yaz mevsimi sevmiyordum.
güneş çok hırslı parıldıyor, tenim terden dolayı kaşınıp kızarıyordu.
sanki bu mevsimin son bulmayacak gibi gelmesi sürecin psikolojimizle oynamasındandı. bir çeşit algı yanılsaması diyelim buna.odanın köşesinde dar bir yatakta, pencereden gelen sarı ışığın altında uzanırken içeriden gelen patırtılara kulak kesildim. vücudumu yatağa paralel bir konumda tutup uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu. yirmi iki yıl yaşamanın beş yüz tonluk yorgunluğu vardı üzerimde.
yoongi, havuzdan çıkmış yazlığın kapısındaki kedilere mama vermekle meşguldü. kendimi onun nefesinin ritmine kaptırıp mışıl mışıl uyumak istiyordum. uzak mesafe ilişkisi yaşıyorduk ve ayda sadece bir kere görüşüyorduk. sitemim biraz ona, biraz kendime... ama en çok da hayata. alışılagelmiş bu düzeni bozmaya yetmiyor gücümüz.
birkaç dakika sonra ayak sesleri odanın içinde yankılandı ve yatağın bir ağırlıkla çöktüğünü hissettim. ince uzun parmakları karnıma dolandı. sırtımı ona dönmek istiyordum ama izin vermedi, kendini bana sıkıca bastırdı.
"seni çok duygusal seviyorum. kırılganlığımı arttırıyorsun.'' dedim fısıltıyla. omuzlarımın hafiften sarsıldığını görmüş olmalıydı.
yaklaştı iyice. ''neden derin nefesler alıyorsun?''
hafifçe ona döndüm, yaşlı gözlerim dudaklarına kaydı.
"öp beni sıcacık. hıçkırıklarım kesilsin. dudaklarım ıslansın."
dudaklarımız birleştiğinde içimdeki sevgi öyle bir coşkuyla ona akıyordu ki kalbim patlayacak, organlarım etrafa saçılacakmış gibi hissediyordum. sımsıkı sarıldık birbirimize. uzun zamandır birbirimizi görmemenin aşkıyla.
"luna. seni çok seviyorum, miktarını bilmiyorum. ama güzelimsin sen. kollarımdasın. karşımdasın. öpüyorum seni.." dedi alnımda biriken ter damlacıklarını silerken.
"ben de seni, bebeğim." güzel bakışlarını izlerken kendimi tutamadım. "ah, çok hoşsun.."
üzerimde çiçekli bir elbisesi vardı, sütyen giymemiştim çünkü sevmediğini biliyordum. her elini attığında beni tamamen hissetmek istiyordu. göğüslerimi sıktı, gözleri alev topu gibi parlıyordu. bir hamur gibi yoğururken ağzımdan kesik inlemeler firar ediyordu.
"içimde ol.." diye mırıldandım. elleri eteğimin altından karanlık yerlerime dokunuyordu. hızlıca öptüm onu. öpüştükçe şehvetimiz daha da artıyor, bana dokunması için bacaklarımı daha da fazla açıyordum.
"sevgilim, hard sevdiğini biliyorum." dedi nefes nefeseyken.
gülümsedim. "nereden biliyorsun acaba?"
"hissediyorum diyeyim." dedi. inip kalkan geniş göğüslerini izledim. sonra devam etti.
"hızlandığımda... ahhh. o yüzündeki dalga sesleri. gel gitler." belimden kavrayıp beni kendine iyice yaklaştırdı.
"şevke getiriyorsun, sevgilim." diye mırıldandım.
bedenimde dokunduğu her yer incelik ve hassasiyet ile kuşanıyordu. elbisemin fermuarını sökercesine açtı ve kenara doğru bıraktı. ikimiz de birbirimizi soyuyorduk. gözlerini kapatıp göğsümü yalamaya başladı. sonraki adresi göbek deliğimdi. tükürüğüyle kapladıktan sonra ıslak emişler bırakıyordu.
inlemelerim birbirine karışmışken saçlarından tutup onu göbeğime bastırıyordum. elim ona yön verdi ve dili klitorisime denk geldi.
"y-yoongi ne yapıyorsun?" dedim ıslaklığıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summer vibe | yoongi
Kurzgeschichtentemasları inkar edilemez bir şehvet, beklentim ise hiç bitmemesiydi.