Arif ve Müzeyyen
25/6/22Koskoca 1 ay, 30 gün, 720 saat, vesaire vesaire...
Bu süreler oldu birbirimize tek bir bildirim göndermeyeli, ben özledim, üzüldüm, kendimi teselli ettim, umut bağladım. Ama oluru yok sanırım artık, sanırım değil hatta; direkt yok çünkü oluru falan. Hiçbir şeyi yok, öyle işte; seninle konuşmadan geçen koskoca bir ay, her gün unutuyor muyum yoksa daha da mı özlüyorum, üzüyorum kendimi onu da bilmiyorum. Koca bir belirsizliğin içindeyim, tıpkı bana olan sevgin gibi. Hani bana atmıştın ya Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filmindeki "hiç, adını söylemek hoşuma gidiyor." sahnesini, yanlış atmışsın; çünkü ben atmalıydım onu sana, çünkü bu hikayenin Arif'i benim ve sen de benim Arif olmam kadar da bu hikayenin Müzeyyen'isin. Seni hep sevdim, ama sen beni hiç sevmedin, onlarda da her şey belirsizdi, bizde de. Ve en sonunda Müzeyyen çekip gitmisti, sen de çekip gittin. Arif'in hayatına başka kadınlar girdi, Arif tatmin olmadı, çünkü bulamadı hiçbirinde Müzeyyen'ini. Benim de hayatıma başka erkekler girdi. Ama hiçbiri beni senin gibi etkilemedi, filmin sonunda buluyordu ya Arif Müzeyyen'ini, ben bizim filmimizin sonunda seni bulamamaktan korkuyorum; hiç bulamayacakmışım gibi geliyor çünkü.
Ben seni bulana kadar sen kendine iyi bak... Umarım sana olan sevgim en kısa sürede biter, çünkü çok acıtıyor, çok...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlama Duvarım
Romancesadece hislerim var, hikaye falan yok, ha bizim hikayemizi diyorsaniz; o biteli cok oldu.