Müziğin notalarına tekrar tekrar aşık olurken, balkanomun manzarasını tuvale aktarıyordum. Fırçamdaki mavi rengini tuvale bulaştırırken çalan telefonum ile durmak zorunda kaldım. Huzurlu saatler son bulmuştu. Bıkkınlıkla göz devirdim " Ne var Aybars? " " Abi nerede kaldın? Seni bekliyoruz, gelmeyi düşünüyorsundur umarım. " " Gelicem kelimesinin neresini anlamıyorsun Aybars? " " Gelicem dediğinin üzerinden iki saat geçti Barlas farkında mısın yoksa ben mi şizofrenim? " O kadar olmuşmuydu? " İşim çıkmıştı geliyorum şimdi. " " Resim yaparken dalmışım demiyorsunda. " " Kes. Tatava yapma. " " Aynen. Bira.... " Suratına kapatmanın verdiği keyif ile telefonumu pantolonumun cebine koydum. Önlüğü çıkartıp balkondaki koltuğa koydum. Tuvalin üzerine beyaz örtüyü örtüp balkondan çıktım. Takımım zaten üzerimde olduğu için aynaya bakarak saçımı karıştırıp ceketimi aldım ve odadan çıktım. Holdeki askılıktan anahtarları alıp evden çıktım. Arabaya bindiğim gibi bara geçtim. İçeriye girdiğim gibi keskin alkol kokusu bedenimi ele geçirdi. Dans eden insanların arasından geçmem ile Aybars'ın beni fark etmesi bir oldu. " Sonunda Barlas hazretleri teşrif edebilmişler. Bu onuru neye borçluyuz Barlas hazretleri! " " Boş yapma Aybars, boş yapma. " " Telefonu suratıma kapatmanın cezasını daha sonra vericem şimdi defol git millete kokteyl hazırla. " Patronun kim olduğunu bazen unuttuğunu düşünüyorum. Bar tezgahının arkasına geçip kokteyl siparişlerini hazırlamaya başladım.
23:07
Yaklaşık bir saattir buradaydım ve kalabalık azalmak yerine sürekli çoğalıyordu. Uzun bir süre daha burada olacağım şimdiden belliydi. " Bir tane orman meyveli kokteyl alabilirmiyim? " " Hemen hazırlıyorum. " Kokteyli hazırlayıp kızın önüne bıraktım. " Biraz daha buz alabilirmiyim? " " Yeterince koymuştum aslında.. " dedim ve kokteyle biraz daha buz ekleyip kıza geri uzattım. " Teşekkür ederim. " " Afiyet olsun. " dedim. Kız içeceğini alıp uzaklaşırken boş durmayıp bardakları kurulamaya başladım. Arada da etrafa bakınıyordum. Daha sonra da Uras'ın yaklaştığını gördüm. " Bir tane mangolu yapar mısın? " " Zıkkım iç şerefsiz, insan az arayıp sorar. " " Ne kadar da kibarsın, hoş buldum bende. Birde nane aroması eklersen mükemmel olur. " " Ya sabır. " Uras'a ve kendime mangolu ve naneli kokteyl hazırlamaya başladım. İçecekleri hazırlayıp birini Uras'ın önüne koydum, kendime de bir bar sandalyesi çektim ve içeceğimi alıp sandalyeye oturmamla birlikte Uras'ın lafa başlaması bir oldu. " Yarın akşam 'BERTILDA HOTEL' de davet varmış babam hepimizin orada olmasını istiyor. Gözlerimi devirdim, babam ve istekleri... Tam gelmeyeceğimi söyleyecektim ki Uras bakışlarımdan itiraz edeceğimi anlamış, konuşmaya başlamıştı bile. " İtiraz kabul etmediğini de iletmemi istedi. " konuşmamasını yeğlerdim. " Yani yarın mutlaka geliyorsun hadi görüşürüzz. " Uras keyfimin içine ettiği gibi kalktı. " Akşam sana uğrayacağım haberin olsun. " " Müsait olup olmadığımı sorduğun için teşekkür ederim! " diye bağırdım peşinden. " Eve kız atacak olursan haber verirsin! " Ukala. Bar kısmını Aybars ile toparladıktan sonra ilk geldiğimde ceketimi koyduğum sandalyeden aldım. " Aybars ben çıkıyorum sen kapatırsın burayı. " " Tamamdır abi. " cevabı aldığım gibi kendimi bardan dışarıya attım. Görevlilerden biri beni gördüğü gibi arabamı getirmeye gitti. Arabamı getirdiğinde anahtarımı alıp arabaya bindim ve eve doğru sürmeye başladım. Radyodan müzik açarken saat gözüme çarptı 03:47. Evin bahçesine girip arabayı garaja park ettim. Daha sonra da eve gidip kendimi salondaki koltuğa attım. Salondaki kitaplık gözüme çarptı bugün hiç kitap okumadığım aklıma gelince kitaplığın başına dikildim. Bir tane kitap alıp koltuğa yayılıp okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Fantasy" Manzara çok güzel. " dedim sessizliği bozmak için. " Evet. Yakamoz cok güzel. " " Yanlış biliyorsun bu gece yakamoz yok. Ay var bir kere." " Ay olmadan yakamoz mu olurmuş. " " Yakamoz Yunanca bir kelimedir ve anlamı deniz yüzeyindeki ışıltı demekt...