Akkız sabah erkenden kalkmış, Batuga'yı uyandırmış kılıç talimi yapmaya başlamışlardı. Kılıç talimlerini yaparken Batuga onun gözlerinin içine bakıp duruyor. Akkız'ı daha çok kızdırıyordu. Kızsa da gülümsemesini engelleyemiyordu. Batuga'nın Akkız'a ilgisini göstermekten hiç çekinmemesi, Akkız'ı bilmediği duygulara sürüklüyordu. Eskiden dehlizde sadece ikisinin bildiği bir dünya vardı, şimdi ise Akkız'ı tanıyan bilen herkesin içinde Batuga sadece ona odaklanıyordu. İster istemez etkileniyor, ne yapacağını bilemiyordu. Herkesin içinde kolunu tutmaya çalışmasına alışmaya başlamıştı Akkız ama bunu söyleyecek kadar cesaretli değildi daha.
Saltuk kılıç talimi yapan çiftin yanına geldi. "Dün akşam ne ettiniz?"
Akkız durmuştu bir anda. Batuga ise "Ne ettik?" dedi gülerek. "Ne ettiniz işte onu sorarım." Akkız gözlerini kırpıştırdı. "Bir şey etmedik, Saltuk beg. Ne dersin?" Saltuk ikisine de garip garip baktı. "Ben niye kendimi anlatamam? Dün planı ne ettiniz derim."
"Hee... Sen onu dersin... Tamam..." dedi Akkız. "Ne demesini isterdin, Akkız?" Batuga, Akkız'ı zorlamayı seviyordu. Hele de dün sessiz kabulünün ardından üstüne gitmekten asla vazgeçmeyecekti. "Bir şey demesini istemem." Kılıcı yere sapladı. "Gök tegini, anlatsın sana Saltuk." Diyerek uzaklaştı. Batuga ise yandan gülümsüyor, ona bakıyordu. Saltuk yine konuştu. "Ben niye bir şey anlamam?" Batuga, Saltuk'un koluna vurdu ve gülümsedi. "Şimdi şöyle olacak" dedi ve planı anlattı.
Akkız gitmeden önce Çift Başlı Kurdunun yanına gitti. Batuga ise onun gözlerine içine bakarak gülüyordu. "Akkız, bana çabuk dönesin." Akkız'ın ellerini tuttu. Akkız ise bu sefer dünkü gibi değildi. Temasa alıştığını belli ediyordu ve bu Batuga'nın hoşuna gidiyordu. "Dönerim." dedi. "Kime dönersin?" Akkız otağdan arkasına baktı, kapalıydı. Gülüşünü saklamaya çalışarak "Sana dönerim." dedi. Batuga için uzun bir süre sonra sevildiğini hissettiği bir andı, on beş sene boyunca kandaşından ve Günseli'den elbette ki onu sevdiklerini hissediyordu, o hissi almıştı. Bu başkaydı işte. Sevilmek bir kadın tarafından... Tarif edemiyordu. Eksik iken tammış gibi gören bir savaşçı kadın vardı karşısında. On beş bahar sonra karşısına çıktığı ilk anda tanıdığı, sevdiği biri olup olmadığını sormak istediği, hep yanında tutmak istediği kadın şimdi ona bakıp sana dönerim diyordu hem de gülerek.
"O yay kirişi ile aklımı kaçırmamıştım ama sen böyle güzel lafları bana söylemezsen kaçırabilirim. Her gün bugün Akkız beni görecek mi diye düşünmekten uyuyamam." Akkız utansa da Batuga'nın gözlerinin içine bakabildi. "Gök tegini, gece yatmadan beni mi düşünürsün?" dedi. Kaşlarını kaldırıp indirdiğinde Batuga tekrar ona hayran hayran bakmaya başlamıştı. Ellerini sıkıca tutan Batuga Akkız'ı kendine çekti. "Kırçiçek'i mi düşüneyim?"
Akkız sinirle başını kaldırıp Batuga'ya baktı. "Düşünür müsün, Gök tegini?" Batuga güldü. Ona bu kadar yaklaşmış olan Akkız'a dayanamazdı. Kıskanç bir Akkız ise ona tüm duygularının sel gibi aktığını hissettirirdi. "Düşünmediğimi bilirsin." Alnını öptü yumuşakça. Yüzüne dokunmak istese de bu savaşçı ceylanı ellerini bıraktığı an kaçacağını bilirdi. Bu kadar yüksek duygunun ardından düşmek istemezdi. "Düşünme." dedi Akkız. "Düşünürsen ne olacağını bilirsin." Batuga ona gülerken Akkız'da ona gülümsedi. Birbirlerine bakmaya öylece devam edebilirlerdi. Taa ki otağın içine girmeden önce Saltuk'un "Akkız, hayde!" seslerini duyana kadar. Akkız, Batuga'nın prangalamış gibi tuttuğu elinden kaçtı ve ittirdi. "Geldim." Diye bağırdı. Batuga onun bu hallerine gülerek bakıyordu. Otağdan koşarak çıktı. Batuga ise otağda tek kalmış, Akkız ile son birkaç zamandır ilerleyen ilişkilerine bakıyordu. Dehlizden bu yana ondan kaçan bu savaşçı ceylanı sonunda kendine alıştırabilmişti. Kendi kendine gülümserken buldu. Uzun bir yolları vardı, düşünmesi gereken birçok şey... O ise sadece Akkız'ı düşünürdü. Akkız gelmeden diğer planlarını halletse iyi olacaktı.
Sırma ve Yaman geldiğinde Tutkun'un gelmediğine üzülmüştü fakat Sırma'nın vurulmadan önce düğün toyu ile şakasına içten içe çok gülmüştü. Akkız'ın üstüne gidecekti ama yalnızken çünkü topluluk içinde bakışlarından bile ürken bir savaşçıydı o. Pençesiydi... Alpagu Sırma'nın okunu çıkardıktan sonra otağına giden Akkız ve Batuga akşam yalnız kalmışlardı. Sırma iyiydi. Akkız'da iyi olacaktı. Alpagu diğer çadırda, Çolpan ise başka çadıra gelecekti. Gerçekten güçlenmişlerdi. "Tek kolla uçan kartal görürüm." Demişti Akkız. Daha ne desin ki? Yanında hem pençesi hem de içten içe ecesi dururdu. Kalbinin ecesi tam on beş bahardır büyüttüğü menekşesi... Akkız'ı dinlemiyor, bunları düşünüyordu. Akkız ise o gün olayları anlatıyordu yanına çökmüş su içiyordu. "Beni dinlemezsin." Dedi yine de duymamıştı Batuga. Suyu aldı muzipçe Batuga'ya attı. Batuga ile ikisi de oyun oynamaya başlamışlardı. On beş bahar önce oynamaları gereken oyunu şimdi yapıyorlardı, gülüyor, şakalaşıyorlardı.
"Batuga, beni dinlemezsin. Ne anlatıyordum en son?"dedi. Suyu atmış, Batuga'nın kolunu tutmuş ıslak saçlarına bakıyordu. "Sana bakarken bir şeyleri kaçırmış olabilirim. Ne anlatırdın pençe?" Akkız gözlerini kıstı. "Pençe ha." Muzip şekilde dudakları kıvrıldı. "Pençeyi sana gösteririm." Ellerini pençe şeklinde yapıp Batuga'ya ufak ufak vuruyordu. Batuga'da gülerek ondan kaçmaya çalışıyordu. Bu sırada Akkız üstte, Batuga alttaydı. Kaçmaya çalışıyordu. Bir anda otağın kapısı açıldı ve Alpagu girdi. İkisi de donmuştu. Akkız üstte ve Batuga altta yakın bir halde duran çifte Alpagu şok içinde baktı. Akkız kendini yana doğru atıp dönerek kalktı. "Seninle sonra dövüş çalışırız, Batuga tegin." dedi ve koşarak uzaklaştı.
Alpagu ise isyancı ve çapulcu dediği oğluna baktı. Onu on beş bahar sessizliğe gömmüştü fakat o karanlık dehlizlerden Akkız çıkarmıştı. İkisini de bağlayan o kara yazgıyı hatırladı. Evdeşini, Dağ hanını ve dağbanbaşını öldürmüştü. Dağbanbaşı ise Akkız'ın babasıydı. O küçük kız ona saldırmaya çalışmıştı. Şimdi de gözlerinin içine bakarak oğlunu, aklı eksik sandığı teginini kaçırmıştı. Aklı eksik sandığı oğlunu sevdanın içine düşmüş bulmuştu. Han bir baba olmak zordu, oğlunun boynuna yay kirişi geçirmek zorunda kalmış bir han baba olmak ise çok farklıydı. İçi yanıyordu. İsyancı oğluna neden geldiğini hatırlatmak zorunda kaldı. Çünkü Batuga ona kaşlarını kaldırmış bakıyordu. Akkız ile olan şeyden utanmış gibi görünmüyordu. Saklama ihtiyacı bile duymamasına gurur duydu. Hakkı varmış gibi yoktu o da bilirdi. "Güvenliğimizi sağlayabilecek misin, bir gök hanını misafir edersin?"
"Bunun için mi geldin, Alpagu han?" dedi Batuga. Alpagu hayır demek isterdi hayır seni merak ettim. Diyemezdi. "Saltuk'u etrafta görmem. Etrafı koruyan azdır. Gök tegini olarak kuracağın hanlık bu mudur?"
"Korkar mısın, Alpagu han? Bir esir olarak canın bize emanettir. Merak etmeyesin." Daha fazla konuşmak istemiyordu Batuga. Akkız ile eğlenirken gelip böldüğü yetmiyor bir de hanın can derdini dinlemek istemiyordu. Çolpan teyzesi ile konuşması gerekiyordu daha. "Misafirimizsin, çadırından çıkmayasın, gerisine de karışmayasın." Alpagu hıh sesini çıkarıp çıktı. Akkız'a bakmak için otağdan çıktı.
"Saltuk hala gelmedi mi?" Akkız başını yana salladı. "Gidip kontrol edelim derim." dedi Akkız. Batuga onayladı ikisi de meşaleyi yakıp ilerledi. Uzakta iki kavga eden kişi görüyorlardı. "Dayanamadılar yine. Gidip ayıralım." dediler. Çolpan ve Saltuk'un yanına geldiklerinde Saltuk'un Çolpan'ın yüzünü tuttuğu "Hatun, beni çıldırtma. O adam ile ne yaparsın?" dediklerini duydular. İkisi de birbirlerine bakarken Çolpan'ın cilveli bir şekilde duymaları ikisini de şok etti. "Yıllar geçer sen hala kıskanırsın ya beni," adamın yüzüne yaklaştı. "Hoşuma gider." Akkız donmuş tek hareket edemezdi. Çünkü hanını böyle göreceğini düşünmezdi. Batuga ise teyzesinin ilişkisini ulu orta görmekten rahatsız olmuştu. Tam dudakları buluşacakken Batuga öksürdü ve ikili şok şekilde ayrıldı ve sanki normal bir konuşma yapıyormuş gibi onlara döndüler. Akkız profesyonellikleri karşısında şok olmuştu tekrardan. Hiçbir şey olmamış gibiydi. "Sizi merak etmiştik. Hadi dönelim." dedi. Daha fazla konuşmak istemiyordu çünkü bu iki çift hiç utanmışa benzemiyordu. Akkız'ın kolunu tuttu ve ilerlemesini istedi. Çolpan ise Saltuk'a tekrar bakıp önünden yürümeye başladı. İki çift içinde şimdiden garip bir gece olacaktı. Biri Alpagu'ya basılmıştı, diğer grup ise Akkız ve Batuga'ya... Batuga bu gecenin sağsalim geçmesini diledi yoksa bu iş daha büyüyebilirdi...
-*-*-*-*-
Merhaba herkese,
Akbat için dizi evreni ile paralel kalmaya çalışıyorum fakat kendi evrenimize doğru geçeceğimizi bildiriyorum. Boşluklarınızın dolmasını istiyorsanız konuları söyleyebilirseniz size istediğiniz hikayeleri yazabilirim. Yorum yazmayı ve yıldıza tıklamayı unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Pençesi - Akkız ve Batuga
Fanfiction22.Bölüm Destan dizisi hezimetinden ayağa kalkmak için tek bir hayran kurguya sahip olmayan Akbat ailesi için yazılıyor. Bölümler yazılmaya devam edecektir.