Bölüm 1: Saionji

1.6K 116 401
                                    

İspanya'da havanın soğuk olduğu bir aralık akşamıydı.İki delikanlı dinlenme odasında buz gibi zeminin üzerine oturmuştular.Az evvel yaptıkları antrenmandan ötürü nefes nefese kalmıştılar.Bu soğuk havada çalışmak daha da zorlaşıyordu.Üstelik terledikten sonra esen sert,soğuk rüzgara maruz kalınca rahatsızlanıyorlardı.Ama tüm bunlar bir yana ikisi de severek oynadığı futboldan çok uzun yıllardır vazgeçmemişti.

Aoto,terden dolayı kaşınan saçlarını hışımla kaşıdı.Kota da sıcaklamak adına ellerini birleştirip birbine sürttü.

İkisi de 14 yaşında oynadıkları Momoyama Predators takımından tanışıyorlardı.Şu anda büyümüş 24 yaşında birer yetişkin olmuşlardı.

Eskiden tanışık olmalarına rağmen çok anlaşmazdılar.Bir konuda hemen münakaşaya girebilme yetenekleri vardı.Ama onların dostluğunu da bağlayan buydu işte.

İkisi buraya ilk geldikleri zamanlarda Japonya'daki arkadaşlarını,geçirdikleri güzel günleri unutmakta fazlasıyla zorluk çekiyordu.Özellikle de Aoto'ya kıyasla takımı daha fazla seven Kota başlarda hiçbir şey yapmak istemiyordu.Belki de takım değil de,arkasında bıraktığı başka bir şey onu bu denli yıkmıştı...

Ama şimdiyse arada bir konu açılınca konuşuyorlardı.Takımın o eski samimiyetinin olduğuna ikisi de inanmıyordu belki de.Sonuçta her şey başlar ve biterdi.O bitimin iyi ya da kötü olması bir sonraki yılları etkiler miydi acaba? Eğer öyleyse,bu samimiyeti bozan Aoto ve Kota olabilirdi.Çünkü takımı bir araya toplayıp vedalaşmaya tenezzül bile etmemişti.Bu onları nankör mü yapardı?

Kota yazları evine giderdi.Kardeşlerini,anne ve babasını görürdü.Aoto ise Japonya'ya son iki yıldır diğer yıllara kıyasla sadece Tagi'yi görmek için gidiyordu,başka kimsesi kalmamıştı orada.Çünkü Aoto,iki yıl önce oynadığı resmi maçların birinde annesinin ölüm haberini almıştı...

Aoto,babasıyla karşılaşmıştı ama...O karşılaşmadan sonra başka hiç görüşmediler.Aoto,babasının burada,İspanya'da,kendisine aile kurmuş mutlu bir hayat sürdürdüğünü görünce karışmak istemedi.Babası onu birkaç kez aradığında Aoto reddetmişti aramayı.Annesine de bundan hiç bahsetmedi.

Kota,Aoto'nun babasının bu durumuyla ilgili hiçbir şey yapmamasına çok şaşırıyordu.Aoto ise fazla tepkisizdi,her zaman olduğu gibi...

Uzun süre buz gibi duvarlarla kaplı olan odada yalnızca nefes alış verişleri duyuldu.Ki zaten normalde de ikisi kendi aralarında pek konuşmayı sevmezdi.Kota'nın baya bi' uykusu gelmişti.Esneyerek Aoto'ya döndü:

"Hadi gidelim." dedi.

Kota'nın arabası vardı.Ondan ötürü Aoto'yu da eve o bırakırdı.Tabii Aoto'nun evi,kendi evinin yol üstünde olmasa götürmezdi galiba...

Aoto da uzun süredir merak ettiği konuyu açmak istedi.Kota dolabının yanına gidip eşyalarını alırken Aoto da hemen yanındaki kendi dolabına gitti.Bir yerden de ağzından şu kelimeler döküldü:

"Kota eskilerde bıraktığın,pişman olduğun konuyu bana anlatır mısın?" 

                                                    

                                                                         10 yıl önce...

"Ben çıkıyorum!"

İçeriden cevap gelmesini beklemeden kapıyı kapattım.Cevap vermeyi beklesem büyük bir ihtimalle cevapları "Hayır,bu saatte çıkamazsın." olurdu.

Hızlıca evin bahçesinden de çıktığımda karşıma çıkan köpekle bir an irkildim.Daha sonra onu umursamayıp tek tek  sarı spor ayakkabılarımı duvara yaslayıp bağcıklarını bağladım.

Yere koyduğum spor çantasını koklayan köpeği görünce sertçe çektim çantamı.Bana acınır gözlerle baktığında göz devirdim.İlerlemeye başlamışken içimin rahat olmadığını hissettim.Geri dönüp köpeğin başını okşadım.Dilini çıkarıp havlamaya başladında kapkara gözlerinin içinden yansımama bakarak gülümediğimi fark ettim.Kendim fark etmeden gülümsediğimde çok tuhaf hissederdim.

Köpekten uzaklaşıp parka doğru gitmeye başladım.

Son birkaç gündür gergindim.Amarillo takımıyla yaptığımız maçın ardından ben sakat olduğumdan ve takımımız kısa bir süreliğine ara verdiğinden beri doğru dürüst antrenman yapmıyordum.Üstelik Aoto...

Aoto takımımıza katılacaktı ve bu benim ona karşı bakış açımı değiştirmeyecekti.Hala en nefret ettiğim rakibim oydu ama şimdi o takıma geldiğinde benden çok daha iyi olacağından korkuyordum.Uzun süredir ayağım topa değmiyordu bile! İlk defa futbolda tereddüt ediyordum.Bu berbat bir duyguydu.

Vücudumu saran hırsla adımlarımı hızlandırdım.Bizim takımımızın çoğu çalışmasını yaptığımız parka gidiyordum.         

Kısa bir süre sonra parka vardım.Tepenin başındayken birinin daha futbol çalıştığını gördüm.Gözlerimi kıstığımda uzun saçlar ve küçük bir beden gördüm.Eğilmiş,soluklanıyordu.Tepeden inmeye başladım.

Ona yaklaşırken topu ayağının altına alıp kaleye attı.Direğe çarpıp geri dönünce sıkıntıyla nefes verdi.Kendini yere atarken direkten dönen top ayakkabımın ucuna çarpıp durdu.

Başımı yavaşça kaldırdım.Kim olduğunu biliyordum.

Topu ayağımın altına alıp bir ileri bir geri götürdüm.Yüzümde oluşan gülümsemeyi saklayamadan konuştum:

"Uzun süre oldu Saionji!"                                                                  

Victory Kickoff | Karahindiba Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin