1. Bölüm

12 2 0
                                    

"Gelmek üzereyim Lina, yeter artık par gönderip durma!" Dedim. Onların diline alışmam biraz uzun sürmüştü. İkizlerle 3 yıl önce, gezide tanışmıştık. İlk defa bi geziye gitmiştim. Tabi ki yalnız değildim. Ata vardı yanımda. Rehberler belli bir süre boyunca çok uzaklaşmamak şartıyla kendi başımıza takılabileceğimizi söylemişti. Bizde Ata'yla etrafı incelemeye başlamıştık. Hayatımda bu kadar çok Krap' ı bi arada görmemiştim. Krapton halkına 'Krap' deniliyordu. Ata beni o yana bu yana iteklerken hazin son gerçekleşti ve biz kaybolmuştuk. Etrafıma bakınıyordum, bizden birileri varmı diye. Hiçbir yüz tanıdık değildi. Bikaç kişiye sormayı denedim. Hepsi de sanki elinin tersiyle itmişti beni. Anlamıyordum bende mi problem vardı? Kurduğum cümle de normaldi aslında. Daha sonrasında ileride hayatımı büyük ölçüde değiştirecek, bütün kötülükleri ve iyilikleri yapmama sebep olacak ikizlerle karşılaşmıştık. "Pardon, biz arkadaşımla sanırım kaybolduk. Gezi turu ile gelmiştik ben Ven'im arkadaşım ise Bar. Bizim halkımızdan olanların gezisine rastaladınız mı acaba?" Demiştim. Gülümseyip "Ah, evet sanırım onları görmüştüm. Biraz uzaklar ama, siz buraya nasıl geldiniz?" Demişti biri. Ata'ya bakmıştım refleks olarak. O da etrafına. Fazla uzatmadan anlatmıştık durumu, onlarda bizi gezi üyelerinin olduğu tarafa götürmüşlerdi. Yol boyunca muhabbet edip eğlenmiştik. Gerçekten baya uzaklaşmıştık geziden. İsimlerimizi öğrenip ayrılmıştık. Bir şekilde iletişimde kalmıştık ikizlerle. O gün çok sıcakkanlı davranmışlardı. İki yaş büyüklerdi benden belki de bu sebepten bana hep iyi davrandılar ve ailem olmuşlardı. Bana sıcak kanlı davrandıkları için ne isterseler istesinler hayır diyemiyordum. Başıma büyük belalar açsalar bile. Tıpkı şuanki gibi. Lina bana U-ileti göndermişti. Onlar buna " Par " diyordu. U-iletide şöyle yazıyordu. " Sare çabuk Krapton' a gelmek zorundasın, başımız belaya girmek üzere, acele et!"
Benden büyük olasalar bile başları en sık belaya giren onlardı. Çünki kendi aralarında hiçbir türlü anlaşma sağlayamıyor, ikilemler onları çıkmaz olaylara itiyordu. Bir şekilde bunu başarıyorlardı. Lina 2 mino önce doğduğu için kendini abla sayıyordu. Lora bunu kabul etmiyor ve Lina ne derse tersini yapıyordu. Sonuç; karmaşa.
Krapton'a kısa sürede varmıştım. U-araçlarımız hızlıydı. Lina'ların yanına geldiğimde ter su içinde kalmışlardı.
" Şükür gelebildin Sare. Lora yüzünden başımız belaya girmek üzere" dedi.
"Tamam sakin ol, ne olduğunu anlat da çözelim" dedim.
"Lora'nın yapım aşamasındaki jetinin en önemli parçasını bulduk ama lanet olası parça Krapton'da değildi. Benim bela yüklü ikizim parçayı çalmak için yan gezegene gidicekti. Her ne kadar bulaşmak istemesemde yalnız bırakamadım" dedi.
"Lora ciddi olamazsın gerçekten çalmayı mı düşünüyordun?"
"Tam olarak çalmak demiyelim biz ona. Zaten onlarda çalıyor. Yoksa o kadar yüksek rakamlı bi parçayı satın alamazlar."
"Onlar çalıyor diye sende çalmak zorunda değildin" dedi Lina. Katıldığımı gösterircesine başımı salladım. Lora pufladı.
" Siz ne anlarsınız. Kızlar bu işi bilmez tamam mı? Ata olsaydı anlardı beni" dedi gözlerini devirerek.
" Eminim ki Ata'da bu işe bulaşmazdı" dedi Lina. Yine tartışacaklardı. Şuan bunu dinleyemezdim o yüzden araya girmeliydim.
" Tamam her neyse. Sonuç olarak siz çaldınız değil mi? Parça nerede?"
" Ben çalmadım!" Diye birden çıkıştı Lina.
Baş belaları.
"Özür dilerim, özür dilerim Lora çaldı," diyerek kendimi düzelttim. Zaten Lora'ya sinirliydi birde bana sinirlenmesini istemiyordum.
"Pekâlâ, parça nerede?" Sorumu tekrarladım.
"Onu bizim evin biraz uzağında boş depoya koydum. En azından ararlarsa bizde olmadığı sanılsın diye" dedi Lora. Umarım öyle sanılırdı.
"Takip felan edildiniz mi?"
"Bilmiyorum, orası çok kalabalıktı ve bir sürü U-araç vardı. İçlerinden onlara ait olanlar varsa görmedim" dedi Lora. Süper. Peşimizde biri var mı yok mu bilmiyorduk.
"Mükemmel iş arkadaşlar. Gerçekten tebrik ediyorum sizi," dedim biraz sinirli gibi çıkmıştı sesim. "Tamam, şöyle yapalım; sizi takip etselerdi zaten şuana kadar bunu anlardık. Bi şekilde yakalama girişiminde bulunurlardı diye düşünüyorum. Birkaç gün parça depoda kalsın. Bu arada deponun sahibi var mı?"
"Birkaç yıl oluyor sahibi ruhunu kaybedeli. Tanıdığımız biriydi bu yüzden onun ruh kaybından sonra biz kullanmaya başladık. Çok olmasada girip çıktığımız bir yer" dedi Lina.
" Sizden başkası kullanmıyorsa güzel. En azından parçanın alınıp alınmama gibi bir riski olmayacaktır. Sizde bu sürede ortalarda fazla görünmeyin. Mümkünse hiç. Özellikle olay çıkartmamaya dikkat edin. Kendi aranızda bile, anlaştık mı?". Birbirlerine baktılar, ikiz değil düşman gibiydiler. Bir ikizim olsa bizde böyle mi olurduk acaba diye düşünmeden edemedim. Onaylar biçimde kafa salladılar. Sonrasında beraber onların evine doğru yürümeye başladık. Lora çok konuşkan biri değildi. Lora'nın aksine Lina neredeyse susmak bilmezdi. Anne ve babası ayrıydı. İkizler ikisinide seçmemiş, kendi evlerinde yaşamayı tercih etmişlerdi. Yaşlarının büyüdüğünü ve ikisinden birini seçmenin diğerine haksızlık olacağını düşünüyorlardı.
Lina yol boyunca konuşmuş parçayı çalmaya giderken, çalarken ve kaçarken yaşadığı bütün hisleri anlatmıştı. Lora yol boyunca ayaklarını izlemiş arasıra bir iki cümle söylemişti. Evlerine vardığımızda yorulmuştum. Hem Lina yüzünden hemde havanın sıcak olması yüzünden. Deli gibi susamıştım. Su içmek için musluğa yöneldim. Musluk yoktu. Gerçek anlamda musluğun olduğu alan şuan boşluktu. Arkamı döndüm ikiside bana bakıyordu. Elimle önceden musluğun olduğu yeri işaret ederek, "Bunun bu duruma gelmesi için ne olmuş olabilir?" diye sordum. Lora birden öne atıldı. Sanki Lina'nın açığını bulmuş, onu ezmek için heyecanlıydı.
"Her konuda beni suçlayan Lina yüzünden oldu tüm bunlar" diyerek Lina'ya ters bir bakış attı. "Musluktan su az akıyordu, ben tıkanmış olabileceğini düşündüm. Bi tamirci çağırırsak hallolucaktı. Lina ne dese beğenirsin, 'ben hallederim' dedi ve eline gelen ilk aletle musluğu tamir ediyormuş gibi hareketler yapmaya başladı. Daha da beter ederek musluğu kullanılmaz hale getirdi," dedi. Bugün daha başka neler öğrenecektim, merak etmeye başlamıştım. İkizleri baş başa bırakmaya gelmiyordu.
"Hadi oradan be!" Dedi Lina sert çıkarak. "Sen çok mu biliyordun tamir işlerini sanki?"
" Bilmediğim için tamir etmeye kalkışmamış olabilir miyim bayan çok bilmiş?"
"Sensin bayan çok bilmiş. Benimle düzgün konuş yoksa seni mahvederim!" dedi Lina. Onlar her zamanki gibi tartışırken ben oturup etrafı inceliyordum. Onları duymamaya alışmıştık artık. Kavgaları bitince ya bize dönüyorlardı ya da kavga ileri seviyeye giderse ayırmamız gerekiyordu. Böyle 3 yılımız geçmişti. Şimdi burda onların evindeydik ve karnım guruldamaya başlamıştı. Kalktım ve dolaba doğru ilerledim. Lina beni fark etti ve "Hey! Nereye gidiyorsun?" dedi. Bian şaşırdım acaba yaptığım ayıp mıydı? Hayır, ben burda hep böyle yapardım kendi evim gibiydi ama fark ettim ki evden gidiyorum sanmıştı. "Sakin ol sadece bir şeyler atıştırıcam," dedim. Rahat bir nefes aldı. " Bir an bizden sıkıldın ve gidiyorsun sandım Sare ya," dedi.
" İstersen çokta rahatlama çünkü biraz daha böyle devam ederseniz sizden sıkılmam uç bir ihtimal değil dostlar," dedim. Birbirlerine baktılar. Bende onlara bakıyordum. Sessizce bir süre bakıştıktan sonra "Ah tanrım! Sadece şaka yapıyordum," diye açıklama yapmak zorunda kalmıştım. Tartıştıkları esnada her şeyi ciddiye aldıkları için benim söylediğim şeyide ciddiye almışlardı.
Karnımızı doyurduktan sonra biraz sohbet edip takılıyorduk. Henüz gelen giden yoktu. Bu sefer paçayı ucuz yırttılar diye düşünüyordum. Lora her zamanki gibi asla uykusuzluğa dayanamadığı için sızmıştı. Lina ve ben biraz sohbet etmeye başladık. Sohbet git gide derinleşiryordu.
"Sen, özlüyor musun aileni?" diye sordu Lina. Ah! tabiki özlüyordum. Hemde deli gibi. Kendi başıma ayakta durmaktansa naz yapabileceğim bir ailem olmasını dilerdim. Ben rahatça oyunlar oynarken beni kollayabilecek bir baba, sabah akşam koşturup acıkınca karnımı doyurabilecek bir anne. Evet ruhlarını kaybettiklerinde çok da küçük sayılmazdım ama insan eksik kalıyor işte.
"Özledim," dedim tek bir kelimeyle. Uzun uzadıya muhabbet edersek ağlardım eminim. Konuyu üzerimden çekmek adına "Siz görüşüyor musunuz peki?" diye sordum.
"Eskisi gibi değil. Lora önceden onlar bizim ailemiz der kötü düşünmezdi. Bizde sık sık ziyaret ederdik onları. Bu son zamanlarda böyle düşünmüyor. Lora'yı tanıyorsam onlar hakkında bir şey öğrendiği için soğumuştur. Bana bir şey söylemiyor bende sormuyorum. Olmasalarda olur artık" dedi. Lina güçlü bir karakterken Lora hızlı etkilenirdi her şeyden. İllaki öğreniriz ümidiyle detaylarını sormadım. Lora'ya göz ucuyla baktım ve çok güzel uyuduğunu fark ettim. Bi an esneme geldi ve sadece bedenimi dinlendirmek için uzanmıştım. Tahmin edersiniz ki gerisini hatırlamıyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Uzay KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin