-Jungkook yaşlı kirpikleriyle Taehyung'u
bekliyordu. Geleceğinden emindi.
Nikahın kıyılmasına gerçekten de az kalmıştı.
Ve Taehyung hâlâ gelmemişti.Jungkook stresten tırnaklarını kemiriyor, dizlerini sallıyordu hızlıca. 1 ayı aşkın süredir yaptığı gibi yine cebinden sigara paketini çıkarttı. Titreyen elleriyle sigarayı dudakları arasına sıkıştırdı ve cebinden çıkarttığı çakmağı ateşe vermeye çalıştı. 2. deneyişinde tutturdu ve tam sigarasını yakarken arkasından gelen kişi çakmağı elinden çekip kendi eline aldı ve ikisinin de sigarasını yakacak şekilde çakmağı ortada yaktı. İkisi de birbirine gözünü kırpmadan bakıyordu. Jungkook bir anda gelmesine şaşırmıştı ama o kadar yorgundu ki, buna tepki bile veremedi.
Taehyung sigarasını yaktıktan sonra derince nefes aldı. Sigaraları bitene kadar konuşmadılar ve attılar. Jungkook'un parmaklarına parmaklarını kenetlendikten sonra onu çıkışa doğru götürmeye başladı.
Beklenmedik bir şekilde karşılarına Jungkook'un babası çıkınca Taehyung onu çok sevmesede selam verdi. Önlerinde durduktan sonra konuşmaya başladı.
"Oo gençler, nereye böyle? Ayrıca o elleriniz ne öyle?"
Jungkook sinirle onu cevapladı."Seni ilgilendirmez çekil önümüzden!"
Taehyung, Jungkook'u sakinleştirme amacıyla elini baş parmağı ile okşamaya başladı. Bu hareketiyle yumuşayan Jungkook içine çokça nefes çekip gözlerini kaçırdı. Çocukluğundan beri yaptığı gibi dili ile yanaklarına baskı uyguluyordu.Fısıldadı:
"Taehyung lütfen gidelim."Ardından Taehyung da isteğini yaparak onun yüzüne bile bakmayıp. "Gitmemiz gerek, hoşçakalın!" dedi.
Son kelimesini söylerken Jungkook'un elini daha sıkı tutarak koşturmaya başladı.
"Kaçıyorlar! Tutun şunları!"
Üvey babasının yanında biraz daha kalsaydılar oradan çıkamayabilirlerdi. Hızlı hızlı koşarken arkalarından gelen bağırış seslerini umursamadılar. Taehyung yorulduğundan ve heyecandan titreyen elleriyle araba anahtarını çıkarıp kilidi açtı.
Jungkook ise hızlıca sağ koltuğa atladı. Taehyung araba gazına yüklendikten birkaç saniye sonra koşarak çıkış kapısına çıkan süslenmiş akrabalarına baktılar. Başarmışlardı.
Taehyung hızlıca sokakları değiştirerek ilerlemeye başladı. İkisi de sessizdi. Trafik lambasında durduklarında nefesleri hemen hemen düzene girmişti. İkisi de gülmeye başladı.
"Sikeyim."
Taehyung küfür edip bir daha gülmeye başladı.Birkaç dakika sonra şehrin ıssız yerlerinden olan ormanlığın içindeki müstakil eve geldiler. Hiçbir şey demeden indi ikisi de.
Jungkook kapının önünde durdu ve Taehyung Jungkook'un arkasından kollarını beline sarmalayarak sarıldı ona. Başını omzuna dayayıp derince nefes aldı. Birkaç saniye öyle durdular. Taehyung cebinden evin anahtarını çıkararak kapıyı açtı.
İçerisi çok havasızdı.Alkol ve sigara kokusu evin her bir yanını sarmıştı. Perdeler kapalı, ortam darmadağınıktı. Jungkook fark etmişti Taehyung'un da kendisi gibi yıkıldığının.