Lise hayatım boyunca uğradığım zorbalıklar, okul çıkışı içtiğim sigaralar, tekrarlayan kabuslar ve bu zorluklar sonucunda hala kaybetmediğim arkadaşlarım.
Liseyle alakalı hatırladığım beş şeyden dördü bunlar...
Beşincisi ise neredeyse tüm hayatımı etkileyen ve hala unutamadığım, okulun son senesinde Amerika'dan nakil öğrenci olarak sınıfımıza gelen o çocuk...
Onunla ders arası yaptığımız kaçamaklar, derste olan sessiz yaramazlıklarımız, beden dersinin gelmesini iple çekmemiz ve her seferinde bu sefer ders çalışacağız dediğimizde onun masum bir ders çalışma olmaması...
Sayabileceğim tonlarca şey var aslında ama bunlar sadece hatırladıklarımın birkaçı...
Aslında bugün bana bu anıların geri kalanını hatırlatabilecek o kişi yanımda olacak... Seneler sonra tekrar görüşeceğiz... Tekrar nefeslerimiz birbirine karışacak...
Yaşadığımız şeyleri unuttuğum için bana belki kızacak belki de kızarken, dokunuşlarıyla beni tekrardan o günlere götürecek...
Bu yemeğin olacağını öğrendiğim günden beri onu sormadığım kimse kalmadı. Çünkü bu okula gelişiyle hayatıma nasıl girdiyse öylece hızlı bir şekilde çıkmıştı. O günden beri ondan haber alamamıştım. Halinden bi' haberdim...
Ben ise bu süre boyunca yaşadıklarım ve yaşayıp yaşamadığımı bilmediğim anıların arasında sıkışıp kalmıştım.
Belki bu kadar erken gitmeseydi eminim ki hayatımı oldukça farklı açıdan etkileyecekti. Kim bilir belki de bugün evli olacaktık ve beraber bu yemeğe gidiyor olacaktık.
Ama hayat maalesef ikimizi bu şekilde aniden ayırdığı gibi tekrar bir araya da getirmemişti... O Amerika'da güzel bir kadından iki çocuk sahibi olmuştu, ben de istemediğim bir evliliğe hapis olmuştum.
Başımı yasladığım taksinin camından kaldırıp, bakışlarımı ise izlediğim yoldan çekmiştim. Şu an tek bir odak noktam vardı.
Yüzüğüm. Bu evlilik ne kadar benim için zoraki bir durum olsa da sadakatsizlik onun yaptığı gibi benim yapacağım şeylerden biri olmamalıydı. Yapmamalıydım.
Parmaklarımı üzerinde oyalandığım yüzüğümden çektim. En azından bu akşam olmamalıydı. O buradayken bunu yapmamalıyım diyerek kendimi dizginlemeye çalışıyordum.
Bu konu hakkında kendimi sürekli baskılamaktan o kadar yorulmuştum ki gözlerimden yaşlar usul usul akmaya başladı.
Taksinin arka koltuğunda sessiz bir şekilde ağlıyordum. Bir yandan içimi çekiyor, ellerimle gözyaşlarımı siliyor kendime sakin ol diyordum, bir yandan da ağlayıp rahatça göz yaşlarımı bırakmam gerektiğini söylüyordum.
Bu kararsızlık durumu ise çok kısa sürdü ve telefonumdan gelen bildirim sesleriyle ağlamamı kesip ne oldu diye mesajlara bakmaya başlamıştım.
-
legally blonde💅
hinata canolar ben biraz gecikecegimin haberini vermek istedim
naruto'yla ufak bir mola vermemiz gerekiyor😭
temari ne o sevisme molasi mi:Dd
korkmayin gidecegimiz restorantta dolu tuvalet var birine girer ihtiyacinizi karsilarsiniz simdi sirasi degil:dD
gec kalmak uzereyiz cunku