7

5.7K 530 210
                                    

Felix'in odasına gelmişlerdi.
Felix odaya ilerlerken, hyunjin karanlık odayı aydınlatan koridorda, kapının ağzında bekliyordu.
Lix yine onun odaya girip kendi odası gibi davranmasını bekliyordu ama hyun durgun bir şekilde,
"iyi geceler
Dedi ve gitti.

Lix onun gidişini izlerken iç çekti.
Pişmandı söyledikleri için.
Koridora doğru koştu. Ama hyunjin çoktan odasına gitmişti.

Felix yatağına ilerleyip uzandı.
Saat 02:00 civarıyken gözlerini kapatıp uyumaya çalışıyordu. Ama nafile pişmanlık duygusu uykusuzluğundan daha ağır basıyordu.
Koridara ilerleyip sırayla tüm oda kapılarının camından odalara baktı.
Bu katta en az 15 oda vardı ama hyunjin yoktu.

Lix pes etmek üzereyken aşağı kata indi
Gözüne çarpan ilk odaya doğru ilerledi.
Kapısını araladığı odaya yavaşça kafasını daldırdı.

Hyunjin, kıvrıldığı yatakta mışıl mışıl uyuyordu.
Lix odaya yaklaşıp bir oh çekti. Bulmuştu onu.
Yavaşça adımladı.
Adımlarıyla beraber gıcırdayan parke ile adımlarını dahada yavaşlattı.

Oda hiç hastane odasına benzemiyordu. Sanki ailenin tek şımarık çocuğunun odası gibiydi.
Duvarda asılı posterler, formalar... müzik aletleri vs.
Burası 14 yaşında ergen bir çocuğun odası gibiydi.

Yavaşça hyunjine yaklaşıp eğildi.
Çok masum uyuyordu. Şuan 14 yaşında çocuğun odasında olmak garip değildi. Hyunjin bebek gibiydi çünkü.

Lix istemsizce attığı eli ile hyunjinin yüzüne düşen saçları çekti. Perdesiz camdan görünen dolunayı ışığı hyunjinin yüzünü aydınlatıyordu.
Gülümsedi lix. Bu duyguda neydi? Bu oğlan çok farklıydı ve garip çözülmesi gereken bir bulmaca gibiydi.
Düşündüğü kadar kötü biri değildi sanki bu oğlan.
Elini hyunjin yüzünde dolandırıyordu.
Dudaklarına dokundurduğu narin dokunuşlarla hyunjin yüzünü buruşturdu.
Lix hızla elini çekerek nefesini tutuyordu.
Uyanırsa bunu nasıl açıklardı bilmiyordu.
Hyunjin eli ile yüzüne dokunan narin dokunuşları siliyordu resmen huylandırmıştı onu bu.

Lix hala uyanıp uyanmadığını anlamaya çalışırken hyunjin rüyalara dalmıştı.Lix ondan uzaklaşıp biraz etrafı incelemeye başlamıştı.
Hyun hiç kitap okuyan biri gibi durmasada bir sürü yığılı Kitaplar vardı. Bunlar kütüphanelerden alınan kitaplardı. Lix'in evi kütüphaneye çok yakındı. Ama hiç gitmemişti. Bu kitaplar oraya aitti hepsi lix'in intihara kalkıştığı gün alınmıştı.

Kitapların arasında eski bir defter ilgisini çekmişti.
Defterin sayfalarında bir sürü karalama çizimler vardı. Sürekli ölüm çizimleriydi. Ölüm nedenleri ise bıçaklanmaktı.
Bu çocuğu anlamak her gün dahada zorlaşıyordu.
Defterin ara sayfalarında depo resimleri vardı. Terkedilmiş bir kilise gibi gözüküyordu.

Lix son sayfalara geldiğinde defterde bulunan yazıları gördü. Melek alfabesi ile yazılmıştı.
Telefonu almak için elini cebine atsada getirmemişti telefonunu. Daha sonra defteri diğer kitapların yanına fırlatarak ayağı kalkıp posterleri inceledi.
"cidden ne ergen ama."

Sözlerini bitirmeden hyunjin'in bugünki hali gelmişti aklına. Her ne kadar odayı karıştırmaya odaklansada pişmanlığı hala sürüyordu.
Hyunjinin yakınına yürüdü yatağının ucunda çönelerek hyunjinin yüzünü izledi fısıldadı.

"Özür dilerim.
Beni delirtiyorsun.
Yumruklarımı suratına paylatmamak için zor duruyorum bazen.
Ama sana alışıyorum
.Bu beni tedirgin ediyor sana alışmamalıyım."

Lix bir nebze olsa da rahatlamıştı. Uykusuzluk ile baş ederken gözleri kapanıyordu.

Hyunlix- DÜŞÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin