Uyandığımdan beri tavanı izliyorum. Bir hafta önce biten sınav sonrası içimdeki boşluğu dinliyorum. Bitmiş miydi yani şimdi bu çile. Hem de iki sene süren sene.
İki senedir sınava hazırlanan ben bittiğine inanamıyordum. İlk sene sınava 1 ay kala babaannemin vefatı ile bütün dengem bozulmuş. Sınavda hiçbir şey yapamamıştım. O yüzden istediğim hiçbir yer gelmemişti sonuçlarımda. Ama bu sene azim etmiş ve istediğim yeri kazanmak için çok çalışmıştım. Sınavımın da güzel geçmesiyle hemen tatil olarak yazlığımıza gelmiştik. Ve bugün yazlıkta uyandığım ilk günüm.Jana--Nisaa! Uyan artık öğlen oldu? Selma git ablanı kaldır duymuyor bu beni!
Nisa--Duydum anne geliyorumm!
Annemin de seslenmesiyle artık yataktan kalkabilirdim. Normalde erken kalkıp spor yapmayı seven bir insan olmama rağmen sıcak beni bayıltmıştı ve yataktan kalkamamıştım. Aslında bütün sene oturmanında sonuçları olabilirdi. Aklına koymuştum bundan sonra sabahları kalkıp yürüyüş yapacaktım.
Kalkıp odamda ki banyoya ilerledim. Yüzümü yıkadım. Saçlarımı tarayıp hafifce topuz yaptım. Güneş kremimi sürdüm.
Aşağı inip görüş açıma kahvaltı masasının girmesiyle karnımdaki kelebekler, böcekler, sincaplar, martılar hepsi ayaklandı. Hepsi de çok açıkmıştı.
"Sonunda Nisa Hanım kalktınız. Günaydınn." dedi babam.
Ben de hafifçe tebessüm edip kahvaltıya yumuldum. Bu halime Selma alttan gülümsedi.Jana--Eee ne yapacaksınız kızlar bugün? Denize falan gider misiniz? Ben çok özledim denizi.
Nisa-- Bilmem Anne. Daha karar vermedim ben. Güneş çok tepede akşama doğru gideriz çok istersen. Selma ne der bilemiyorum ama belki arkadaşları ile takılmak ister.
Selma--Senin arkadaşın yok diye kıskanma canım. Çık iki gez arkadaş edin. Yine bütün yaz evde geçirmeyeceksin herhalde.
Nisa--Benim arkadaşlarım var bir kere. Kitaplarım ve ben çok yakın arkadaşlarız. En azından boş boş muhabbet etmiyorlar.
Diyip dil çıkardım. Selma da bana dil çıkardı.
Jana--Tamam kızlar kavga etmeyin.
Sonrasında herkes kahvaltısını yaptı. Babam televizyonunu izledi. Doyduğumu hissedince kalkıp odama çıktım. Oda mı topladım. Dün geldiğimiz için odanın köşesinde duran içinde sadece pijama alınmış bavulumu yerleştirmek için bavulu yatağa aldım.
Gelmeden aldığım yeni şortlarıma baktım. Mükemmel olan tişörtlerimi özenle yerleştirdim. Öyle çok tarz olduğum söylenemez. Bir kot bir tişört bence gayet yeterliydi.
Onları da yerleştirdikten sonra bütün sene okunmak için bekleyen kitaplarımı raflara yerleştirdim. Daha çok polisiye, cinayet romanları severdim. Arada da klasikler vardı. Ama çoğunluk aksiyondu. Romantik kitaplar çok beni açmazdı. Böyle kız narin oğlan yakışıklı beyni yok gibi. Sadece aşıklar. Başka meziyetleri yok. Bence erkeğin zeki olanı makbuldür.
6 saat geçmişti. Kitaplar yerli yerinde bavul boşaltılıp kaldırılmış. Yeni başlanan kitap beğenilmişti. Gözlerimin yorulduğunu hissedip kitabı kapattım. Odamdan çıkıp aşağıya indim. Annem ve babam mutfaktaydı. Birlikte akşam yemeği hazırlıyorlardı. Onlara selam verip bahçeye çıktım. Güneş hafiften batmaya başlamıştı. Gökyüzündeki kızıllığı beğenip cebimdeki telefonu çıkartıp fotoğrafını çektim. Gökyüzünün en sevdiğim tonu olabilirdi. Sabah güneş doğarken ve akşam batarken ortaya çıkan bu ton. Güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cœur
Teen FictionYazın tanıştığı çocuğun kazandığı üniversitede stajyer öğretmen olduğunu nereden bilebilirdi? Bilseydi de çok umrunda olur muydu? Bu hikaye tutkunun ve ihtirasın hikayesi. Bu hikaye aşkın ve özlemin hikayesi. Bu hikaye Ogeday ve Nisa'nın hikayesi...