beş

954 117 34
                                    




×

"Bayanlar ve baylar. Dört gözle beklenen Seul Olimpiyatları bugün başlıyor. Basketbol,voleybol,futbol,tenis,yüzme ve daha binlerce spor bizimle ekranlarınızda olacak. Heyecanın dorukta olacağı bu sahneleri en iyi şekilde sunacağıma emin olabilirsiniz. Ben Park Jungwoo. Hepinize iyi eğlenceler."

Sunuculardan biri mikrofonla konuşmaya başladığında kesin olarak her şey başlamıştı. Biz takımla beraber kendi odamızdaydık. Her odada televizyon vardı ve çekimler gösteriliyordu. Biz de koltuklarımızda otururken bir yandan izliyorduk.

İlk gün maçımız yoktu ama gelmemiz zorunluydu. Hatta biraz sonra konuşmalar bitince bizde seyirci koltuklarından her şeyi izleyecektik.

İlk başlayanlar okçulardı. İkili takımlardan 3 kişi öne çıkıyor ve en çok sayı vuran kazanıyordu. Okçu arkadaşlarımla uzun zamandır görüşmüyordum o yüzden mutluydum.

Hatta Doyoung ve Yerin bugün yarışan takımlardan birindeydiler. Neredeyse 1 yıldır görüşemiyorduk ve bugün onları göreceğim için çok mutluydum.

Olimpiyatlar takımların kaynaşması için çok büyük bir etkendi bence. Çoğu arkadaşımla burada yakın olmuştuk.Rakip olduğumuz için saçma gelebilir ama aksine herkes birbirini desteklerdi. En sevdiğim yanlarından biri de buydu.

Konuşmalar olup takımlar tanıtıldığında odamızdan çıkıp seyirci kısmına geçtik. Bizimle beraber çoğu takım buradaydı. Bize ayrılan kısıma oturduğumuzda düdük sesiyle yarışmak için hazırlanan iki takım el sıkıştı. Daha sonra ilk yatış yapacak kişiler yerlerini aldılar ve oklarını hazırlamaya başladılar.

" Abi okçular aşırı havalı değil mi imdat."

" Katılıyorum. Yujin'e bakın aşırı güzel duruyor."

" Ben Solar'ın takımını çok merak ediyorum."

" Geçen sene dehşet iyilerdi."

" Bence bu sene de baya yol kat ederler."

" Tabi olum. Yeni takımlar da var tabi ama unutmayalım."

"Doğru. Şu yeşil formalılar bu sene katıldılar mesela."

Kızlar takımlar hakkında konuşurken tekrar düdük çaldı ve atış yapmaya başladılar. Süre devam ettikçe kazananlarda belli olmaya başladı. Yerin'in takımı ilk yarıyı kazandığında mutluluktan neredeyse ağlayacaktım. O bana bakıp kalp yaparken ben onun fotoğraflarını çekmekle meşguldum.

Kısa bir ara verildiğinde kızlarla buranın kantinine doğru yürüdük. Kantin demeye bin şahit isterdi aslında hayatımda gördüğüm en büyük kantindi. Çay kahve tarzı şeyler alıp uzun bir masaya oturduk.

Yuna'nın yaptığı bir espriye anırarak gülerken gözüm çaprazımızda oturan masaya kaydı. Onlardı.

Onların da bizden bir farkı yoktu aslında. Gayet odaklanmış bir şekilde gülüp şakalaşıyorlardı. Gözlerimi her birinde tek tek gezdirdikten sonra bir noktada takılı kaldım.

Kahverengi gözleri ve ipek gibi saçlarıyla gülerken gerçekten şahane gözüküyordu. Sanırım biraz fazla bakmış olacaktım ki o da bana döndü. Göz göze gelirken utançtan ne yapacağımı şaşırırken refleksle hemen kafamı kızlara çevirdim. Harbiden salaktım. Ne diye bakıyorsam zaten çocuğa.

Olay yaşanmamış gibi kızlarla konuşmaya devam ederken onların masasına korkudan asla bakamadım. Biraz sonra yan masamıza Hanbin ve arkadaşları oturunca ağzım açık kaldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 05, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

death wish | taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin