Medyada kaan.
Havaalanında kafeyi bulmak için koşuştururken sonunda buldum. Kendime bir simit ve kahve aldım. Gidip demir koltuklara oturup uçak anonsunun yapılmasını bekliyorum. Nereye gidiyorsun? Derseniz. Amerikaya.annem 3 yıl önce öldü ve ben baba dediğim o adamla aynı evde yaşamak istemiyorum. Bu yüzden de bavulumu alıp çıktım. Yarım saat kadar bekledikten sonra anonsu duydum ve uçağa bindim. Koltuğumu bulduğumda ise gülümseyerek oturdum. Artık, üzülmek yok. Kulaklıklarımı kulaklarıma taktım ve Gökhan Türkmen-sen istanbulsun adlı şarkıyı dinlemeye başladım. O sırada yanıma siyah saçlı mavi gözlü yakışıklı bir çocuk oturdu. İlk önce hiç konuşmadık. O sırada içecek dağıtımı yapan bir hostes geldi . bana kahvemi uzattı
Tam alacağım sırada kahve üzerime döküldü. Yanımdaki çocuk ıslak mendil çıkarttı ve bana uzattı. Uzun uğraşlar sonunda şortumu temizledim.
"Mendil için teşekkür ederim. "
Bana bakıp gülümsedi.
" önemli değil. Bacağın acıyor mu? "
" yoo acımıyor. " Dedim ve gülümsedi.
" Terbiyesizlik olarak görme ama. Nereye gidiyorsun? "
"Yo önemi yok. Amerikaya. Aslını söylemek gerekirse...kaçtım."
Küçük bir kahkaha attı.
" Kaçtın mı? "
"Aynen öyle. Annem ölünce ben de daha fazla o evde kalmak istemedim. Ve kaçtım. "
Gülümsedi.
" Harika"
" Teşekkür ederim. "
Daha sonra hiç konuşmadık. Gözlerim Yavaşça kapandı.
《》 《》 《》
Uyandığımda başım o çocuğun omzundaydı.
" Heeey.beni neden uyandırmadın? "
"Dalmıştın. "
" Peki teşekkür ederim."
O sırada uçak iniş yaptı ve ben de yavaş yavaş yürümeye başladım. Alisha adında bir kadından New York'ta bir apartman Dairesi tutmuştum. Anahtarla kapıyı açıp gülümsedim. Hemen eşyalarımı yerleştirip duş aldım. Daha sonra unicornlu pijamalarımı giyip saçlarımı Balıksırtı ördüm. Bir de makarna yapıp yedim. "Yarın ilk iş bir iş bulmak olacak". Diye mirildanip odama gittim. Telefonumu alıp yatağa uzandım. Uykum gelmeye başladığında telefonuma alarm kurup komidinin üstüne koydum. Sonrada uykuya dalmışım.