*****
Babam... Benden nefret ederdi. Annem gittikten sonra babam ölümünden beni sorumlu tuttu ve bana bir çok kez şiddet uyguladı. Bana da benim hatam olduğuna inandırdı. Kendimden bu yüzden nefret ediyorum. Ölümün çare olacağını düşünmüştüm ama başaramadım işte, korktum.
Şimdi tekrar bu yağmurlu gecede ağlayarak oturuyordum. Buradan fazla kişi geçmezdi bu saatlerde o yüzden rahattım. Taki bir gencin yanıma doğru adımladığını görene kadar.
"Hey iyi misin?" diye sordu genç. Bir şey diyemedim sadece ağlamaktan şişmiş gözlerimle yüzüne baktım.
"Hadi kalk, kalacak bir yerin var mı?" kollarımdan tutup beni kaldırırken sordu. Usulca hayır anlamında başımı salladım.
Yapacak bir şeyim yoktu. O evden kaçmıştım ve bir daha dönmek istemiyordum. İlerideki arabasına kadar gittik ve beni arabaya bindirdi. Bu tanımadığım kişinin arabasında, evine gitmek ne kadar doğru bilmiyorum ama nedense bana bir güven vermişti. İyi bir insana benziyordu.
Evi büyüktü. İçeri girdik, evi incelerken "Sen şurada otur ben sana sıcak bir kahve getireyim olur mu?" diyerek koltukları gösterdi. Kafamı usulca sallayıp teşekkür ettim ve beklemeye başladım. Elinde iki kupa kahveyle gelip bir tanesini bana verdi ve diğerini yudumlayarak karşıma oturdu.
"O saatte orada o halde ne yapıyordun?" diye sordu. Bir şey diyemedim. Her ne kadar bana evini açsa da sonuçta tanımadığım birine hayat hikayemi anlatamazdım. Sustuğumu görünce anlatmak istemediğimi anlamıştı.
"Peki, misafir odamda kalabilirsin" bu kadarına gerek yoktu, bir yabancının evinde kalamazdım.
"Yok teşekkürler ben zahmet vermeyeyim" sonunda ilk defa sesimi duyan adını bile bilmediğim genç gülümsemişti.
"Saçmalama bu saatte nereye gideceksin? Hem kalacak yerim yok demedin mi?" haklıydı susmuştum.
"Bak bana güvenmiyor olabilirsin, ikimizde birbirimizi ilk defa gördük ama sana yardım etmek istiyorum sarışın" hitap şekli hoşuma gitmişti. Gülümsedim ve onu onayladım. Sabah ilk işim buradan gitmek olmalıydı. Bana hazırladığı yatağa yattım ve günün yorgunluğuyla uykuya daldım...
*******
Sabah erkenden uyanmıştım, hemen kendime gelip odadan çıktım. Ev sessizdi, sanırım tanımadığım genç daha uyanmamıştı. Hızla evden çıktım ve yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmeden gidiyordum. En sonunda deniz kenarında buldum kendimi. Oturdum ve denizi izlemeye başladım. Evden kaçmadan babamın cüzdanından aldığım az bir para vardı yanımda. Akşama kadar oturmuş gece olunca kendime atıştırmalık bir şeyler alıp tekrar oraya dönmüştüm.
İçimde garip bir his vardı. O adamı bir daha görmek, bana tekrar yardım etmesini istiyordum. Oradan bir an önce gitmek daha iyi olur diye düşünmüştüm ama kendimi boşlukta hissediyordum. Tanımadığım birini neden bu kadar çok görmek istiyorum ki? Adını bile bilmiyorum! Acaba bu bir hoşlantı mı? Aslında tam benim tipimdi; genç, nazik, tatlı. Bir kolunu tamamen kaplayan dövmeleri, dudağındaki piercing'i, gülüşü. Biraz yapılıydı da. Kızları peşinde koşturtacak bir aurası vardı.
Onu tekrar görmek istiyordum, hızla yerimden kalktım ve onla ilk karşılaştığımız yere, parka gitmeye başladım. Vardığımda saat bayağı geçti. Bu saatte buradan geçeceğini sanmıyordum. Oradaki banka kıvrılıp uyudum.
Sabah güneşin gözüme girmesiyle uyandım. Oturup boş bakışlarla parkı izlemeye başladım. Birkaç saat sonra koşturma sesleri duydum. Sağıma döndüğümde o gencin yanıma doğru koştuğunu gördüm. Tanrım!? Mutlu olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Baby | Jikook
Fanfictionone shot fic Jimin, sonucunu düşünmeden evden kaçmıştı. Onu bulup evine davet edecek gençten habersizdi...