönelttiğim soru Akutagawa'nın öksürmesine neden olurken Atsushi beyaz tenli olmanın cezasını çekercesine kıpkırmızı olmuştu.

Aralarında bir şey geçmiş olabilirdi, bu beni ilgilendirmezdi.

Onları o halde bırakıp mekandan çıkmak için ayaklandım.

Kısa bir süre sonra soğuk hava yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı. Hava görünüşe göre sabahkine göre soğumuştu ki üstümdeki kıyafetler beni ısıtmamaya başlamıştı.

İki elimi çapraz çekilde kollarıma kenetleneyerek etrafta göz gezdirdim. Havanın kararmasına daha zaman olsa da Güneş, yerini Ay'a devretmeye hazırlanıyor gibi görünüyordu.

Cebimden sigara ve telefonumu çıkarttım.

Çakmağımla sigaramın ucunu yaktıktan sonra sigarayı bir süre inceledim.

Belki de ilk sigara içtikten sonraki tepkimin nedeni babamın ölümünü getiren şeylerden birinin de sigara olmasıydı.

Babam, hayattaki tek sırdaşımdı. Bir insanın hayal edemeyeceği kadar sigara içer, haftada bir de dozunu kaçırmadan alkol tüketirdi. Buna rağmen bir kere bana el kaldırmamış, bana hep anlayışlı davranmıştı.

Bir gün, sadece ikimiz arabadayken bir araba kazası geçirdik. Ben birkaç dikiş ile kurtulurken o, hem yaralanması hem de yakalandığı akciğer kanserinin 4. Evreye geçmiş olmasının da etkisiyle vefat etmişti.

Daha 11 yaşındaydım. Daha o zaman nefret etmiştim sigara denen zehirden.

Elimdeki sigarayı her ne kadar onun bir zehir olduğunun bilincinde olsam da iki dudağımın arasına götürdüm.

Bu kadar olayı düşündükten sonra o sigarayı yere atıp ezmem beklenirdi belki ama her şey görüldüğü gibi değildi. Sigara, kafamı dagitmaya yarıyordu.

Belki de babam bu yüzden annem eve gelmemeye başladıktan sonra sigaraya daha da tutunmuştu.

Beni düşüncelerin içinden çekip çıkaran şey kahverengi saçların sahibi olmuştu.

Ağır hareketlerle ona döndüm. Az önceki heyecanımdan eser kalmamıştı olanları düşündükten sonra.

O da bunun farkına varmış gibiydi.

- "Hey, ne oldu? Canını sıkan ne?"

Cevap vermedim. Eğer verirsem kendimi tutamayacağimdan çok emindim. Göz yaşlarımın beni dinlemeyip yanaklarımın ıslanmasına sebep olacaklarından çok emindim ve bu olacaksa bile onun karşısında, aşık olduğum adamın karşısında olmazdı.

Sessizliğimi koruyarak neredeyse bitmek üzere olan sigaramı yere atıp ayağımla ezdim ve elimi dalgalı saçlarına geçirdim.

Bu hareketim onu şaşırtsa kendini kısa sürede toparlayıp bana sarıldı.

Bir anlık afallasam da sanki ihtiyacım olan tek şey buymuş gibi kollarımı boynuna dolayıp ona karşılık verdim.

Yanaklarım ıslanıyordu, belki de dünya yanıyordu ama şu an zerre umurumda değildi.

Tek umurumda olan, şu an Dazai Osamu'ya sarılıyor oluşumdu.

*******

Nihayet aradan yüzyıllar geçmeden bölüm atabildim.

Merhabalar, umarım iyisinizdirr.

Bölüm umarım hoşunuza gitmiştir. Görüşmek üzeree!

Boys //soukoku//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin