0.2

26 5 29
                                    

×

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

×

"Bu elbise sana çok yakışıyor anneciğim." Mutfakta yemek hazırlayan kadın oğlunun dedikleri üzerine yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti. Domatesleri doğrarken arkasına dönüp mutfak masasında arabasıyla oynayan oğluna baktı.

"Öyle mi? Ben de en cok bu elbisemi seviyorum biliyor musun Soobin-ah!"

Soobin dişlerini göstere göstere gülerken kadın parmağında hissettiği keskin acı ile dudaklarından kısa bir inleme çıkmıştı. Kafasını önüne çevirdiğinde bıçağın elini kestiğini görmüştü.

"Ah, derin görünüyor." Kadın sanki kesilen kendi parmağı değilmiş ve hiç acı hissetmiyormuş gibi gayet sakin bir şekilde kanla kaplanan parmağını arkasına dönerek Soobin'e göstermişti.

Kesik parmaktan damla damla kan akarken kırmızı kanlar annesinin beyaz çiçekli elbisesine düşüyor ve beyaz çiçekleri de kırmızıya boyuyordu.

"Anneciğim, elbisen kirleniyor."

Kadın hiç kıpırdamadan öylece ayakta dikiliyor, elbisesinin kirlenmesini umursamadan kanın damlamasına izin veriyordu. Beyaz çiçeklerin hepsi kırmızıya dönerken kadının da ten rengi gittikçe morarıyor ve gözleri cansız bir şekilde Soobin'e bakıyordu.

Küçük Soobin'in o an düşündüğü tek şey ise annesinin bir ölüye benzediğiydi. Yüzü çöküyor, morarıyor ve kaskatı kesiliyordu.

"Anneciğim?" diye sesleniyordu Soobin fakat alabildiği tek cevap annesinin boğuk bir sesle "Soobin-ah" demesiydi.

-

Soobin nefes nefese kalmış bir şekilde uyandığında önce kısa bir süre kendine gelmeye çalıştı. Ter damlacıkları nokta nokta alnından aşağı süzülürken etrafın karanlık olduğunu fark etmesi ile nefesinin kesildiğini hissetti. Hemen yanındaki elektronik saate baktığında saatin 04:12 olduğunu görmüş ve büyük bir paniğe kapılmıştı. Hava hâlâ karanlıktı, herkes uyuyordu ve etrafta tek bir ışık yoktu.

Ne yapacağını bilemeyerek yataktan kalkmış ve sarsak adımlarla odasından çıkıp koridora atmıştı kendini. Koridor da zifiri karanlıktı. Nefesleri daha da hızlanıyor, başı dönüyordu. Önünü göremiyordu ve yardım arıyordu çaresizce.

En sonunda kendisini en yakın olan odaya attığında kapıyı kontrolünü sağlayamayıp sertçe açması sessiz odada elbette büyük bir gürültü yaratmıştı. Zaten uykusu pek derin olmayan Kai duyduğu sesle korkarak yataktan fırkarken Soobin nefes almaya çalışarak karanlık odada ona ışık olacak bir şey arıyordu.

Kai uyku mahmurluğu sesi ile zar zor seçebildiği bedene ithafen "Soobin?" dedi sorarcasına.

Soobin hiçbir ışık bulamamasının verdiği korkuyla gözlerini sıkıca yummuştu. "K-kai, neredesin?" dedi titreyen sesi ve ona eşlik eden bedeni ile.

if i killed someone for you, sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin