14 Eylül 1867
"Audi clamorem animae nostrae V, deus doloris. Sit nobiscum unus, cum ad thronum vox nostra pervenerit."
(Acı tanrısı V ruhumuzun feryadına kulak ver.Sesimiz arşa ulaştığında bizimle bir bütün ol.)Sözleri tekrar eden genç kanını akıtmak adına bıçağı eline aldı ve ufak bir parça akıttıktan sonra muma doğru yaklaştıracakken ateşin parıltısı gözünü korkutmuş olacak ki ufak bir çığlık eşliğinde geriye çekilmişti.
“Hadi ama Jimin o kadar ödlek olma!”
Jimin sinirle Jungkook'a döndü ve başparmağını tehditkar bir tavırla hareket ettirerek:“Madem o denli cesurdunuz efendim siz geçip söyleseydiniz!”dedi.
Jungkook şakacı bir tavırla ve aynı zamanda ciddiyetinden de ödün vermeyerek göğsünü germişti.
“Ben senin efendinim tabiiki sen yapacaktın.”Gerçekten de Jungkook Jimin'in efendisiydi ama şunca zamandır hiçbir an ona bunu hissettirmemiş hep bir dost edasıyla yaklaşmıştı.Bundandır ki Jimin hiç üzülmemiş aksine gülerek Jungkook'un omzuna vurmuştu.
İkili çocukluktan beri beraberdi ve tüm anları birlikte geçmişti.Sakura izlemeye beraber gitmiş,beraber yiyip içmiş ve talebe olarak beraber öğrenim görmüşlerdi.Jeon ailesi saygıdeğer bir soydan gelmekle beraber Joseon Hanedanlığından beri Park ailesi onlara hizmet vermekle meshuldü.
“Efendim alacakaranlık yaklaşıyor yatağa girme vakti çoktandır geçti lütfen kendinizi yormayın ve dinlenin.”demiş ve gülerek jungkook'u tuttuğu gibi yatağa atmıştı.Beraber yatağa düşünce kahkaha atmış ve güreşmişlerdi.
Aniden dışarıdan geçen gölgeyle hizmetli kadın Yeon olduğunu düşünmüş ve sessiz olmaya çalışmışlardı fakat bilmedikleri bir şey vardı.Hizmetli kadın tıpkı diğer herkes gibi derin bir uyku çekiyordu.
Jimin genzini temizleyerek dikleşmiş ve ciddiyetle “Her neyse ben şimdi gitmeliyim hoşçakal.Rahatça dinlen”dedi.Ardından ayrıldı.
Jungkook yer yatağına mutlulukla uzanarak huzurla gözlerini kapattı.
Merak ediyordu acaba bir şey gelecek miydi?****
Herkes derin bir uyku çekerken iri yapılı beden duvarın içinden geçerek içeri ilerledi.Yerde duvara doğru yatan bedene yaklaştı.Bedenin yüzü gözükmüyordu fakat bir erkeğe ait olduğu belliydi.“Demek ruhun beni arzuluyor insan.Sana istediğini vereceğim.”Histerik bir gülümseme sundu.
Uzunca bir süre seyrederken insan uykusunu bölmeden yüzünü acı tanrısına doğru döndü.Siyah saçlar ,ay ışığının aydınlattığı beyaz bir ten, şekilli bir burun.Tam da acı tanrısının küçüğü olabilecek bir güzellikteydi.Bir anlığına kalbi tekledi
V çok eğlencekti,sırıttı.
“Ay ışığındaki güzellik efendisinin olmalı.”