-1-

189 18 31
                                    

Beş yaş fazlaca zorlayıcı bir yaştı. Hele ki, elindeki  çorapla, kendisinden son hız kaçan oğlunun peşinden koşturan Han  Ae Reum için iki katı zordu, zira hem hamileydi, hem de sabahtan beri bitmek bilmeyen ev işleriyle ilgilenirken epey yorulmuştu.

"Tatlım, koşmayı bırak ve buraya gel." Yumuşak tonuyla seslenmesine aldığı karşılık, koşmayı bırakan oğlunun söylediği gibi yanına gelmek yerine orta sehpanın üzerindeki dergileri savurup kanepenin arkasına saklanması oldu.

Koluna astığı siyah- kırmızı, puantiyeli  çoraplara bakıp derin bir nefes verdi, ellerini ağrımaya başlayan beline yerleştirdi. Oğlunun, eğili durduğu için gözlerini kapatan uzun saçlarına bakarken, az öncekine oranla sertleştirdiği sesiyle, "Han Jisung," diye seslendi, şimdiki ses tonu itiraz etmesini ve nazını daha fazla çekmeyeceğini belli ediyordu. "Hemen kalkıp buraya geliyorsun." Jisung tarafında küçük birkaç hareketlenme olduysa da çocuğun inadı öyle çabuk kırılmadı, kafasını hafif bir açıyla koltuğun kenarından çıkarıp annesini kontrol etti ve bakışları kesiştiği vakit omuzlarını silkip tekrar geri çekildi.

Ae Reum yeniden, "Jisung, hemen buraya gel. Bir kez daha söylemeyeceğim." derken oldukça ciddiydi. Belindeki ellerini kullanarak ağrıyan bölgeyi ovalarken kafasını omzunun üzerine doğru eğdi, tereddüt içerisinde olduğuna emin olduğu oğlundan gelecek hamleyi bekledi.

Jisung dudaklarını aşağı doğru büküp huysuzca ofladı. Sortunun askılarına tutunan ellerini sıkıştırırken çıplak ayaklarını parke zemine birkaç defa vurdu fakat hareketi sonucu canı yanınca biraz daha sinirlendi.

Ellerini zemine yaslayıp oturduğu yerden kalkarken omuzları yenilgiyle düştü, babası şu saatlerde işte olduğu için annesine karşı çıkabilme süresi burada bitiyordu, daha fazla devam edemezdi zira arkasına saklanabileceği, annesinin ilgisini üzerinden çekebilecek biri yoktu. Biraz daha üstelemesi halinde annesi bütün akşam boyunca koltuğa yığılıp kalacak ve Jisung da onu peşinden koşturduğu için kendini kötü hissedecekti.

Üstelik annesini üzen yaramaz bir çocuk olduğu kulağına giderse teyzesi ona istediği oyuncağı da almazdı.

Ayakta durmasına rağmen bedenini tamamen gizleyen koltuğun arkasından çıkarken kollarını göğsünde sıkıca kavuşturdu, bükülü dudaklarını düzeltmezken ince kaşlarını huysuzca çattı. Gücü yettiğince, yere pat pat basarak annesine doğru ilerledi ve zaferle gülümseyen kadının yüzüne bakmak istemediğinden doğruca koltuğa ilerledi, yetmeyen boyundan mütevellit zıplayarak koltuğa tırmandı ve hareketlerini izleyen kadına dönük olacak şekilde oturdu.

Ae Reum, onun önünde dizleri üzerine çöküp elbisesinin eteklerini toplarken, gülümsemesini genişletti. "Bebeğim, dışarı çıkacağız, hava akşama doğru iyice soğuduğu için bunu giymen gerekiyor."

Lakin bu yetişkin ağzından yapılan mantıklı açıklama, henüz beş yaşındaki, hayatını o anki keyfine ve kafasına esene göre yaşayan Jisung için yeterli veya tatmin edici değildi. Omuzlarını sertçe silkti. "Bana ne! Giymek istemiyorum işte."

Ae Reum sözlerine karşılık yalnızca kafasını iki yana salladı, ardından da Jisung' un kendisine engel olabilmek adına sağa sola kıpırdanmaları arasında ve sallayıp durduğu bacaklarına rağmen  çorabını ona giydirdi.  Kek kabını almak için mutfağa gitmeden hemen önceyse öylece ayakta dikilmeye devam eden Jisung'un poposuna hafifçe vurup, "Alacağın bir şey varsa elini çabuk tut, evden çıktıktan sonra geri dönme şansın olmayacak." dediğinde, Jisung huysuz hareketlerini sürdürse de onu dinleyerek koşa koşa odasına gitti.

Bir yanım uzaklaş, bir yanım koş derdi |ChanSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin