Ünüversitenin görkemli kapısının önünde durdular derin bir sessizlik içinde üniversiteyi izlerken sessizliği bozan Melis olmuştu. İşte hayallerimiz gerçek oldu Esiiiğn dedi yanındaki arkadaşına kocaman sırıtarak. Esin ise sonunda diyerek Melise sarıldı. İçeri girdiklerinde büyük bir kalabalık onları bekliyordu. Melis içinden kazandık diye zafer naraları atıyor ve Esinin kolunu çekiştiriyordu. Esin ise hayallerinin gerçekleşmesi için tüm kalbiyle dua edip çok çalışmayı düşünüyordu çünkü önünde temiz bir sayfa vardı üzüntülü günler geride kalmıştı ve kesinlikle hayatını bir erkeği sokup hayatını mahvetmiycekti. Düşüncelerinden Melisin onu dürtmesiyle sıyrıldı. Esin benim fakülte şurada tatlım dedi ve yanından uzaklaştı. Esin ise üniversiteyi gezmeye başladı.
*****
Melis ise dersinin olduğu anfiye girdi kendine bir yer buldu ve oturdu. Etrafı izlerken yanına bir kız oturdu. Melis kızla tanıştı bi muhabbet açtı. Kız sevimliydi açık yeşil gözleri vardı saçları kendisinin saçları gibi kıvırcıktı ama onun aksine saçları kısaydı. Adının Deniz olduğunu öğrendiği kızla konuşurken gözü içeriye giren yakışıklıya takıldı. O üniversite hocalarının kel, gözlüklü, yaşlı ve huysuz olduğunu sanardı ama bu onların aksine kumral tenli 180 boyunda çimen yeşili gözleri olan baya yakışıklı tüm fakültelerin dersine giren akademisyen olcay hocaydı. Bu sırada esinde fakültesini bulmuş ve ilk dersi olan insan piskolojisi dersine girmişti o zaten içinde piskoloji olan herşeyi severdi çünkü piskoloji onun çocukluk hayaliydi. Melis yeni arkadaşı denizle kafeteryada otururken esinin onlara yaklaştığını gördü ayağa kalktı ve sarıldılar deniz onlara şaşkın gözlerle bakarken siz tanışıyormusunuz diye sordu ikisi birbirlerine kocaman sırıtarak aynı ağızdan evet dediler. Oturup konuşurlarken herkesin gözü kafeteryanın girişine takılmıştı. Bunlar yeni denizcilerdi. Yazılı derslerini bu yıl bu üniversitede göreceklerdi. Herkesin bakmasıyla esinde o tarafa bakmıştı ve onunla göz göze gelmişti. Hiç değişmemiş diye düşündü sadece boyu uzamış o mavi gözleri hala aynıydı ama artık ışıltılı bakmıyordu sanki kumral teni güneşte kaldığı için biraz yanmıştı. Sonra aklına onsuz geçen yıllar geldi esinin elleri titremeye başlamıştı Melis ise ilk defa onu sakinleştiremiyordu. Esinin masadan fırlamasıyla koşması bir olmuştu meliste arkından koşmuş ama bu koca üniversitede onu kaybetmişti. Esin okulun içinde ağlayarak koşarken bir yandanda küfrediyordu neye küfrettiğini oda bilmiyordu kendinemi yoksa o mavi gözleremi?
******
Melis uzun zaman esini aradıktan sonra vazgeçmişti birazda sinirlenmişti ama onu düşünmemeliydi İzmir gibi bi şehirde tek gidebileceği yer şimdilik midyeciydi. Mideyeyi çok seviyordu denizle Alsancakta midye satan midyeli adında cafeye benzeyen bir yere gittiler Deniz kendine midye dolma söylerken deniz bu fırsat nidaha elime geçmez diyerek midye tava söyledi. Esin elinde telefon hala silmeye cesaret edemediği fotoğraflara bakıp ağlıyordu ta ki birinin ona çarpıp telefonun yere düşürünceye kadar böyle devam etti. Ona çarpan kişi melisin hayran kaldığı akademisyendi her ne kadar özür dilesede özürü kabul olmıyacaktı çünkü esin artık sinir krizi geçiriyordu. Bu gün yaşadıkları onu yeni bıraktığı piskolojik haplara geri bağlayacaktı. Buradâ da hasta kız olacaktı hayatı bu kadar güzel giderken yine onun yüzümden mahvolmuştu. Bilincinin kapandığını hissediyordu. Yakışıklı hoca onu kucakladığı gibi tıp fakültesine götürdü. İçi yanan biri daha vardı ama o gidemedi korktu. Sadece eşinin telefonunu ve çantasını açmakla yetindi. Telefona baktığında kendi resmini görünce kendisine küfredip koşarak tıp fakültesinde gitti. O sırada Melis midye tavasını afiyetle yemiş esine ulaşmaya çalışıyordu yeter bu yanlızlık dedi ve onu bulmak için hesabı istedi. Tam kapıya yöneldiği sırada içeri açık yeşil gözlü kumral tenli orta boylu yakışıklı bir adam girdi onunla karşılaşacaklarını biliyordu Melis ama bu kadar erken ve hazırlıksız olacağını bilmiyordu yine sol yanı sızlamıştı işte oda geçmişiyle baş başaydı.
Acaba geçmiş onları yenebilecekmiydi ama ikisidr geçmişlerindeki adamlara yenilmiyceklerinden emindiler...