Odamdaki mavi koltuğumda oturmuş açık olan penceremden dışarısını izlerken birden aklıma geliyor. Hayatım..
Hayat bile denilemeyecek bir yaşam sürdürüyorum. Dışardaki insanlar belkide benim fazlasıyla mutlu olduğumu düşünüyor ama öyle değil işte. Ben 19 senelik şu hayatımda tek bir kez mutlu olmuştum. Sonra ne mi oldu? Yine hayattan büyük bir tekme yedim ve geldiğim yere geri döndüm. Kusaca anlatmak gerekirse annem ve babam beni terk etmişler ve ben şuan beni bebek iken evlatlık alan ailenin yanında yaşıyorum. Doğrusu oldukça güzel bi aile ortamı ama ayak uyduramayan sanırım benim. Herneyse..
"Esila?" Bu evdeki kendime en yakın gördüğüm kişi sesleniyor bana. Ablam.. Abla demeye alıştım yoksa yabancı birine kattiyen öyle hitap etmem. Ablam candır desem az bile çok seviyorum onu. Acaba yine ne ister diyip kalkıyorum oturduğum pencere önünden. Kapıya doğru ilerleyip çıkıyorum karşımda ağzı kulaklarında Erva'yı görüyorum.
"Abla n'oldu? Ne bu neşe? Hayırdır inşAllah"
"Hayır hayır. Ya şu sana biraz bahsettiğim çocuk varya bizim sınıf.."
"Ahh biraz mı ? Yapma Erva sürekli bir aradayken konumuz o gizemli çocuk oluyor" biraz sitem tarzı söylemiş olsamda Erva beni aldırış etmeden devam ediyor.
"Herneyse işte,o çocuk bana akşam yemeği için teklif sundu" adeta bir çocuk gibi şuanda. İnanın bana onu bu halde görmek istemezsiniz. Okadar açık ve net söylüyorum yani.
"Ablamsın ama benden daha çocuksu davranıyosun canım!"
"Valla ben senin gibi çapkın kız tarzı takılmadığım için hoşlandığım çocuğun teklifine tepkim bu"
"Yine çapkın oldu iyi mi! Sende bu çapkın kızın ablası olarak yarı çapkın sayılırsın " ben böyle diyince ikimizde kahkahaya boğuluyoruz.
Boşuna demedim
En yakın hissettiğim kişi
ABLAM
diye..