[final, mutlu sonlar alternatif pembe yalanlardır.]
İlk evden kaçtığımda, hayatın sillesinin farkına varamayacak kadar aptal, bir o kadar da küçüktüm. Herkes katı ve karşıydı sanki bana, tek derdi, üzüntüsü olan benmişim gibiydi.
Evden kaçar, evin biraz ötesindeki parkta kaçtığım geceler otururdum. Çünkü yokluğumu kimsenin fark etmeyeceğini bilir, kaçtıktan bir veyahutta iki saat sonra eve geri dönerdim. Kavga gürültü ile büyüdüm, çocukluğum diken üstünde ufacık bir yüksek sesten bile korkarak geçti.
Büyüdüm bir vakit sonra, kendi dertlerim dışında başka bir dünyanına var olduğunu kavradım. Hayatın tek hareketi ile beni yerle bir ve paramparça edebileceğini fark ettim, deneyimledim.
Sonra aşık oldum. Güldüğünde çıkan gamzesi yüzünden saatlerce ağladım, bana en ufak bir teması için evrene yalvardım. Her gün bıkmadan onu izledim ve o basket antrenmanlarındayken çantasına gizli gizli birsürü not bıraktım, eğik ama düzenli el yazım ile.
Bir vakit sonra ilk kez böylesine kalp kırıklığını tattım. Onu izlemelere doyamazken, kollarının altında başka bir beden, tenine değen başka bir ten vardı.
Yıkıldım, toparlandığımı sandım, paramparça oldum. Gülmeyi denedim, geçmedi. Kahırdan yutkunamazken, yine kendimi onun mutluluğuyla avuttum.
Başardım, beni fark etti. Tanıştık ve hayatımın en güzel günlerini geçirdim. Ben 7 yıldır tanıdığım bu adamla, 4. evlilik yıl dönümümüzdeyim.
Evin içi, kışa rağmen sıcacık. Zira Kang Taehyun'un olduğu her yer evim, yuvam, veyahutta yurdum zaten. Salonun loş sarı ışığı gözümü yormuyor, büyük koltukta tek başıma oturuyorum. Sindirmem gereken çok fazla şey var. Kin, sinir ve kaybetmişliğin o kırıklıkları her bir uzvumu sarmış sarmalamış, kanatmış.
Ben eşim tarafından aldatıldım. Belki şu anda da biri ile, bilmiyorum. Bir şeyleri idrak ederken benliğimden sıyrılalı çok oldu. Kavrama yetim her saniye gittikçe daha da kayboluyor. Ağlamak dışında 3 gündür hiçbir eylem gerçekleştirmiyor, 3 günün sonunda mideme hiçbir şey girmediği için arada ağlama krizlerinden ayılıp bayılıyordum. Lakin içimdeki yangın dinmiyor. Güvenim, aşkım, sadakatim, özellikle benliğim öylesine parçalandı, yerle bir oldu ki, ben adını telaffuz ederken sevgiden sesimin titrediği eşime yabancıdan ve yükten fazlası olamamışım.
Eğer ki beni karşısına alıp seni sevmiyorum boşanalım deseydi de, o enkazdan yaralı çıkardım belki ben, lakin hayatın üstüme yıktığı dev molozların altında son nefeslerimi veriyormuş gibi bir histi. İğrenç bir histi. Kullanılmışlık, sevilmemişlik, yüklük, hiçlik.
Ne de aptalmışım, aramıza giren 1 yıllık o acı soğukluğu yorgunluğuna verdim hep. Dokunuşlarının hepsinde şefkat ve bir tutam sevgi bekledim. Beni altına alıp, siyah saçlarım yatağa dağılmışken çehremi öpen, beni her zerreme kadar besleyen o hayat ışığım, söndü. Ben bir kanepe üstünde titreyen cılız bir ampül ışığı gibi hala onun evimize uğramasını beklerken, belki de bu vakitlerde bir başkasını seviyor, elleri bir başkasının uzuvlarında geziyor. Bilemiyorum.
YOU ARE READING
yüksekten düşüp kanadı kırılanlar ve düşmeden yaralananlar
Randomheyecan her yaşta güzel bir şeydir ama her durumda sonu güzel bitmez. tutkuyla atılan yanlış adımlar, insanı felakete sürükler. [cheat!!] 25.06.2022