0.0

38 7 26
                                    

×

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

×

Saatin tik tak sesleri arasında duyulan dış kapının kilit sesi ile 30'lu yaşlarına yakın olan kadın daha önce mutfaktan alıp halının altına sakladığı bıçağı eline alıp sıkıca kavramış ve arkasına dönüp henüz 8 yaşına yeni basan küçük oğluna bakmıştı.

Soobin, elindeki tek oyuncağı olan kırmızı arabasını halı desenini takip ederek sürerken kadının gözünden bir damla yaş düşmüştü. Bu hayatta korktuğu tek bir şey vardı kadının. Oğluna herhangi bir zarar gelmesi.

İçeriden gelen sarsak adım sesleri ile oturduğu yerde daha da fazla gerilirken ayağa kalkıp üzerinde beyaz çiçekleri olan ve oğlunun her zaman ona çok yakıştığını söylediği kırmızı elbisesini düzeltmiş daha sonra arabasıyla oynayan oğlunun yanına ilerlemişti.

"Soobin-ah..."

Küçük çocuk arabasıyla oynamayı bırakıp annesine çevirmişti masum bakışlarını. Kadın oğlunun minik elini kendi elinin içine alıp avcunu açması için ters çevirmişti. Sıkı sıkı tuttuğu bıçağın sapını oğlunun minik avcunun içine bırakırken, "Bu bıçağı sakın yanından ayırma tamam mı bir tanem? Eğer baban sana bir şey yapacak olursa bununla kendini korumanı istiyorum." demişti sesini olabildiğince kısık tutmaya çalışarak.

Soobin önce elindeki bıçağa bakmış, daha sonra tekrar annesine bakarak kafasını aşağı yukarı doğru sallamıştı.

Henüz 8 yaşında bir çocukken kendisine ilk kez bıçak verilmiş ve onu asla yanından ayırmaması gerektiği tembihlenmişti. Soobin o zamanlar anlayamıyordu. Annesinin gözlerindeki korkuyu, her an düşmeye hazır olan o bir damla gözyaşının nedenini anlayamıyordu. Babası, annesini her zaman ağlatıyordu. Ama o annesinin ağlamasını istemiyordu.

"Soobin-ah, hava karardığında bu odadan asla çıkmayacağına dair bana söz verebilir misin?"

Soobin tekrar kafasını sallayarak annesini onaylamış, daha da güven vermek ister gibi bir de "Söz." demişti.

Annesi titreyen eli ile serçe parmağını minik oğlunun kendisi gibi minik serçe parmağına dolayıp baş parmaklarını birbirine bastırdığında "Uslu oğlum benim." demişti.

"Choi Minyeon!"

İçeriden gelen gür ses ile irkilmişti kadın. Elleri daha da titrerken oğluna sıkıca sarılmış ve onu yatağına yatırmıştı. İçeriden hâlâ adını sesleniyordu ayyaş adam.

"Uyku vaktin geldi Soobin-ah. İyi geceler meleğim. Seni çok seviyorum." Kadın kuruyan dudaklarını oğlunun alnına bastırdıktan sonra bıçağı Soobin'in yastığının altına sıkıştırmış ve aynanın önüne gidip kırmızı bir ruj sürmüştü dudaklarına. Son kez üstünü başını düzelttikten sonra yanaklarındaki göz yaşlarını silmiş ve önce odanın ışığını kapatmış, ardından iki tane olan anahtarlardan birini alarak odadan çıktıktan sonra kapıyı kilitlemişti.

Soobin ilk defa tek başına, soğuk bir odada annesi olmadan uykuya dalmıştı. İçeriden gelen bağırış ve çığlık seslerinin yanında yastığının altındaki bıçağı sımsıkı turlarken...

_________________________

KÜÇÜK BİR NOT: Fici ilk başta tyunning olarak yazmıştım yani bazi alakasız yerlerde taehyun'un adını görürseniz lütfen belirtin hemen düzelteyim 💘

bu fic var ya yaklaşık iki yıldır buralarda sürünüyo ama aklimda o kadar dram dolu ki çürümesine gönlüm el vermedi maalasef o yüzden yavaş yavaş yayimlicam bölümleri

UMARİM TAKİPCİLERİM BENİ UNUTMAMİSTİR YA NOLUR BENİ SEVİN

if i killed someone for you, sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin